Ipod traducir francés
533 traducción paralela
Dijital müzik çalar.
Un iPod. - Un Walkman digital.
Bana iPOD'undaki tüm eğitim kayıtlarını dinletti.
II a fallu que j'écoute tout le CD des Elms sur son ordi!
- Sadece 9 iPod alabildim.
J'ai pu prendre que neuf iPod. Y en avait plus.
Güya elektronik gelişimlerle donatılmış, internet gençliği. MP3 çalarları, iPod'ları, video oyunları...
Oui, le progrès technologique de la génération Internet avec leurs lecteurs MP3, iPod et jeux vidéo.
Neyse... Luke bu iPod'u arabada unutmuş.
Enfin, Luke a laissé son IPod dans la camionette.
Ama şu andan itibaren benim güvenilir IPOD'um ve kaset adaptörüm var.
En attendant, j'ai mon fidèle iPod et mon adaptateur. Super.
2 gün önce, yepyeni deri bir ceket aldı ve sonra dün gece, iyi dinle, eve bir iPod ile geldi.
Il vient de s'acheter une veste en cuir. Et hier soir, il est rentré avec un iPod.
Muzik şeyi.
C'est un truc pour la musique. Oh, un iPod.
Oh, bir iPod.
Je vois, oui.
Benim hapishane gardiyanı olmam gerekiyor. Sense onu şımartıyorsun. iPod'la, bateriyle...
C'est à moi de faire le gendarme pendant que toi, tu lui offres une batterie...
Hayır, 10 yaşındayken bir iPod'um yoktu.
Non, à 10 ans, j'avais pas d'iPod.
Ama onun yerine moralini yerine getirecek anca iPod kaldırabilecek azgın bir kızı aldım.
Mais j'ai pris une nana sexy incapable de soulever un iPod pour te sortir de ton spleen.
Bir iPod.
Un iPod?
Grand Canyon'a lanet olsun! Ipod!
Je vais t'en foutre du Grand Canyon!
Ipod's geriye düştü!
Allez! - Regardez Ipod.
Bandit, Tala, Ipod...
C'est moi! Bandit, Tala.
çekin şunu...
Ipod... enlève ça!
Estelle için, ve Ipod...
Ouais, Estelle, lpod...
iPod'umu unuttum.
Oh, j'ai oublié mon iPod.
- Kayıp silah, düşük güçte mermi girişi, yüksek kalıntı miktarı, kayıp ikinci kişi, iPod, yemek çubukları, kan.
- Arme manquante, balles à faible force de pénétration, beaucoup de résidu de poudre, protagoniste disparue, iPod, baguettes chinoises, sang.
iPod'ta bir şeyler bulabildin mi?
Alors, vous avez trouvez quelque chose sur le iPod?
Senin iPod'unu cinayet mahallinde bulduk, Melanie.
On a trouvé ton iPod sur une scène de crime, Mélanie.
iPod'umu çekeyim, buraya geçebilirsin.
J'enlève mon iPod, vous pouvez en prendre une.
Kayıtlara göre, buna iPod denirmiş.
D'après les archives, ça s'appelait un iPod.
Bu Stewie'nin iPod reklamındaki durumdan da kötüleşiyor.
C'est encore pire que la publicité du Stewie iPod.
Unutmayasın diye söylüyorum ben seçimle gelen bir yetkiliyim. Rahibin kanıtını çürütecek bir şey bulmadığın sürece adamın işine devam etmesine izin vereceğim.
Donc vu que vous n'avez rien comme preuve et vu qu'il peut prouver qu'il n'était pas près de l'endroit où vous avez trouvé cet ipod, je vais laisser ce bon père continuer sa mission.
30 dolara I-pod.
Un iPod pour 30 dollars.
Walkman gibi bir şey patron.
C'est comme un Walkman, patron. Un iPod.
Vay canına, bir Video Ipod.
Un iPod video.
Ben Ryan'a bir iPod aldım.
J'ai offert à Ryan un iPod.
- Pam, hala fırın eldivenini alabilirsin.
- Pam tu peux voler le gant maintenant. - Je vais prendre l'iPod.
Ben ipodu alacağım.
Je vais chiper l'iPod.
Herkes ipod u istiyor. Çok tuttu.
Tout le monde veut le iPod.
Ben de iPod'u istiyorum.
Je veux vraiment l'iPod.
Bir ipoddan nasıl değerli olabilir?
En quoi c'est mieux qu'un iPod?
Ben ipoddan daha değerlidir demedim.
Je n'ai jamais dit que c'était mieux qu'un iPod.
Michael aldığı iPod ile ilgili övünüp duruyor ama biliyor musunuz..
Michael n'arrête pas de se vanter de son iPod mais vous savez quoi?
Acaba ipod u mu tercih etmeliydim?
J'aurais peut-être dû prendre l'iPod...
- iPod'u alacağım.
Je veux l'iPod.
- Yani evet, bu bir ipod.
Ben.. c'est un iPod...
Ve Roy'da bir ipod almış ya da.. .. bir tane ipod alacaktı işte.. neyse.
De toute façon Roy m'a acheté un iPod ou comptait le faire donc...
Ben iPod'lara bakmaya gidiyorum.
Je vais voir les iPods.
Bir playstation. Yeni bir BMX bisiklet. Rekia 500 süper dörtlü bisiklet.
une Game Boy Advance SP, une PlayStation 3, le nouveau BMX Shogun, un super quad Rekia 500, un monte-marches électrique Nimbus 2000, une brosse à dents électrique, un iPOD, évidemment, un iBOT, évidemment,
Dev iPod gibi.
- Comme des gros iPods.
Ipod.
Lpod.
Ipod ve Vallois destek olarak buradalar.
Ipod et Vallois en protection.
Nefes al, Ipod.
Respire lpod!
Sana gelişmeleri aktarayım.
Les légistes sont encore en train d'examiner l'Ipod que vous m'avez apporté.
Sen Ipod'unu bulmasaydın, şu anda onu araştırıyor olmazdık.
Si vous n'étiez pas tombée sur cet Ipod.
- Senin yaşlarında. İpod'ları vardı.
Ils avaient des iPods, aussi.
- Ben ipod u alacağım.
Et je dois lui donner?