English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ I ] / Iskoç

Iskoç traducir francés

997 traducción paralela
Haydi Guy, kalk onlara polka ya da iskoç dansı göster.
Vas-y, Guy, éblouis-les avec un petit menuet, une polka ou une danse écossaise.
Ben ikizleri yatırıp içki dükkanını arayacağım ve iskoç viskisi göndermelerini isteyeceğim, tamam mı?
Je vais coucher les enfants et aller chercher du scotch.
Hayır, babam İskoç, annem Kanadalı ve ben de sıradan bir Amerikalıyım.
"Non. Papa est Écossais, Maman, Canadienne, et je suis juste un simple Américain."
O, sınırı aşıp İngiltere'yi fetheden bir İskoç çocuğu. Şimdi büyük şehir Londra'daki diplomatik siyasi dünyanın.. .. önde gelen figürlerinden biri.
-... pour conquérir l'Angleterre et il est l'une des premières figures du monde politique à Londres.
Birkaç gün önce İskoç mühendis ve kas gücünün.. .. eseri olan şu muhteşem Forth köprüsünün üzerinden.. .. Highland Ekpsres'iyle İskoçyaya giderken..
Quand je suis venu en Ecosse par le "Highland Express", je suis passé au-dessus de ce magnifique "Forth Bridge", ce monument de la technologie écossaise.
Gerçekten, hayır. Albay, İskoç Kraliyet alayıyla Afrika'da uzun yıllar görev yapmış.
Vous savez, le colonel a beaucoup vécu en Afrique noire.
İskoç Kraliyet Alayındaydınız değil mi, Albay?
Vous étiez dans la Garde Noire, n'est-ce pas?
Büyük bir piyano almak isteyen İskoç hakkında olanı mı? - Mırıldanma ile de bitti. - Güzel.
L'Ecossais qui au lieu d'acheter un piano se met à fredonner.
Ne giymişti? İskoç tüvit, değil mi?
Elle était vêtue comment?
Bir İskoç alayında görevli bir askerden, efendim.
Á un soldat d'un régiment écossais.
Öndeki İskoç süvarilerine bakın.
Regardez le Black Watch à l'avant.
- İskoç fıkralarını sever misin?
- Une histoire écossaise?
İki İskoç yolda giderken karşılaşmış.
Deux Écossais se rencontrent dans la rue.
İki İskoç'la ilgili olanı bitirmemiştin.
Tu n'as pas fini celle des deux Écossais.
İki İskoç varmış.
Ce sont deux Écossais.
Bir İskoç şatosundan parçaları... Ama açılmamış bile.
Un château écossais pas encore déballé.
- İskoç viskisi.
Scotch!
Duyduğuma göre Hammerstein İskoç aktörü getiriyormuş. Harry Lauder, haftada 2500 alacakmış.
Hammerstein fait venir l'acteur écossais Lauder... à 2500 $ par semaine.
Hammerstein harika bir şovmendir. Bir çok insan İskoç bile görmemiştir.
Quand on n'a jamais vu d'Écossais!
Sizden Black Pony adında bir İskoç viskisi aldı mı hiç?
A-t-elle déjà acheté du whisky "Black Pony"?
Edinburg'da düelloya davet ettiğin genç İskoç'u hatırlıyor musun?
- Mais je vous aime, mon ami.
- İskoç Ekspresine biniyorum.
- Je prends l'express d'Écosse.
Hadi martin, bu İskoç dansı, minüet değil.
Tu vois, il suffit de suivre le rythme.
Sence İskoç dansı edebilir misin?
- Vous pensez pouvoir danser?
Gel buraya, İskoç!
Viens ici Jock.
İskoç viskisi bulmak zor, biliyorsunuz.
Difficile de se procurer du scotch.
Anlayacağınız benim ailem İskoç'tu ve çoğu İskoç'a eski insanların "kehanet" dediği güçler bahşedilir.
Ma famille était écossaise. Les Ecossais sont souvent doués de seconde vue.
Ama tam bu dakikada İskoç kanım devreye giriyor ve bana hayatınızda sizi endişelendiren bir şey olduğunu söylüyor üstesinden gelmeyi çok zor bulduğunuz bir şey çünkü bütün gücünüz, cesaretiniz ve kasabadaki yetkiniz beyhude görünüyor.
Mais mon sang écossais me parle, et me dit que quelque chose dans votre vie vous préoccupe. Un problème difficile à résoudre. Votre force, votre courage et votre autorité ne vous sont d'aucune aide.
Biricik İskoç aşkımla
Á mon Ecossaise a moi, toi
Biricik İskoç aşkımla
Avec mon Ecossais a moi Toi!
- İskoç viskisi nerede?
- Où est le scotch?
Ama Manleigh'ler kesin İskoç viskisi isteyecek.
Les Manleigh doivent préférer le scotch.
- İskoç viskisini ödemen de beklenmiyor.
J'aurais payé le scotch.
Viski, İskoç mu, Amerikan mı?
Whisky ou fine?
Hadi Sayın Marslı, gel de biraz İskoç kanı iç.
Venez M. Martien, on a du bon sang. C'est du pur malt.
- Ne olsun, İskoç, çavdar viskisi, bira?
Un scotch ou une bière?
Yeni Zelandalı, Amerikalı, İskoç ve İsveçli.
Néo-Zélandais, Américain, Suédois, Ecossais.
Evet, tıpkı iyi bir İskoç'un elinden çıkmış gibi.
Ouais, comme seul un bon Écossais sait faire.
Sen, İskoç bereli olan.
Toi, le béret écossais.
Pek sayılmaz, sekizde birim Çeroki, geri kalanım İskoç ve İngiliz.
Je n'ai qu'un huitieme de sang indien, le reste est anglais.
İskoç malı.
Produit en Ecosse.
Siz Janet'a bakmayın, Bay Vole. Kendisi ne yazık ki fazlasıyla İskoç.
Ignorez Janet, c'est une Écossaise dans l'âme.
İskoç elbisene ne oldu?
Où est ta robe écossaise?
Diğer yandan İskoç- -
Le scotch, lui...
İskoç Muhafız Alayında başçavuştu.
Il était major dans la garde écossaise.
Genç bir İskoç için, ilginç bir mezar.
Étrange tombe pour un jeune Écossais.
İskoç kahve, Kanada kahvesi, Kentucky kahvesi...
Café écossais, canadien, cocktail de café au citron...
İskoç.
Ecossais.
Bir sürü iyi İngiliz-Hollanda ve İngiliz-İskoç kökenli aile var... ve entelektüel olarak yeniliklere açığız.
Il y a des Hollandais et des Ecossais. Des progressistes intellectuels.
İki yıl önce İskoçya'daki tren kazası hakkında okuduklarınızı hatırlarsınız. İskoç trenlerinden biri raydan çıkmıştı. 16 ölü vardı.
Cet accident de train, il y a deux ans, un tortillard Écossais avait déraillé il y a eu 15 morts.
Yeşil bir elbise ve buna giden püsküllü bir İskoç beresi.
Un tailleur vert avec une sorte de bérets assorti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]