Istemezsin traducir francés
6,444 traducción paralela
-... ve inan bana, sen bunu istemezsin.
Ne t'arrange pas pour que ce soit toi.
Herkesi uyandırmak istemezsin.
Tu ne voudrais pas faire ça.
İnsanları incitmek istemezsin ama incitebilirsin.
On peut blesser les gens sans le vouloir.
Bu kalabalığı hayal kırıklığına uğratmak istemezsin, değil mi?
Vous n'allez pas laissé tomber le public, non?
Howard, bunu yapmak istemezsin.
Howard, vous ne voulez pas faire ça.
Bilmek istemezsin.
Tu ne veux pas le savoir.
Oraya gidip de yaşamak istemezsin.
Oh, ne va pas habiter là-bas.
Öyle bir yere gitmek istemezsin.
Beurk! Tu n'as pas envie d'aller dans un endroit pareil.
Öyle hastalığın olsun istemezsin tabii.
Tu sais, je ne voudrais... pas avoir ça.
Bu işi batırmak istemezsin.
Tu ne veux pas tout foutre en l'air.
- Sana kağıdı göstermemi istemezsin. - Hayır, istiyorum, Blaire.
Tu ne veux pas que je te montre le papier.
Bilmek istemezsin.
Tu ne veux pas savoir.
Onu tehlikeye atmak istemezsin değil mi?
Vous ne voudriez pas la mettre en danger, si?
- Dürüst olmamı istemezsin.
Tu ne veux pas que je sois honnête.
Hasmane davranmak istemezsin...
Tu veux pas être méchante... Pas vrai?
Bu uzun bir hikaye ve... gerçekten bunu duymak istemezsin.
C'est une longue histoire... ça ne vous intéressera pas.
Telefonumu nereye sakladığımı bilmek bile istemezsin.
Me demande pas où je cache mon téléphone.
Tetikçi geldiğinde av olmak istemezsin.
Tu ne veux pas être la cible - quand le tireur va rentrer.
- Bunu istemezsin, değil mi?
- Tu ne veux pas de ça, non? - Je vais bien.
İşin gerçekten biterse, neler olabileceğini görmek bile istemezsin.
Tu ne sais pas ce que ça fait quand ça s'arrête.
Orson, kendinle karşılaşmak istemezsin.
Orson, vous ne voulez pas vous rencontrer vous-même.
Bunu istemezsin.
il faut éviter ça.
Hayatının en önemli gecesinde yetiştirme somon yemek istemezsin.
Tu veux pas manger un saumon d'élevage pour le plus beau jour de ta vie.
Etrafta detektif işlerini yaparak gezmek istemezsin.
Vous ne voulez pas courir partout pour votre travail de recherche.
80 yaşında hapisten çıkmak istemezsin.
Vous ne voulez pas sortir de prison à 80 ans.
Bağcıklarını bağla Peyton Manning, burnunu kırmak istemezsin.
Fais ton lacet, Peyton Manning, si tu ne veux pas te casser le nez.
Ama bak söylüyorum bu işi yapmak istemezsin.
Mais je te préviens, tu ne veux pas faire ça.
İnan bana Marcel gittikçe genişleyen efsanevi aile kavgamızın son bölümünde yer almak istemezsin.
Crois moi, Marcel, tu ne veux pas être mêlé à nos affaires de famille.
İçine büyümesini istemezsin.
Ne te fais pas un ongle incarné.
Bunu yapmak istemezsin.
Je te déconseille de faire ça.
Bu kanalı bir daha seyretmeyi istemezsin, değil mi?
Tu veux ne plus jamais regarder cette chaîne?
- Benim sesimi duymak istemezsin.
Il vaut mieux pas.
- Burada olmak istemezsin.
Vous ne voulez vraiment pas être là.
- Ama canım, sen aceleyle işe kalkışmak istemezsin.
- Ma chère, ne vous précipitez pas. - Oh que si.
- Bilmek istemezsin.
Tu ne veux pas savoir.
Biliyorum, duymak istemezsin ama yanında Stuart da vardı.
Tu ne vas pas aimer ça, mais elle était avec Stuart.
Muhtemelen bunu görmesini istemezsin.
Vous ne voulez sûrement pas qu'elle voit ça.
Dinle, canım. Tetiği çok sert çekmek istemezsin, tamam mı?
Tu ne veux pas presser la détente trop fort, d'accord?
Ne düşündüğümü bilmek istemezsin.
Tu ne veux pas savoir à quoi je pense.
Hayır bunu istemezsin, Tess.
Non, tu ne veux pas ça Tess!
Bunu yapmak istemezsin.
Tu ne veux pas ça.
Yanlış yorumladıysan, nişandan iki gün önce böyle bir fikri ortaya atmak istemezsin.
C'est juste que si tu as mal interprété, tu ne veux pas le sortir deux jours avant sa fête de fiançailles.
O sayfayı asla okumak istemezsin... "Ölüm."
Tu ne veux jamais lire cette page... "mort."
Bir adım daha yaklaşmak istemezsin.
Je ne te conseille pas de t'approcher plus près de mon carburant.
- Ama ölmek de istemezsin.
Tu ne veux pas mourir non plus.
Michael ile olan küçük kaçamağınızı kimsenin duymasını istemezsin.
Tu ne veux pas que tout le monde sache à propos de ton aventure avec Michael.
Alex bu konuyu açmak istemezsin.
Alex, tu ne veux pas savoir.
Bunu yapmak istemezsin Barry.
Vous ne voulez pas faire ça, Barry.
Evet, Nevada'ya olanları bilmek istemezsin.
Oui, tu ne veux rien savoir de Nevada.
- Bilmek istemezsin.
- Tu ne veux pas savoir.
Vurmak istemezsin.
Je ne veux pas tirer.
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58