Işimi traducir francés
8,977 traducción paralela
Gelecekte işimi başka yerde görürüm.
Dans le futur, j'irai faire mes courses ailleurs. S'il vous plait, oui.
Ama şöyle bir gerçek var. Denge boruları işimi görmüyor.
Mais pour moi, les colonnes, ça ne m'enchante pas.
Bana şahsen, bir iş verildi. Ben de işimi yaptım. Olayın aslı bu.
Pour ma part, on m'a engagé pour faire un boulot, je l'ai fait et ça s'arrête là.
Onu desteklememin tek sebebi, patronum olması ve işimi sevmem.
Je le supporte car c'est ma chef et j'aime mon boulot.
- Lütfen, bırak da işimi yapayım.
- Laissez moi faire mon travail.
Ama "hayır." Bana işimi nasıl yapacağımı söyleyemezsin.
Ce n'est pas vous qui allez me dire comment gérer mes affaires.
Buradayım ve işimi yapıyorum.
Je viens faire mon travail.
Ben de bilgi verip işimi yaptım.
Pour pouvoir faire mon travail.
Tamam, ben işimi bitirdim.
Ok j'ai fini.
Bana işimi mi öğretiyorsunuz, bayım?
Vous essayez de m'apprendre mon métier, monsieur?
Gerçekleri ortaya çıkarmaya çalıştığım için kovuldum, işimi düzgün yapamadığım için değil.
J'ai été viré pour avoir été dénoncer et non pas en ayant foirer mon boulot
Sence işimi ve her şeyimi bir hiç için riske atar mıydım?
Vous croyez que je risquerais mon boulot et tout ce que j'ai pour rien?
Benim işimi görür komşumun kim olduğunu bilmek.
Savoir qui est mon voisin fera l'affaire! Connaissez-vous la mariée?
Teğmen, Ben sana o e-postayı atarak işimi riske attım.
Lieutenant, j'ai risqué ma place pour vous envoyer cet e-mail.
Banka işimi baz alarak bana kredei veriyor.
La banque prêtera en fonction de mon affaire.
Dr. Masters, bilin ki ; şu andan itibaren işimi ciddiyetle sürdüreceğim.
Dr Masters, vous le savez, je prends mon travail très au sérieux.
Ne işimi lekeleyeceğim ne de kliniği riske atmana izin vereceğim.
Je ne veux ni voir le travail entaché, ni la clinique mise en péril.
Benimle ilgili birçok hususta haklıydın işimi ne kadar sevdiğim, üstesinden nasıl gelebildiğim, itibarım konularında.
Tu avais raison sur beaucoup de choses à mon propos... Tu avais raison à mon propos sur beaucoup de choses... Comme - - comme j'aime mon travail.
- Üzgünüm, işimi yapıyordum.
Je suis désolée. Je faisais mon travail.
- Sadece işimi yapıyordum.
Je juste fais mon travail.
Belki, gelmen işimi kolaylaştırır.
Ça faciliterait peut-être les choses.
Utanç verici şekilde işleri batırdın, şimdi ise seni bırakmamı istiyorsun böylece tekrar deli gibi kaçıp işimi bir daha berbat edebileceksin.
Sans scrupules, tu me lèches les bottes, pour que je te libère. Pour que tu puisses foutre le bordel dans mes affaires une nouvelle fois.
Ve yakında olsa bile, eğer beni şikayetlerinle sıkıntıya sokarsan benim işimi yapamazsın.
Et encore plus vite si tu n'arrêtes pas de me stresser en te plaignant de ne pas pouvoir faire mon travail en ce moment.
- Kendi işimi kendim hallederim.
Envoie un des garçons. Je peux le faire moi-même.
Dorothea, işimi zorlaştırma.
Dorothea, n'aggrave pas les choses.
Takılmıyorum, işimi yapıyorum.
Je ne me promène pas, je fais juste mon travail.
Çölde birkaç işimi hallederken bir kadınla karşılaştım.
Quand j'étais dans le désert pour faire des affaires, j'ai rencontré une femme.
Öğrenmem gerek. Aksi taktirde işimi yapamam.
Si je sais pas, je peux rien faire.
- Benim işimi mi istiyorsun? - Senin yaptığın şekilde değil. Pekala, dünyayı ne ben ne de sen yarattın.
... d'oppression contre les gens noirs, ou les gens de couleur, et les pauvres dans les États-Unis.
- Sadece işimi yapıyordum anne.
- Je fais juste mon travail, maman.
- Sadece işimi yapıyordum.
- J'ai juste fait mon boulot.
Lütfen, işimi biraz hafifletebilir miyiz?
On peut se détendre un peu, s'il vous plaît?
Muhasebecilik işimi bıraktım ve Dr. Murray için çalışmaya başladım.
J'ai quitté mon poste de comptable pour travailler pour Dr Murray.
- Ve işimi yapmayı seviyorum.
- Et j'adore mon boulot.
- İşimi yaptım.
- C'est mon travail.
- İşimi almandan endişe duymuyordum.
Je n'étais pas inquiet parce que tu allais prendre mon poste.
Sadece bir yere ve sessizliğe ihtiyacım vardı. İşimi halleder halletmez buradan gideceğim...
J'ai besoin de place, de calme, et après, je te laisse.
İşimi kaybetmeme ramak kalmıştı.
J'ai failli perdre mon boulot.
İşimi kaybedeğim.
Je vais perdre mon travail.
İşimi mi isyorsun yoksa FBI'ya mı katılıyorsun?
Vous voulez ma place ou vous allez rejoindre le FBI?
İşimi ko'dumun tatlı dükkanına taşımayacağım ihtiyar.
Je vais pas installer mon business dans une putain de boutique de donuts, l'ancien.
İşimi bozdu!
Elle m'a volé la vedette.
İşimi tehlikeye attın.
Maintenant, mon job est sur la ligne!
İşimi nasıl yapacağımı biliyorum, Alvis.
Je sais comment faire mon boulot, Alvis.
İşimi yapıyorum polis bey.
Je fais ton boulot.
- Yalnızca işimi yapıyorum hanımefendi.
Je fais juste mon travail, m'dame!
Demek baban beni öldürmek istiyor. İşimi ve öğretmenlik sertifikamı kaybedeceğim. Hatta belki cinsel bir suç sicilime işlenecek.
Donc ton pére veux me tuer, je vais perdre mon job, mes licences, peut etre fiché sur la liste des délinquants sexuel, parceque apparement, qu'importe ce qu'il s'est passé.
İşimi yapmaya çalışıyorsunuz, Bay Crawford ve bunda berbatsınız.
Vous essayez de faire mon travail, M. Crawford, et vous faites ça très mal.
İşimi riske atmam.
Je ne vais pas mettre mon travail en péril.
Üzgünüm. İşimi kaybederim.
Je pourrais perdre mon travail.
İşimi geri alacağım, biliyorsun. Oyalama programı kontrol altında.
C'est dans le programme de distraction.