Janssen traducir francés
66 traducción paralela
Jansen!
Janssen! Janssen!
Profesör Jansen ve Kaptan Lecau yönetimindeki keşif ekibi Grönland'ın kuzeyindeki en uç bölümünde, buzun içinde, çok iyi korunmuş bir erkek bedeni buldular.
l'expédition franco-danoise dirigée par Prof. Janssen et Cmmd. Lecaut découvre a l'extreme nord du Groenland le corps d'un homme parfaitement conservé dans la glace de la banquise.
"ismimi temizlemeye, ve tek kollu adamı bulmaya çalışacağım." - Bu doğru değil galiba...
"Mais comme David Janssen dans Le fugitif, je vais parcourir le pays, dans une tentative désespérée pour laver mon nom en trouvant le manchot."
Dünyanın en ateşli kayak haftasına hoş geldiniz. Geleneksel bahar kayağı törenindeyiz ve kayak okulu müdürü Reid Janssen kendisinden beklediğimiz bir kayak gösterisiyle açılışı yapıyor.
Bienvenue à la semaine de ski la plus courue et à la compétition annuelle.
Reid Janssen'ın "ciddi olmayanlar katılamaz" dediği kayakçıları beş zorlu gün bekliyor.
Selon lui, ces cinq jours éreintants ne sont que pour les "skieurs sérieux".
Reid Janssen için kazanmak her şey değildir tek şeydir ve burada kızgın bir rekabet var.
Pour Reid Janssen, gagner compte plus que tout, et la compétition est féroce.
Antrenörler yakında öğrencileriyle toplanacak ve şüphesiz dağın kralı Reid Janssen'ı yenmenin bir yolunu bulmaya kafa yoracaklar.
Les moniteurs rencontreront bientôt leurs recrues et en ce moment, ils doivent sûrement former un plan pour détrôner Reid Janssen, le roi de la montagne.
Erich ve Derek liderleri Reid Janssen'ın ardından Birinci Şube'ye itici güç oldu.
Erich et Derek, de très bons atouts pour la Section 1, forment une forte équipe avec leur capitaine, Reid Janssen.
Sırada Yıldızlar Kayak Okulu müdürü ve diğerlerinin kovalayacağı standardı belirleyen adam bir numara, Reid Janssen.
Maintenant, voici le directeur de l'école de ski des Etoiles, l'homme qui établit les records à battre, le numéro un : Reid Janssen.
Reid Janssen için daha önce hiç yaşamadığı bir şeydi.
Pour Reid Janssen, ce fut une expérience unique.
Reid Janssen için kendisine bağışlanan yeteneklerle ne yapacağı apaçık belirginleşti.
Pour Reid Janssen, tout devint clair : il savait désormais quoi faire avec ses talents.
Bayanlar ve baylar dördüncü gün bitti ve Birinci Şube takım kupası yarışında liderliğini sürdürüyor liderleri Reid Janssen de bireysel mücadelede ilk sırada bulunuyor.
Mesdames et messieurs, le jour quatre est fini. La Section 1 mine toujours la compétition d'équipe, derrière son capitaine, Reid Janssen, qui détient la première place dans la compétition individuelle.
Şampiyonluğunu koruyan Reid Janssen her etapta 1 numaralı seri başı.
Reid Janssen, champion en titre, est premier dans chaque épreuve.
Pierre Jles César Janssen'e lanet olsun.
Maudit soit Pierre Jules César Janssen.
William'la konuşmamız gerekiyor.
Nous devons parler avec Willam Janssen.
Yolcular, Curtis Janssen.
Le passager s'appelle Curtis Janssen.
Arabadakiler Yüzbaşı Dean Westfall ve Yüzbaşı Curtis Janssen'mış.
Il s'agit des lieutenants de la marine Dean Westfall et Curtis Janssen.
Yüzbaşı Curtis Janssen Pensacola'da öğretmen.
Le Lt Curtis Janssen est instructeur à Pensacola.
Andre Janssen.
Andre Janssen.
Ya karımı öldürmekle suçlanırsam, "Kaçak" daki David Janssen gibi.
Et si j'étais accusé à tort d'avoir tué ma femme comme David Janssen dans Le Fugitif?
Bir gazeteci olan Bay Janssen'in yardımcı olmasını istedik ancak kendisi İtalyanca bilmiyor.
Il nous faut un interprète. M. Janssen ne parle pas italien.
"Goldeneye"'daki Famke Janssen.
Famke Janssen dans "Goldeneye".
Famke Janssen oynuyordu.
Famke Janssen.
2 numaralı seri başı Tara Janssen, bu maç öncesi sıralamada 18. olan Claudia Weber karşısında ecel terleri döküyor.
La tête de série numéro 2 se bat pour rester dans ce match face à la tête de série N ° 18, Claudia Weber.
Janssen'dan mükemmel bir forehand.
DAVENPORT : Enorme coup droit de Janssen
Bu uzun sayı mücadelesi Janssen'ın basit bir hatasıyla sonuçlanıyor.
Cette incroyable course s'achève avec une faute directe de Janssen.
Sen de biliyorsun ki Lindsay, Weber daha önce Janssen'ı hiç yenemedi.
Vous savez, Lindsay, Weber n'a jamais battu Janssen.
Sonuçlar Tara Janssen'a çıkıyor Weber'ın yarı finalde yenmiş olduğu tenisçi.
Il appartient à Tara Janssen, la joueuse que Weber venait de battre en demi-finale.
- Bayan Janssen, bir imza alabilir miyim?
Mme Jansse, est-ce que je peux?
Bayan Janssen, sizi hayranlarınızdan ayırdığım için üzgünüm ama konuşmamız gerek.
Mme Jansse, je déteste vous séparer de vos fervents admirateurs, mais nous devons parler.
Bayan Janssen, size bir şey soracağım.
Mme Janssen, laissez-moi vous demander quelque chose.
Size Tara Janssen hakkında birkaç soru sormam gerek.
J'ai besoin de vous posez quelques questions. à propos de Tara Janssen.
Hayır, şey, diğer tenisçi oradaydı şey, Janssen, Tara Janssen.
N-non ; il y avait cette autre joueuse de tennis...
Oradaydı.
Heu, Janssen, Tara Janssen.
Ama bunun yerine, onu hâlâ sevdiğini evliliğini devam ettirmek istediğini söyledi.
Janssen : Mais au contraire, il lui a dit qu'il l'aimait encore et qu'il voulait travailler sur leur mariage.
Sanırım Tara Janssen bundan sonra artık tarih kitaplarında yerini alır.
( soupirs ) Finlay : Donc, je suppose Tara Janssen restera dans les livres d'histoires après tout.
Janssen ve Burke.
Janssen et Burke.
Famke Janssen tarafından ceset hırsızlığı yapılmasından daha kötü yollar var.
Il y a pire que de se faire fouiller par Famke Janssen.
Lukas Janssen adında bir Belçikalı.
C'est un belge qui s'appelle Janssen.
Janssen Anvers'ten geliyormuş ve tesadüfen Wallace Ailesi'nin yanında oturmuş.
Janssen arrivait de Antwerp et par hasard il était assis à coté de toute la famille Wallace.
Bir saat geçmeden Janssen otel odasında Bryan Wallace'ı vuruyor ve tek bir şey alıyor :
Et, à peu près 1 une heure après, Janssen tire sur Bryan Wallace dans sa chambre d'hôtel et prend une seule chose :
Tamam, indiklerinde Janssen aranacağından şüphelendi.
Janssen a du suspecter qu'ils allaient le chercher quand il atterrirait.
Bu yüzden Janssen her ne kaçırıyorsa Wallace'ın çantasına koydu. Adamı otele kadar takip etti ve onu vurup çantasını geri aldı.
Alors il a mis ce qu'il contrebande dans le sac de Wallace, le traque jusqu'à son hôtel, lui tire dessus, et reprend son sac.
Lukas Janssen'la ilgili havaalanı güvenliğini siz aramışsınız.
Je comprend que vous ayez appellé la TSA à propos de Lukas Janssen.
Bir sakıncası yoksa hemen Janssen'ı görmek istiyorum.
Et si vous le permettez, J'aimerais voir Janssen tout de suite.
Janssen kaçırdığı şeyi başka bir yolcunun çantasına koyarak güvenliği atlamayı başardı.
Janssen a passé la TSA en cachant ce qu'il contre-bandait dans un sac d'un autre passager.
Tamam, İnterpol'e göre Janssen soygun nedeniyle sorgulanmış ama suçlanmamış.
Selon Interpol, Janssen a été accusé du vol, mais n'a jamais été inculpé.
Janssen da işte tam bu nedenle burada.
Ce qui est exactement pour ça que Janssen est là.
Yani Janssen parayı takip etti.
Donc Janssen suit juste l'argent.
O adamı bulursak Janssen'ı da buluruz.
Donc, si on trouve cet autre homme, on trouve Janssen.
- Bilmiyorum ama bu notu buldum. - Ne diyor?
Je saute la partie sur David Janssen.