Jour traducir francés
101,624 traducción paralela
Max'in kurtardığı gün ısırık izlerine sahip olacak.
Tu verras la morsure du jour où Max m'a sauvé.
Büyük Gün bloğuma bir ivme kazandırıyor.
le Grand Jour prend de l'élan dans mon bloc.
Büyük Gün olayını fazla öne sürmeyelim.
On ne peut pas trop pousser cette histoire de Grand Jour.
Büyük Gün'e hazırlık içindi.
En préparation du Grand Jour.
Bana bir gün verin, bay Bennett. Yoluma kimse çıkmasın, Size onu getireyim.
Donnez-moi un jour, M. Bennett, sans rien sur mon chemin, et je le ramènerai.
Eğer olmadıysa o zaman hepimiz yaşamaya devam ederiz.
Et s'il ne s'est rien passé, alors on vivra peut-être tous un autre jour.
Buraya, geçirdiğimiz bir günü daha ve yolculuğumuzdaki sonraki adımı kutlamak için toplandık.
Nous sommes réunis ici pour célébrer un autre jour passé, et avec lui une nouvelle étape...
... hazırlanma zamanı geldi. Ve aydınlanmışlığımızla sabır ve bağlılığımızla konuklarımızı onurlandırarak, onları zafere taşıyacağız.
Le grand jour nous appelle et nous qui avons été illuminés, qui honorons nos hôtes par notre patience et notre obéissance...
İLK GÜN
PREMIER JOUR
Birinin daha çıkacağını biliyordum. İyi.
Je savais qu'un jour il y en aurait un autre.
Sonraki gün ailem Middle Hampton'ı keşfe çıktı.
Le jour suivant, ma famille explorait Middle Hampton.
Neşenizi yerine getirmesi için... her gün bir süre müzik molası verilecektir.
Pour fêter ça, chaque jour inclura un moment de musique.
Düşünüyordum da 2014 yılı Her Güne Bir Şaka takvimimi saklamak isteyebiliriz.
Je pensais garder mon calendrier 2014 "une blague par jour"
Her gün bunlardan bir doz alman gerek.
Tu dois en prendre une dose chaque jour.
Doktor Strickland onu görür görmez tam olarak neyin yanlış olduğunu anladı.
Le jour où le Dr. Strickland l'a vu, il savait exactement ce qui n'allait pas.
Peki... Burada ilk günümdü, kantindeydim. Kızartmanın başındaydım.
Mon premier jour ici, à la cantine, je servais les frites.
Çünkü hayat, her seferinde yalnızca bir günü görmenize izin verir.
Car la vie ne vous permet de voir qu'un jour à la fois.
Doğduğunuz gün, öldüğünüz gün.
Le jour de votre naissance, celui de votre mort.
Aşık olduğunuz gün, aşkın bittiği gün.
Le jour où vous tombez amoureux, celui où cet amour se termine.
- Evet. Ama artık gündüz.
Maintenant, il fait jour.
Ve günün birinde uçup gitmek isteyen biriyle karşılaşıyor.
Et un jour, elle trouve quelqu'un qui veut s'échapper.
Cuma günü birisi onu ziyaret edecekmiş. Onun öldüğü gün
Quelqu'un devait aller la voir Vendredi, le jour où elle est morte.
O öldüğü gün birisi onu ziyaret edecekmiş.
Quelqu'un devait venir la voir le jour où elle est morte.
Bay Bakewell bu sabah saat 7.30'da görevlilerin nöbet.. .. değişimi sırasında ölü bulundu.
M. Bakewell a été retrouvé mort ce matin peu après 7 : 30, quand l'équipe de jour a pris son service.
Joan'ın yanlış bir şey yaptığı dışında bir şey yok.
Ça ne pourra aller que le jour où Joan franchira à nouveau la porte.
Baba, adını korusun Krallığın geliyor. Her gün bize günlük ekmeğimizi ver.
Donne-nous aujourd'hui notre pain de ce jour et pardonne-nous nos offenses comme nous pardonnons aussi à ceux qui nous ont offensés.
Dün yüzlerce çektin, önceki gün de, ondan önceki gün de.
Tu en as une centaine que tu as prise hier, et le jour d'avant ça, et le jour d'avant.
Bir gün, oğlumuzun hayatını kaydettiğim için bana teşekkür edeceksin.
Tu me remercieras un jour d'enregistrer l'enfance de notre fils.
Bu bir çeşit gizli operayondu "bizi" ortaya çıkaran.
C'était une sacrée opération sous couverture qu'on a mise à jour.
İki gün kayıp olduktan sonra üçüncü gün evin sundurmasında bulundu.
Disparu pendant deux jours, retrouvé sur sa terrasse le troisième jour.
Bu hayatımın en güzel günü.
C'est le meilleur jour de ma vie.
Yo, bir gün için yerden dirildiğini söylüyor
Non, ça dit qu'il renaît de la terre un jour
- Her 7 yılda bir sadece 24 saat yukarda olan birini nasıl tanıyabilirsin?
- Je crois que je connais ce gars. - Comment pourrais-tu le connaitre s'il est seulement en surface un jour tous les 7 ans?
Ölü yası gibi, bilirsiniz, Mezarlıklar, Cadılar Bayramı, Ölüler Günü.
Le deuil des morts, comme, les cimetières, Halloween, le Jour des Morts.
Sanırım hepimiz bunu dilemiştir.
Je crois qu'on a tous souhaité ça un jour.
Hayır, ama hergün evren hakkında çözülemez bir bilmece yerine soğuk kanlı katili tercih ederim.
Non, mais je préfère un meurtre de sang-froid à une ancienne énigme insoluble sur l'univers chaque jour.
Dan kurbanımıza saldırmadan önce, O gece Englewood Otel'inde 35 kişi varmış yönetici ve tamirci hariç.
Plus de 35 personnes étaient à l'hôtel Englewood la veille du jour où Dan a attaqué notre victime, sans compter le manager et l'homme de la maintenance.
Yo, bugün ilk iş günüm de.
Non, c'est mon premier jour.
Ben o zamanlar kendimde değildim.
Je n'étais pas moi-même ce jour là.
Günaydın, doğum günün çocuğu.
Bonjour, l'homme du jour.
Sesinde kristalimsi yeni bir günün şafağını hissediyorum, Ve saçların her zamankinden daha canlı.
Je sens l'aube d'un nouveau jour cristallin dans ta voix, et tes cheveux sont plus exubérants que jamais.
Güzel bir yerde kesintiye uğradım Hayatımdaki gerçek aşktan güzel bir günde.
J'ai été interrompu dans un bel endroit en un merveilleux jour avec le seul véritable amour de ma vie.
Gorge'ye gideceğimiz günlerdi. Ve partinizi mahvetmek istemedik.
C'était le jour où on allait au Gorge, et on ne voulait pas gâcher ta fête.
Biliyorum çünkü burada, beni bir kez sevmiştin, Ve kötü şeylerden siz de sorumlu hissediyorsunuz Olanlar,
Je sais que tu es là car tu m'as aimée un jour, et que tu te sens responsable de toutes les choses qui sont arrivées.
Aman Tanrım, bugün ne?
On est quel jour?
Aman Tanrım, o gün.
Oh mon Dieu, c'est le jour.
Tahmin günüydü. Gezegenlerin hizalayacağını Ve çok kötü bir şey olacaktı.
Le jour qui a été prédit toutes les planètes sont alignées et quelque chose de très mauvais va se produire.
Bu gün bez üzerindeki tüm sembollerden öngörülebilirdi.
Ce jour était prédit par les symboles sur l'étoffe.
Ayrıca, bunlar aslında benim bahçelerim ya da bir gün benim olacaklar.
De plus, ceci est de fait mon parc - ou le sera un jour.
Tanrı biliyor ya bir daha da hiç görmedim ama o gün takım elbise giymişti ve kravat takmıştı benim için.
Mais ce jour-là... il avait mis un costume et une cravate. Pour moi.
♪ Şu ana kadar kusursuz bir gün ♪
♪ C'est un jour parfait jusque-là... ♪