Kalktın mı traducir francés
476 traducción paralela
Kalktın mı?
Vous êtes levée?
Yemeğini yiyip hemen kalktın mı? Koltukta konuşmadınız mı?
Vous n'avez pas discuté sur le canapé?
Günaydın, kalktın mı?
Bonjour. Tu te lèves?
Ters tarafından mı kalktın?
Tu t'es levée du mauvais pied, ce matin?
Bir muhbirle düşüp kalktım diye benim de muhbir olmam gerekmez!
Ce n'est pas parce que je connais un indic que j'en suis un!
Şapkayla gelince Bligh'ın savaş kanunları kalktı.
Quand M. Bligh l'a vu en bicorne, il en a perdu son latin.
Takıldın mı? Evet, bir manastıra girmeye kalktım, içinden çıkamıyorum.
Je me suis laissée enfermer dans un cloître...
Adam ayağa kalktı ve mızrağını uzattı Kızılderili de onun üzerine geldi.
Adam s'est levé. Il a pris sa lance et l'Indien s'est avancé.
Sanıkların üzerinde kullanmaya kalktı mı, biliyor musunuz?
A-t-il cherché à s'en servir?
Beni de kalktınız mı diye bakmam için gönderdi.
Elle m'a envoyé voir si vous êtes levé.
Paul'un başı belada diye beni atlatmaya mı kalktın?
Tu me fuis parce que Paul a des soucis?
Amerikalıların uzun uzun kahvaltı etmek için erkenden kalktıklarını sanırdım.
Je croyais que les Américains se levaient très tôt.
Bana ayak takımının onun ismiyle uğraştıklarını anlatıyorsun, onu korumaya kalktığımda da beni eleştirip- -
Tu me confies tout ce que tu sais, et quand je veux la protéger, tu m'attaques!
Şansınız şaha mı kalktı?
Vous avez le nécessaire?
Kalktığında beni neden kaldırmadın?
- Tu ne m'as pas réveillée...
Çiftlikte ne kadar büyük işlerin altından kalktığının farkında mısın?
Le même que vous, Callum.
- Erken mi kalktın yoksa yatmadın mı?
- Lève-tôt ou couche-tard?
- Sevgili dostlarım, anlaşmazlık nedenimizin ortadan kalktığını görmeniz lazım.
Mes amis, il n'y a pas de litige entre nous.
Cecily, üzerimden büyük bir yük kalktı. Ben de giderek kaygılanıyordum.
Et vous m'appellerez Gwendoline, n'est-ce pas?
Evli olduğunu keşfedince..... durumu Mösyö Grandfort'a açıklamaya kalktınız mı?
Quand vous l'avez su, vous êtes-vous... expliqué avec son mari?
Telefon çaldığında yataktaydım. Kalktım ve içeri geldim. - lşığı açtınız mı?
Quand le téléphone a sonné, je me suis levée.
Kalktın mı?
Tu es debout?
Kalktınız mı diye bakmak istedim.
Je m'assurais que vous êtes levés.
Bu gece, sevgini satın almaya bile kalktım.
Ce soir j'ai voulu acheter ton amour.
Beni müziğe başlattın, sonra da beni soymaya kalktın.
Tu m'as fait débuter puis tu as essayé de me blouser.
Sen ve ben eve gidip uyuyacağız, ve yarın sabah kalktığımızda... Güneş ışıldayacak, tıpkı dünkü gibi.
On va rentrer se coucher, et demain matin, au réveil, le soleil brillera tout comme hier.
- Yataktan kalktınız mı hiç?
- vous êtes vous levée?
Koyunlarımı öldürmeye kalktınız.
Vous allez donc vous mettre à massacrer mes moutons.
Sıkılmak değil. Bir sabah kalktım ve ilişkimizde oksijen olmadığını gördüm.
Je me suis réveillée et n'ai trouvé... que le vide autour de moi.
- Sen varsın diye erken kalktım.
- Je profite de ta présence.
- Bir subaya saldırmaya mı kalktın?
- Vous vouliez frapper un officier?
Canımız isteyince kalktığımız günleri hatırlıyor musun? Bizi bekleyen sıcacık bir kahvaltı.
Tu te souviens quand on se levait à n'importe quelle heure... et qu'un petit-déjeuner chaud nous attendait?
Araştırmalarım neticesinde şaşırtıcı bir sonuca vardım ve Fantmas'n gizemi kalktı.
Ma recherche a mene jusqu'a une conclusion renversante.
Topraklarımızı çalmaya kalktın, Morrison.
Tu cherchais à nous voler notre terre, Morrison.
Masa altından iş çevirmeye kalktığın durumda.. ... adamlarımın burada, kadınlar öldürülmez diye bir dini inancı yoktur.
Au moindre coup tordu de votre part, mes hommes n'auront aucun scrupule à vous descendre.
Gözümü satmaya kalktım diye barmenin teki bozuldu.
Un barman n'a pas supporté que je prenne des paris sur mon œil.
"Orvil Newton'u yarışmaktan alıkoyan... " bazı teknik zorlukların ortadan kalktığını öğrenmekten... " mutluluk duyacaksınız.
L'incident technique dont fut victime M. Newton, est réglé.
"Ama bazen onu kaldırdığımda kollarımın ne kadar kolay kalktığını farkettim."
"Je la sentais de plus en plus légère " quand je la portais dans mes bras.
Bir kitap yayımlamaya kalktığını ve babamın izin vermediğini anlatmadı mı?
Il ne vous a pas dit que papa lui a interdit de publier son livre?
Onu zorlanacağı belli olan bir hendekten atlatmaya kalktım. Bacağımın üstüne düştü, kalkmak bilmedi.
Je lui ai fait sauter un fossé trop grand et... elle est tombée sur ma jambe et ne pouvait plus se relever.
Hiç yataktan kalktın mı? Ne yaptın?
Tu ne t'es pas levée aujourd'hui?
Biraz sonra yine uyandım, o yatakta yatan adamın yatağından kalktığını gördüm.
Après, le mec de ce lit est sorti.
- Ayağa kalktığım gibi oturmasını da bilirim, tamam mı?
- Je me suis levé seul. Je peux m'asseoir seul.
Ama eğer kalktığını görürsem, hemen kapatırım.
Mais si je m'aperçois que tu te lèves, je l'éteindrai aussitôt.
Kalktım ve duvarın arkasına bir baktım ki...
Je me suis réveillé, je suis allé aux WC où j'avais caché l'argent...
- Bugün ters tarafımdan kalktım.
- Ce n'est pas mon jour.
Yarın kalktığımızda, onlar çoktan ot biçmeyi bitirmiş olur.
Demain quand nous serons debout, la fauchaison sera finie depuis longtemps
Kötü bir şey yapmaya kalktıkları an kafalarına vurup tıpkı bu herife yaptığımız gibi ondan kurtulacaksın.
Dès qu'ils tentent un truc cochon, assomme-les et on s'en débarrasse.
Bu sabah yatağın solundan mı kalktık?
On s'est levée du pied gauche, ce matin?
Kalktığımda kıçımın büyüdüğünü göremiyorsan yaşlı adamın onu ezmiş olduğundandır.
Vous avez dû voir que je suis tout courbaturé quand je me lève... c'est parce que le patron m'a brisé le cul d'un coup aussi sec que ça.
Bir sabah kalktım ve sen gitmiştin.
Je me suis levé un matin, et tu n'étais plus là.