Kanlı traducir francés
4,058 traducción paralela
Cinsel olarak, kanlı olarak.
Trucs sexuels, meurtres.
Kanlı batik.
Oh. Teinture au sang.
Hepsi kanlı.
Ils ont tous du sang.
Adam soğuk kanlılığını korumaya çalıştı, Melinda ona bir bardak içki fırlattı ve adam gitti.
Il a essayé de garder son calme, elle lui a jeté un verre dessus, puis il est parti.
Ama kanlı canlı dövüş çok nadir olur.
C'est très rare de voir un véritable combat.
Bir insanı soğuk kanlılıkla öldürmenin senin içinde olduğunu sanmıyorum.
Je ne pense pas que vous ayez ce qu'il faut pour tuer une personne de sang-froid.
- Kanlı Veranda savaşı mı istiyorsun?
Tu veux la bataille du porche sanglant?
Gazetelerde benim hakkımda yazılan şeyler. Soğuk kanlı bir katil olduğumu, masum insanlara zarar vereceğimi yazmışlar.
Hum, ce qu'ils ont dit dans les journaux à propos de moi, que je suis un tueur de sang froid, qui chassera des personnes innocentes.
Evet, beni Darius'u soğuk kanlılıkla öldürürken gören masum bir görgü tanığı olduğunu.
Ouais, qu'il était un spectateur innocent qui m'a vu tuer Darius de sang froid.
Soğuk kanlı olduğundan vücudunu ısıtmanın tek yolu bu.
Elle a le sang froid. Il s'agit donc de son seul moyen d'augmenter la température de son corps.
Yağmurla çıkan avcılara karşı soğuk kanlılığını korumalı.
Il doit être très vigilant, car la pluie attire aussi les prédateurs.
Şimdilik görgü tanığı yok, fakat burda kanlı bir ayak izi var.
Pour le moment, il n'y a aucun témoin mais il y a une empreinte de pied sur du sang là-bas.
Kapıda kanlı bir el izi var.
Il y a une empreinte ensanglantée sur la porte.
Tüm hayatın boyunca biri yanında oluyor nefes alıyorlar, canlı kanlılar...
C'est comme si quelque chose est avec toi toute ta vie... Ils respirent...
Bir krizin ortasında mı, yoksa ellerim kanlıyken mi demek istedin?
Vous voulez dire dans le milieu d'une crise ou avec du sang sur les mains?
Salla, sıcak kanlıyımdır ben.
J'ai le sang chaud.
Eve Dönüş Savaşı olarak bilinen uzun ve kanlı bir savaş başladı.
La Guerre du Retour fut aussi longue que sanglante.
- Kanlı canlı.
Fraîche comme un gardon.
Canlı kanlı demişken Rex Evans ikinci randevusuna gelmedi.
Au fait, Rex Evans n'est pas venu à son deuxième rendez-vous.
Eğer Tıngırtı ortaya çıkarsa gerçekten çabuk ve kanlı olacak.
Si Jangles apparaît, ça va saigner, très vite.
Onları soğuk kanlı bir şekilde öldürdü.
Il les a tués de sang froid.
Clair kanlı bıçağı tilki gibi kullandı.
Claire était rusée avec ce couteau.
Sam kanlı mendili çöp kutusunda buldum tamam mı?
Sam, j'ai vu ton mouchoir ensanglanté, O.K.?
Kanlı bir burnu var.
Il a le nez en sang.
Ama siz ölümlüsünüz. Kanlı canlı.
- Mais vous êtes mortels.
Her zaman söylerim, mutlu olmak kanlı olmasından iyidir.
Mieux vaut prévenir que guérir, comme je dis toujours.
Sadece kanlı bir kaburgaymış.
C'est juste une côte saignante.
Köpük tepsisinin üstünde kanlı bir parmak izi buldum.
J'ai une empreinte ensanglantée dans le plateau à bulles.
Partiye gidenlerin kameralarıyla çekilen görüntüler onu kanlı baloncuk görünmeye başlamadan 15 dakika önce odanın en uzak köşesinde olduğunu gösteriyor.
Les photos des appareils des invités la place à l'opposé de la pièce les 15 minutes avant que les bulles ensanglantée n'apparaissent.
Kanlı parmak izleri dün gece onun sırtında ortaya çıktı.
Et bien son empreinte ensanglantée a fini sur son dos hier soir.
Evet, Becca'nın kanlı el izleri gömleğinde.
Oui, l'empreinte ensanglantée de la main de Becca est sur son t-shirt.
Öldürülmek üzere olduğu için bu kadar korkmuş halde canlı kanlı bir insan tarafından.
Elle était effrayé parce qu'elle était sur le point de se faire tuer par une véritable personne.
Yarına kurbanlarımız arasında bizi doğrudan canlı kanlı katilimize yöneltecek bir bağlantı bulacağız.
D'ici demain, on aura trouvé un connection entre les deux victimes qui nous mèneras directement vers un tueur en chair et en os.
Ya da bir şekilde Val ve Jason'nın bu handa kanlı canlı bir katille bir bağlantıları olmalı.
Ou bien, d'une façon ou d'une autre, Val et Jason sont entrés en contact avec le tueur humain dans cet hôtel.
Tıngırtı ortaya çıktığında her şey hızlı ve kanlı olacak.
Jangles se montre, ça va saigner, très vite.
Ta ki saçları dökülüp kusmuğu ve dışkısı kanlı gelmeye başlayana kadar. Sonuç olarak, kendi buluşundan zehirlenerek ölmüştür.
jusqu'à ce que ses cheveux tombent, son vomi et ses selles se remplissent de sang... et elle fut empoisonnée à mort par sa propre découverte.
Beni Warwick'e götürdüler... kılıçı kanlıydı, kendimi ağlarken ve...
Pendant qu'ils me trainaient vers Warwick, vers son épée ensanglantée, Je me suis mis à crier...
Her an burada olabilirler... ve eli kanlı askerler ünvana yada yaşa bakmazlar.
Ils seront là à n'importe quel moment et les hommes avec du sang sur leurs mains ne respectent ni le titre ni l'âge.
Sahip olduğumuz her şey kanlı para.
Tout ce que nous avons c'est de l'argent sale.
Evim evim kanlı evim.
Mon petit chez moi.
Sanırım burada soğuk kanlı bir katilin peşindeyiz.
Je pense qu'on est sur les traces d'un tueur de sang froid.
Oraya gidip o kanlı dolabı açacağım sonra da sen ve ben yemeğe gideceğiz ve orada bu konu hakkında asla ve asla konuşmayacaksın!
Je vais aller là-bas et ouvrir ce foutu frigo, et ensuite, toi et moi, on pourra aller dîner et on ne reparlera jamais de ça.
Kanlı canlı.
En chair et en os.
Sizinle kanlı canlı tanışmak bir zevk Bayan Lahari.
( trask ) C'est un plaisir de vous rencontrer en chair et en os, Mlle Lahari.
Kanlı mendiller, ateş, titreyen ayaklar, bunlar hiç iyi değil.
Les crachats sanglants, la fièvre, les jambes qui flageolent... ce n'est pas bon.
Hayır, seninle gurur duymamın nedeni kreş müdürü ve Emma'nın annesinin karşısında soğuk kanlılığını kaybetmemendi.
Non, je voulais dire que je suis fier que tu n'aies pas perdu ton calme avec la directrice de la maternelle et avec la mère d'Emma.
Washington sokaklarında silah sesleri susmadı. Bugün şehir merkezinde, birkaç gün önce işlenen FBI ajanı cinayetinin ana zanlısı Gregory Thomas yetkililerle girdiği kanlı bir çatışmada hayatını kaybetti.
Les rues de Washington se sont embrasées en combats armés lorsque Gregory Thomas, le suspect principal dans l'assassinat récent d'un agent du FBI mourut dans une sanglante fusillade avec les autorités aujourd'hui en ville.
Bu kanlı Mary meselesini bitireceğim, ve yarın tam öğle vakti, yanımda kızımla beraber Ewing Enerjilerine vals yaparak gireceğim.
Je vais finir ce bloody mary, et demain à midi pétantes, j'entrerais triomphant dans Ewing Energies avec ma fille à mes côtés.
Kanamayı durdurmak istiyorsunuz ama kanlı bir bölgede körlemesine klamp yapmak istemiyorsunuz.
Alors vous voulez arrêter le saignement, mais vous ne voulez pas faire une attache non voyante dans un endroit ensanglanté.
- Kanlı ayakkabıları olan bir zırdeli.
Oui, une dingue avec du sang sur ses chaussures.
Evet, ve eli boş, demek ki kanlı elbiseler hala evde.
Ouais, et il ne porte rien dans ses mains ce qui signifie que les vêtements tachés de sang sont toujours dans la maison.