Kapan traducir francés
4,268 traducción paralela
Bu ülkenin kendi içine kapanıp küçük bir ülke olmamasına dikkat etmeliyiz.
Il faut faire attention : le Danemark ne doit pas se refermer sur lui-même et devenir un petit pays égoïste.
Altı kapanıyor.
La six se ferme.
- Kapanış şarkısına geçelim yani?
Et passer au numéro de cloture?
İdrar yolum kapanır. - Morgan!
Mon urètre se refermera
Eminim kadınlar ayaklarına kapanıyordur.
- Je suis sûre que les filles se jettent à tes pieds!
Kapanış kararından sonra işimiz bitiyor.
Et après la plaidoirie on en aura fini.
Lig, Pittman dönemi kapanırsa, havalara uçar.
la ligue sera ravie avec la fin de l'ère Pittman.
Kapanış konuşmanı saklayabilirsin, Bay Avukat.
Vous pouvez enregistrer votre dernier argument, Mr. Le Procureur
Buna katıldığıma inanamıyorum ama bu doğru. Çünkü ne zaman Carl'ın bluzunun düğmelerini açmaya başlasam,... okuduğu tarih kitabı kapanıyor.
Ok je n'arrive pas à croire que je suis d'accord avec ça mais c'est tellement vrai, parce qu'à chaque fois que je commence de déboutonner la chemise de Carl, celivre sur la guerre civil se ferme.
Dediğim gibi halam son yıllarda içine kapanık biri olmuştu.
Comme je l'ai dit, ma tante est devenue renfermée ces dernières années.
Bu kıza bir tür kapanış verme fikri hoşuma gidiyor.
J'aime l'idée de donner à cette fille un peu d'intimité.
Cahill alıcıların gerilmeye başladığını ve personelde toplu bir istifa hatta az sayıda istifa bile olursa anlayacağın, bir kişi bile ayrılacak olursa alıcılar vazgeçer satış iptal olur ve hastane kapanır.
Et Cahill dit qu'ils deviennent nerveux, et s'il y a des démissions du staff... même minimes... En gros, si quelqu'un s'en va, les acheteurs vont se retirer, et nous aurons perdu la vente et... l'hôpital devra fermer.
Savunma avukatının kapanış konuşmasını dinleyeceğiz.
Nous allons entendre la conclusion de l'avocat de la défense.
Bu mu lan kapanış konuşması?
C'est là votre conclusion?
Gitmek için ayaklarımıza kapanırdılar bence.
Oh, je pense qu'ils supplient pour être autrement.
Rüya kapanına benzettim sadece.
Ça ressemble a un attrape-rêves.
Tamam, kapanış konuşmasını yapabilir mi biri? En son prova yaptığımızda berbattım.
Quelqu'un d'autre peut conclure?
Benim ter döken hâlimle mi kapanış yapacağız gerçekten?
Je vais pas y arriver.
Derek, kapanışı sen yap. Özür dilerim.
Derek, fais-le.
Hastane kapanıyor.
L'hôpital est en liquidation.
Tam da hayatını düzene koyduğunu düşünmeye başladığın anda yuvam dediğin hastane kapanır- -
L'hôpital qui t'embauche va fermer quand tu commences à remettre de l'ordre dans ta vie...
Sonra şarj aletimi çıkarıp telefonumu sarj ederim. Ve kapanışta...
Ensuite j'ai sorti mon chargeur, chargé mon téléphone, et j'ai conclus l'affaire avec,
Bununla birlikte, olay kapanır, çak bi beşlik.
Sauf si ça suffit, et dans ce cas, et dans ce cas problème résolu, tape là.
- Genelde içe kapanıktı.
- Pas vraiment. Il était renfermé.
Brad, sana kesin ne olur söyleyemem, ama büyük ihtimalle kapanırız.
Brad, je ne peux pas dire pour sûr si nous allons fermer ou rester ouverts, mais je peux dire pour sûr que nous allons probablement fermer.
6 : 00'da kapanıyorlar.
Ils ferment à 18h00.
Küçük bir balık vurunca kapanıyor.
Quand ils attrapent un petit poisson, celui-ci n'a aucune issue.
Kaplumbağaları su üstünden kapan çaylağı çekiyorum.
Je filme un milan qui plonge et s'empare de tortues qui sont à la surface.
Bunu nasıl soruşturman gerektiğini söylemiyorum ama bu insanları zorlarsan kapanırlar.
Je ne vous dis pas comment conduire cette affaire, Danny, mais... si vous bousculez ces gens, ils vont se fermer.
Kapan! Kapan!
Éteins-toi!
İçine kapanık geçen koca bir ömrün ardından gerçek doğasına kavuşan hayatının ortalarında cesur bir adam ve bir takım önemli medeni hakların savunusucu olduğunu kabullenmiş kişi.
C'est le conte d'une vie passée dans un placard, d'un brave quarantenaire fier de sa vrai nature, et la reconnaissance qu'il est un paratonnerre pour une question vitale des droits civiques.
Bir portakal kabuğu için ayaklarına kapanıp ağlayabilirdim.
J'aurai rampé à tes pieds pour une pelure d'orange.
Normal şartlarda yarınki kapanış konuşmalarından sonra.
En principe, demain soir, après les plaidoyers.
Kapanış konuşmasını yapması için söz başsavcıda.
Le ministère public peut nous présenter son réquisitoire.
Şeytan kapanına sıkışanı bağladım.
L'autre est ligoté dans un piège à diable.
Sana hayatının kapanış konuşmasını yapman için on dakika vereceğim. Hadi başla.
Je te donne 10 minutes pour donner le meilleur argument de ta vie.
Sana tavsiyem kapanı kapalı tutman. - Çünkü bulabildiği her türlü kanıt için bakıyor olacaktır.
Garde ta porte verrouillée, parce qu'il cherchera toutes les preuves qu'il peut trouver.
Ve kapanışı da böyle yapacağız.
Et... on conclut avec ça.
Bu kapıların aşağı kapanırken ki açıları nedir?
Ces portes là, à quel degré ferment-elles?
Kapanış.
Conclusion.
O öyle değildi. İçine kapanık birisiydi.
Elle, au contraire, était très fermée.
Birdenbire bodrumdan gelen bir çocuk çığlığı duyulur. Kapı çarpılır, ışık kapanır...
Quand on se retrouvait à hurler, enfermés au sous-sol dans le noir.
Her geçen gün daha da içine kapanıyordu. Daha da çok biriktiriyordu.
Elle est devenue de plus en plus recluse et obsessionnelle.
O e-postalarda yazan cümlelerden birini bile şu anda burada okusam kanalınız kapanır.
On est sur une chaîne du câble. On ne peut pas lire une ligne de cette affaire à voix haute sans que le F.C.C. ne nous interrompe.
Beş kare sonra yüzü kapanıyor ama Spears kesinlikle onunla konuşuyor.
Maintenant, il n'y a que 5 images avant qu'il ne soit obscurci, mais Spears est sans aucun doute en train de lui parler.
Işıklar kapanıyor.
Les lumières s'éteignent.
nefesin kapıları kapanır, hak eden bir öpücükle.
les portes de ma respiration se scellent avec un vertueux baiser.
Bizi kandırdı ve bir avcı kapanına yolladı.
L'enfoiré nous a piégés, et nous a envoyés dans un genre de tapette à souris pour chasseurs.
İnsanlar hep içime kapanık olduğumu söylüyor. Ama şu var insanların eşyalarıma dokunmasını sevmiyorum.
Les gens disent sans arrêt que je suis fermé, mais c'est juste que je n'aime pas qu'on touche à mes affaires.
İçime kapanığım ve herkes benden nefret ediyor.
Je suis renfermé et tout le monde me haie.
Zorunlu kapanış sistemi uygulanıyor.
Arrêt forcé commencé.