English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ K ] / Kapı açıktı

Kapı açıktı traducir francés

821 traducción paralela
- Kapı açıktı.
- La porte était ouverte.
- Affedersiniz, kapı açıktı.
- La porte était ouverte.
Kapı açıktı, biz de girdik.
La porte était ouverte, on est entrés.
Kapı açıktı. İçeri girdim. Başına gelecekleri bilemezsin.
La porte était ouverte, je suis rentré.
Biliyorum ama kapı açıktı.
Oui, mais l'écoutille était ouverte.
Oh, ben holü temizlerken, kapı açıktı ve onu gördüm.
Et quand je lavais le hall Sa porte était ouverte et je l'ai vu.
Kapı açıktı ben de...
La porte était ouverte, alors je...
Bir keresinde eve geldiğimde, kapı açıktı ve o, papağana bir şey söyletmeye çalışıyordu.
Une fois, je suis monté chez elle. La porte était ouverte, elle apprenait à son perroquet à dire quelque chose.
Kapı açıktı.
La porte était ouverte...
Resimlere bakmak için gelmiştim, kapı açıktı.
Je suis venu voir les peintures, la porte était ouverte.
- Dediğim gibi, kapı açıktı.
- C'était ouvert, je vous l'ai déjà dit.
- Özür dilerim. Kapı açıktı.
- C'était ouvert.
Kapı açıktı.
Il est là...
Kapı açıktı. Nasılsın?
C'était ouvert...
Kapı açıktı.
- La porte était ouverte.
- Kapı açıktı. Onlar için hep öyledir.
Démissions
Bir : Kapım her daim açıktır. İki :
Un : ma politique c'est d'être ouverte.
- Size kapımız her zaman açıktır, efendim.
- Comme chez vous.
"Dış kapının, kamyonetin çıkması için... " açık olmasından yararlanarak dışarı çıktılar... " ve kaçış için önceden bırakılmış olan arabalarına yöneldiler.
Les grilles s'ouvrant pour le camion les bandits se sont précipités vers les voitures qui les attendaient.
Geceyi burada geçirebilir miyiz? Kapılarımız ardına kadar açıktır.
Pourrions-nous passer la nuit ici?
Kapı açık mıydı? - Açıktı herhalde.
- La porte était-elle ouverte?
Bn. Chandler'ın dostlarına kapımız açıktır.
Les amis de Mme Chandler sont les bienvenus.
"Eğer insanlar çabalamaktan kolayca vazgeçmezlerse bilgi ve erdemin kapıları, fakirler de fakirler de dahil olmak üzere herkese sonuna kadar açıktır."
Il n'est plus vrai qu'une seule classe a accès... au paradis qu'est la connaissance. Ses portes... Ses portes restent ouvertes... aux habitants les plus pauvres des rues et ruelles.
Basına her zaman kapım açıktır.
J'aime la presse.
Birşey almak için dışarı çıktı ve kapıyı açık bıraktı.
Elle a laissé un moment la porte ouverte.
Arka kapı her zaman açıktır. O zaman, siz evde değilken onun, sizin eve gelmesini ve kendisinin olan eşyaları almasını engelleyen bir şey yok.
Rien ne l'empêchait d'entrer en votre absence et de reprendre son bien?
Hücremin kapısı açıktı.
La porte de ma cellule était ouverte.
- Buranın kapısı açıktı ya.
La porte était ouverte.
Kapı açıktı.
La porte était ouverte.
Dışarı çıktığında, içeri girebileyim diye kapını açık bırak.
En partant, tu laisseras la porte ouverte.
Kapısı açıktı.
Sa porte était ouverte.
Kapımız daima açıktır.
Notre porte est toujours ouverte.
Mutfak kapısı hep açıktır.
La porte de la cuisine est ouverte.
O kapıdan çıktıkları anda acımasız bir dünyaya giriyorlar.
Sitôt sorti d'ici, c'est la loi de la jungle!
Aşağı iniyordum... kapınız açıktı, pencerenin de açık olduğunu gördüm.
Je descendais... et votre porte était ouverte.
Kapımız her daim açıktır.
La porte est toujours ouverte.
İşlerinde yardımcı olabileceksem kapımız her zaman açıktır dedim.
Si vous voulez de mon aide, la porte est ouverte.
- Tabii. General Sutherland'in dostlarına kapımız her zaman açıktır.
Les amis du général Sutherland sont toujours les bienvenus.
Kapı açıktı.
C'était ouvert.
Anlıyorum, bir beyefendi olduğunuz çok belli benim kapım da böyle asil insanlara her zaman açıktır.
Je suppose que vous êtes un gentilhomme, et mes portes ne sont jamais fermées aux gens du monde.
Evimin kapıları tüm dostlarıma açıktır!
Ma maison vous est ouverte.
Kapılar açıktı.
- Les portes étaient ouvertes.
Ve ben kapıya geldiğimde, açıktı ve içeride ne bulduğumuzu da biliyorsunuz.
Quand j'ai atteint la porte, elle était ouverte et vous savez ce que nous avons trouvé à l'intérieur.
- Kapılar açıktı, tepeler çağırdı ve...
- Les coteaux m'appelaient et...
Son hatırladığım şey : Gemideydim ve kapılar kendiliğinden açıldı ve sonra siz karşıma çıktınız.
Mon dernier souvenir, c'était dans le vaisseau, les portes se sont ouvertes, et puis...
Girmek için izin isteyecektim, ama kapınız açıktı, bu yüzden bende içeri girdim.
Je pensais trouver porte fermée. C'était ouvert. Je suis donc entré.
Bir dostun kapısı diğerine her zaman açıktır. Şartlar ne olursa olsun dost dosttur.
Un ami accepte toujours l'autre, même dans la dégradation la plus absolue.
# Hızar atölyesinin kapısı ardına kadar açıktır.
Là la porte est ouverte à la vue.
Kaçak kölelere kapımız her zaman açıktır.
Les esclaves en fuite sont toujours les bienvenus.
Etmiyorsan, dükkânımın kapısı her zaman açıktır.
Sinon tu n'as qu'à aller voir ailleurs.
Sonra binanın ön kapısı yine açıldı, kadın da dışarı çıktı. Herhalde onunla vedalaşmak için indi, dedim.
La porte s'est ouverte, elle est sortie à son tour.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]