English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ K ] / Katolik

Katolik traducir francés

2,169 traducción paralela
Birbirlerinden yüzyıllardır nefret eden Katolik ve Protestanlar onlar.
En fait ces cathos et protestants se haïssent depuis des siècles.
Çanlar doğumumun değil annemin Katolik rahibinin öldürülüşünün müjdecisiymiş.
Les cloches n'annonçaient pas ma naissance, mais la mort du prêtre catholique de ma mère.
İngiltere'de Katolik inancı devlete ihanet olarak algılanırdı.
Le catholicisme était signe de haute trahison en Angleterre.
Sonuçta elinizde Lutherciler, Yedinci gün adventistleri, Katolik kiliseleri var, ve bölünmüş bir kilise artık kilise değildir.
Donc vous avez les Luthériens, les adventistes du septième jours, les catholiques, et une église divisée n'est pas une église du tout.
- Katolik Okulu.
- Je suis allé à l'école catholique.
- Katolik değilsin değil mi?
Tu n'es pas catholique, pas vrai?
Katolik olmamanı kastediyor.
Tu n'es pas catholique. - Pardon, non.
Ama sizin de Katolik olduğunuza eminim?
- Mais vous êtes également catholique?
Şu küçük şişman Katolik. Alçak herif, beni takip etmek için tutulmuş.
Un gros catholique qui doit me surveiller.
Ama kendin söylemiştin, sen bir ateistsin. Ve benim kızımın kaderi bir Katolik'le evlenmek.
Mais vous êtes athée, et ma fille épousera un catholique.
- Katolik olduğu için.
Parce qu'il était catholique.
Julia ile evlendiğimde, ben Katolik değildim.
Je n'étais pas catholique.
Ben yapmam gerekeni yaptım. Onlar bir Katolik istedi, ben de Katolik oldum.
Ils voulaient un catholique, je me suis converti.
Hayır, Bu Katolik Kilisesinden ayrılmak anlamına gelir.
Non, cela entraînerait une rupture avec l'Eglise catholique.
Henry'nin Katolik Kilisesi'nden ayrılma kararı İngiltere'nin kaderini ebediyen değiştirdi.
La décision d'Henry de rompre avec l'Eglise catholique changea l'Angleterre à jamais.
Erzsebet. Nihayet, Protestan krallar Katolik krallarla savaşlarına ara verip birlikte Müslümanlara karşı yürümüşlerdi.
La noblesse protestante finit par abandonner son désaccord avec les catholiques, et les rejoignît dans le combat contre les forces musulmanes.
Bir eve kim gelirse gelsin, Tanrı misafiridir Katolik bile olsa.
Un voyageur est le bienvenu partout.
Ama Katolik olmuşsun.
Tu as tellement grandi, jusqu'à devenir catholique.
Macaristan'ın yeniden Katolik olmasın istiyorlar.
Ils veulent la Hongrie Catholique.
Annem Yahudi ve babam da Katolik'ti.
Ma mère est juive, mon père, catholique.
Bu gercek. Katolik geleneklerine gore yetistirildim. Ama gene de Katolik sistemde bile Yahudi zekasi kendini gosteriyor.
Malgré mon éducation catholique, le côté juif ressortait quand même.
Kiz kardesim ve ben Katolik egitimi aldik. Bilirsiniz Ibrani papaz okullari gibi.
Ma sœur et moi, on allait au catéchisme, équivalent de l'école juive pour les papistes.
Kizarma mi, yapma! Bu eski Katolik seyleri.
Ce vieux truc catholique.
Annem koyu bir Katolik'ti.
Ma mère, elle est... Elle est très Catholique.
Ona bakarsan, Papa da Katolik değil.
Et le pape n'est pas catholique.
Sağlık klinikleri, sendikacılar gazeteciler, tarım kooperatifçileri, Katolik liberal din adamları yoksul Kolombiyalı kahve çiftçileri...
Cliniques, marchants unionistes, Journalistes, coopérative agricoles, Catholiques libéraux Fermiers colombiens appauvris
Katolik olanı değil Musevi olanı.
Le modèle juif, pas le catholique.
Kazanmak için Katolik modeli seçmeliydi.
Le modèle gagnant, c'était le catholique.
28 yaşındayken bir Katolik rahibi oldu.
Il devient curé de paroisse à 28 ans.
- Henüz 28'inde Katolik rahibi olmak mı?
Curé de paroisse à 28 ans?
İkimiz de Katolik'iz.
Nous sommes des hommes catholiques.
Çocuklardan bir kaçı Protestandı, geri kalan hepimiz Katolik'tik.
Quelques garçons étaient Protestants et le reste était Catholique.
Eşcinsellerin de Katolik tanıdıkları vardır.
Tous les homos ont aussi un grenier.
Biz Katolik'iz.
On est catholiques.
Katolik misin?
Vous êtes catholique?
İyi bir Katolik, elinde bir tren dolusu masum insan olduğunu bilir.
Un bon catholique penserait à ces innocents.
Hayır, iyi bir Katolik kimsenin masum olmadığını bilir.
Un bon catholique sait qu'il n'y a pas d'innocent.
Katolik mi?
"Catholique"?
Evet. Sanırım Katolik.
Je pense.
Hayır, sadece, bence Katolik diyorum.
A mon avis, il est catholique.
Bana Katolik'i sordu. Oraya yazmışım. Ona fikrimi söylüyorum.
Il m'en a parlé, je l'ai noté.
- Neden Katolik sence?
- Pourquoi il serait catholique?
Bir Katolik'le konuşuyorsun.
Tu parles à un catho.
- Katolik olarak büyütüldüm.
J'ai eu une éducation catholique.
Katolik Kilisesi Santa Muerte'yi şeytana tapma olarak görüyor.
L'Église considère Santa Muerte une secte sataniste.
Sapkın bir Katolik olarak.
Soulève-le.
Beryl, Katolik inancına bağlı, orta sınıfların ön yargısıyla çevrili bir kadın.
Avec les préjugés de la classe moyenne.
- Katolik.
- Catholique.
Son derece Katolik'tik. Her pazar kiliseye giderdik. Ama silahimi hic cikarmazdim.
On allait à l'église tous les dimanches, je gardais mon arme sur moi et, en y repensant, ça ne comptait pas pour moi.
% 50 Katolik - % 50 Yahudi Hiristiyan Hiristiyan - Yahudi - Kafir Camiye girmeme musaade etmezler diye dusunuyordum.
Je pensais que seul un musulman y était autorisé.
Katolik.
Elle est catholique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]