Kaçamazsınız traducir francés
147 traducción paralela
Benden kaçamazsınız. "
il ne m'échappera pas!
Hiçbir yere kaçamazsınız, Bay Spears.
Vous ne pouvez pas vous échapper, M. Spears.
Bu sefer benden kaçamazsınız.
J'y perds mon latin!
Kanatlarınız yoksa kaçamazsınız.
On vous tient, sauf si vous vous envolez.
sırtınızı Soytarıya dönebilirsiniz ama ondan asla kaçamazsınız efendim...
Vous pouvez tourner le dos à Scaramouche. Mais vous ne fuirez pas...
Bizden kaçamazsınız!
Vous ne nous échapperez pas.
Kaçamazsınız sayın bakan! Kaçamazsınız, şimdi müsaadenizle efendim.
Pas de fuite, M. Le Secrétaire.
Kaçamazsınız demiştim.
Je vous ai dit... Je ne rate... personne.
Saklanamazsınız ya da kaçamazsınız.
Tu ne peux ni te cacher ni t'enfuir.
Ne kadar hızlı koşarsanız koşun asla kendinizden kaçamazsınız.
Même en courant très vite, vous ne pouvez vous fuir vous-mêmes.
İçinizdeki ve dışınızdaki bir nebze çirkinlikten kaçamazsınız.
La laideur, qu'elle soit intérieure ou extérieure, est inévitable.
Artık kaçamazsınız.
Vous n'avez aucune chance.
Yagyu'dan kaçamazsınız.
Tu ne pourras jamais te soustraire à la puissance des Yagyu!
Binin hadi, kaçamazsınız.
Montez, vous n'avez pas d'autre choix.
Size söylemiştim... elimizden kaçamazsınız
Vous allez mourir.
Benden kaçamazsınız, bayım.
Tu ne m'échapperas pas.
Kaçamazsınız.
Tu ne m'échapperas pas.
Bu kadar kolay kaçamazsınız.
Vous ne vous sauverez pas comme ça!
Sonsuza kadar kaçamazsınız.Lazer herşeyi delip geçebilir.
Vous ne pourrez pas fuir éternellement.
Kaçamazsınız. Sizi bulacağım.
Vous ne pouvez pas m'échapper.
Kaçamazsınız Ateş etmeyeceğiz
Vous ne pouvez pas fuir. Nous ne vous attaquerons pas.
Geri çekilmeye çalışmayın Kaçamazsınız
N'essayez pas de fuir. Vous n'avez aucune chance.
Üniversite tahsili, bir yere kaçamazsınız.
Ah, l'université... c'est irremplaçable!
Kaçamazsınız.
On ne peut pas s'échapper d'ici.
Kaderden kaçamazsınız.
Mes dernières prières. Et je suis obligé de t'enterrer ici. Faîtes que je ne sois plus jamais torturée.
Ekibiniz sizi takip ederken bir yerden başka bir yere kaçamazsınız ve büyük, şişko bir karınla ciddi görüşmeler yapamazsınız.
Je ne peux pas me déplacer avec toute mon équipe et mener des interviews avec un ventre énorme.
Bu adamdan kaçamazsınız.
Incontournable, ce type.
Kaçamazsınız.
Vous ne pouvez plus fuir.
Bundan kaçamazsınız.
Non, ne fermez pas les yeux, madame.
Sonuçta önemli olan bir tek şey vardı. Rüzgardan kaçamazsınız.
Finalement, ce que nous aurons appris, c'est qu'on n'échappe pas au vent.
Hiçbir yere kaçamazsınız. Bunun sizi çok daha fazla cömert yapacağını umuyorum.
J'espérais que cela vous rendrait généreux.
Her hangi bir zaman ateş edebilirsiniz. Ama kurşundan kaçamazsınız.
Vous pourrez tirer à tout moment, mais ne dépassez pas vos repères.
Bütün bina sarılı, kaçamazsınız!
L'immeuble grouille de policiers, vous êtes coincé.
Benden kaçamazsınız!
Vous ne m'échapperez pas!
- Maldis'in kıskacından kaçamazsınız.
- Personne ne peut échapper à Maldis.
Benden kaçamazsınız.
Vous ne m, échapperez pas.
Koşmayın. Kaçamazsınız.
Ne courez pas. ll n'y a pas d'issue.
Bayan suçtan öylece kaçamazsınız.
On ne s'enfuit pas d'un crime!
Siz, çocuklar kaçamazsınız.
Les garçons, vous ne pouvez pas partir!
" Benden kaçamazsın! Anlaşmamızı düşün!
Tu n'as pas le droit de me fuir.Pense à notre pacte!
Bir yere kaçamazsınız.
Arrêtez-vous!
Haydi, sizi serseriler. Kaçamazsınız.
Allons sortez de là!
Kaçamazsınız!
Ne partez pas!
Ustamızın, dövüş sanatları öğretmenini öldürdün. Cezandan daha fazla kaçamazsın.
Tu n'échapperas pas à la justice seigneuriale.
Bundan kaçamazsınız.
Vous avez échoué.
Kaçamazsınız.
Vous ne pouvez pas vous échapper.
Ve ortalığı kızıştırıp, ondan sonra kaçamazsın da.
Et tu ne peux pas non plus lâcher une bombe et t'enfuir.
Dinleyin, çocuklar, bu şeyden kaçamazsınız.
Vous ne pouvez pas y échapper.
Benden kaçamazsın, Kızıl! - Buraya gel!
Tu ne m'échapperas pas.
Ama bazı şeyler vardır ki onlardan kaçamazsınız.
Mais il y a des choses inévitables.
Hayatın boyunca kaçamazsın, sana en iyi avukatı tutarız.
Nous te prendrons un bon avocat, le meilleur. Écoute moi, ils vont trouver un moyen de me tuer, ou bien ils feront croire à un accident.