Kelepçe traducir francés
630 traducción paralela
Yıllardır bu işin içindeyim, ve pek çok gangstere kelepçe taktım.
J'ai mis les bracelets à plus d'un voyou, au cours des années.
Senin gibi bir aynasız asla Rico'ya kelepçe takamaz.
C'est pas un vautour comme toi qui mettras les bracelets à Rico!
Senin gibi bir aynasızın bana asla kelepçe takamayacağını söylemiştim.
C'est pas un vautour comme toi qui me mettras les menottes.
Baksana, Smith daha ağır kelepçe bulamadın mı?
Dites-moi, Smith... Vous n'auriez pas des chaînes encore plus lourdes?
Ben de tam ona anlatıyordum hanımefendi -... hemen burada, gözlerimin önünde arkadaşı, en iyi arkadaşı, tabii bunu siz diyebilirsiniz cebinden kelepçe çıkarttı ve şak, şak ;
Je lui racontais, Là, devant mes yeux, son ami, son meilleur ami, comme on pourrait dire, a sorti une paire de menottes et clic, clac, il lui les a mises.
- Kelepçe takın. - Baş üstüne.
Passez-leur les menottes.
Onun bileklerinde de kelepçe izi varmıydı?
Est-ce qu'elle a des marques de cuir sur ses poignets elle aussi? .
- Kelepçe taksanız iyi olur.
- Passez-lui les menottes.
Hemen kelepçe takmak ister misin!
Menottez-moi tout de suite!
Kelepçe ile bekleyen birileri yok ve seyahat belgelerim de cebimde.
Des ordres dans ma poche et personne qui m'attende avec des menottes.
Barışcıl bir şekilde kendi isteğinle mi gelirsin, kelepçe mi takayım?
Tu veux me suivre tranquillement ou dois-je te passer les menottes?
- Nedir? Kelepçe mi?
Des menottes?
Ellerine kelepçe taktılar ve hepsini hapse attılar.
On leur a mis des menottes. On les a emmenés en prison.
Teğmen artık sana hiç kelepçe takmayacak, İyi Asker.
Le lieutenant ne te passera plus les fers, Champion.
- Kelepçe takın.
- Mettez-lui les menottes.
Ne arıyorsun, kelepçe mi? Evet, kelepçemi arıyorum.
- Vous voulez quoi?
Son gördüğümde Markham'ın boynuna kelepçe saracak gibiydi.
La dernière fois que je l'ai vu, on aurait dit qu'il voulait écharper M. Markham.
Polis ona kelepçe takarken orada öylece oturuyor. Nora. Nora, Bak.
Elle reste assise tandis que ce policier est à deux doigts de l'arrêter.
Ellerinde kelepçe varken onu ne kadar rahat bırakacaklarını sanıyorsun?
Tu crois qu'il a une chance avec ses menottes?
Biliyor musunuz, merkezde, tehlikeli suçlular için özel bir kelepçe tutarız.
J'ai apporté ces menottes pour dangereux criminels.
Ancak, herhangi birşey yaparsanız herhangi birşey buraya bir sürü polis gelir. Bir sürü silah. Kelepçe.
Mais si jamais vous m'emmerdez... pour un rien... il se pointera plus de flics... de revolvers, de menottes et chiens anti-drogue... que dans vos rêves les plus fous!
Kelepçe takmanıza hiç gerek yoktu!
Ce n'est pas la peine de me mettre les menottes!
... adama kelepçe takıldı.
... passant les menottes au jeune homme.
- Kime kelepçe takacağımız belli mi?
Personne à arrêter? Pas encore.
Kelepçe takmak isterseniz buralarda olacağım.
Je reste par ici si vous voulez m'arrêter.
Bana kelepçe taktılar!
Ils m'ont mis des chaînes.
Kelepçe!
Des chaînes!
Benim için cennet birkaç saatliğine kelepçe takmama izin verilmesidir.
Porter des chaînes... ne serait-ce que quelques heures, quel bonheur!
Aslında zamanımın yarısını, demir yolunda... adi suçlulara kelepçe takmakla geçiriyorum.
Je passe ma vie en train, enchaîné à des voleurs.
"Hey evlat, kelepçe ister misin?"
"Hé, petit, tu veux tenir les rênes?"
Yada ellerine kelepçe?
Des menottes?
- Bay Raoul. Kelepçe işinden anlar mısın?
Monsieur Raoul, vous vous y connaissez en menottes?
Duvara kelepçe monte etmek kaça mal olur?
Ca coûterait combien de mettre des menottes au mur?
- Duvara kelepçe mi takmak istiyorsunuz?
- Vous voulez y mettre des menottes?
Bir vibratör ve bir çift kelepçe lütfen.
Un vibromasseur, s'il vous plaît. Des menottes...
- Kelepçe vuracak mısın?
- Vous me passez les bracelets?
- Kelepçe mi?
- Bracelets?
Ona kelepçe takayım mı?
Tu veux que je lui passe les menottes?
- Elimde körleştirici sprey ve kelepçe var.
- J'ai des menottes.
- Kelepçe, muhtemelen.
- Peut-être des menottes.
Sana hiç birinin üzerinde kelepçe kullandığından bahsetti mi?
A-t-elle parlé d'un type qui se servait de menottes?
Sence neden kelepçe kullanıyor?
Pourquoi se sert-il de menottes, à ton avis?
- Kelepçe olsa da olmasa da canına okurdum.
- Je vais t'écraser, attaché ou pas.
Kelepçe küpeler.
Menottes d'oreilles.
Kelepçe takıntın mı var yoksa?
C'est une manie, les menottes.
Polis. Kelepçe. Hapishane.
Police, menottes, prison.
" Kelepçe mi?
" On a les menottes?
Bu adamı oldukça net hatırlıyorum... çünkü, kahverengi deri bir bavul taşıyordu. Bavul, bileğine bir çift kelepçe ile bağlanmıştı.
Je m'en souviens parce qu'il portait une mallette en cuir marron attachée à ses poignets par des menottes en argent.
- Kelepçe gözükecek.
- On verra les menottes!
Kelepçe yok.
- Pas de menottes.
Şimdi kelepçe takmak çok isabetli olur.
Je vais te passer les menottes.