English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ K ] / Korkmuştu

Korkmuştu traducir francés

683 traducción paralela
Nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim çünkü üstünde çizikler filan olduğunu biliyordum. - Benim kadar korkmuştu o da.
Je voulais vérifier si elle allait bien car je savais qu'elle avait des griffures sur elle, et elle était aussi effrayée que moi.
Korkmuştu.
Il avait peur.
Whitey Barrow korkmuştu.
Whitey Barrow avait peur.
Diane korkmuştu. Ama Laura'yı tanıdığım kadarıyla hiç bir şeye şaşırmamam gerektiğini öğrenmiştim.
Diane eut peur, mais, avec Laura,.
Shelby korkmuştu, bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde dışarıya kaçtı. Sonra da, Waldo geri geldi ve silahı saatin içine koydu.
Effrayé, Shelby sortit en courant et Waldo en profita pour revenir cacher l'arme.
Mariott korkmuştu çünkü meraklı bir detektifi öldürmeyi kabul etmişti bayan Florian'ın kendisine telefonda bahsettiği detektifi.
Marriott était effrayé d'avoir à tuer un détective, celui recommandé par Mrs. Florian.
Atlama eğitimindeki çocuklar gibi korkmuştu.
Jamais vu un type si terrorisé depuis mon premier saut!
Çok korkmuştu.
Elle était morte de peur.
O sakat bayağı korkmuştu ha?
Quelle frousse il avait, le cul-de-jatte! Les gars!
Çok korkmuştu, her şeyi yapabilecek halde idi...
Il était dans tel état de terreur qu'il aurait fait n'importe quoi.
Korkmuştu.
Elle a eu peur.
Nasıl çığlık attı. Yüzünü görseydin. Nasıl korkmuştu.
Elle avait un regard traqué!
Korkmuştu.
Elle avait peur.
Çok ama çok korkmuştu.
De plus en plus peur.
Almanlar senden korkmuştu.
Les Boches avaient peur de toi.
Kaptan öyle korkmuştu ki!
Le capitaine avait si peur.
Ben, çok korkmuştu.
Il avait si peur!
Ondan daha kızgındı ve daha fazla korkmuştu.
- Oui. - Un gros mensonge?
Skipper korkmuştu. Korkmuştu.
Skipper avait peur.
Onu suçlayıp... bırakacağımdan korkmuştu.
Il avait peur... que je l'abandonne.
Gerçekten o kadar korkmuştu ki... kendini tutamayıp dağılıverdi.
Et pourtant, il avait une peur affreuse. Et il a craqué comme du bois mort.
Bu küçük kızı buldum. Çok korkmuştu.
Quand je l'ai trouvée, elle était en larmes.
Korkmuştu.
Affolée, elle pensait...
Belki de yorulmuştu ya da korkmuştu.
Peut-être était-il fatigué ou apeuré.
Çok korkmuştu, açıkçası ben de öyle.
Elle était littéralement affolée. À juste titre.
İş, insanları korkutmaya geldiğinde, Bay Lynch'in çok yetenekli bir adam olduğunu kabul et. - Peki, çok korkmuştu.
Il leur flanque la frousse.
Çok korkmuştu. Ödlek!
Il avait peur, quel lâche.
- Namaroff'tan korkmuştu.
Immédiatement. Elle avait peur de Namaroff.
Sadece ona yardım ettim. Çünkü çok korkmuştu.
Je l'ai aidé parce qu'il avait peur.
El bombasından korkmuştu, sanırım.
Une mauvaise expérience avec une grenade.
Korkmuştu ve nereye gittiğini bilmiyordu.
Elle avait peur et ne savait plus où elle était.
O, korkmuştu. Sana bir şey olacak diye korkmuştu.
Vous savez, elle a eu peur, peur pour votre sécurité.
Gerçekten korkmuştu.
Elle avait réellement peur.
O sokakta, camlardan birinde çıplak ve güzel bir beyaz kız göreceğimden korkmuştu. - Sen ne diyorsun be? Ne kızı?
Il avait peur que je voie une jeune Blanche nue, un peu plus loin.
Sanırım korkmuştu.
Je pense qu'il avait peur.
Doktor, hatırlarsınız... Korkmuştu.
Docteur, souvenez-vous que...
Dışarıya çıktı ve korkmuştu. Evet.
Il est sorti effrayé en courant.
Ve onun sundurmada durduğunu gördüm, korkmuştu.
Etj'aperçois une jeune fille dans l'entrée, toute honteuse.
Belki de bir şeyden korkmuştu.
Il a peut-être eu peur de quelque chose.
O ölümüne korkmuştu ve konuşamadı.
Elle a l'air terrifiée et refuse de parler.
Öylesine korkmuştu ki, direksiyona geçmeye çalıştım ama o...
J'ai voulu prendre le volant, mais...
O kadar korkmuştu ki, kendine gelmesi bir saat sürdü.
Il a mis une heure à revenir à lui.
Tıpkı eskisi gibi. Hikayeler büyük başarıya ulaşınca, çocuk yarattığım efsaneden korkmuştu ama şöhrete kavuşmanın sevinciyle bana geldi.
En quelques mois, ces histoires sortent, elles ont du succès et le gosse vient me chercher, effrayé par la légende que j'ai créée... mais très excité par toute cette célébrité.
Çok gözü korkmuştu.
Elle était impressionnée.
Çok korkmuştu.
Elle avait si peur.
Benden korkmuştu.
Peur de moi.
Korkmuştu ama kontrollüydü.
Un trac fou... mais dominé.
El-ahrairah, Frith'in çok zeki olduğunu biliyordu ve korkmuştu.
Celui-ci comprit alors que Frith était trop malin pour lui, et prit peur.
Lord Henry'nin düşüncelerinden korkmuştu, ve korktuğu için utandı.
Les idées de Lord Henry l'effrayaient, et il en avait honte.
Neden korkmuştu baba?
Pourquoi terrifié?
Doğru. Korkmuştu.
C'est peut-être ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]