Korkuyordu traducir francés
885 traducción paralela
Mary onlara gitmeyi başaramazsın diye korkuyordu.
" Mary craignait que tu ne puisses venir.
Benden ve Montgomery'den korkuyordu.
Elle avait peur de Montgomery et de moi
Bir kaza olduğundan korkuyordu, morgu aramamızı istedi.
Elle craint un accident. Elle voulait qu'on appelle la morgue.
Tüm çocuklar korkuyordu ondan, kendi öz kızı bile.
Bien sûr que tous les autres enfants en avaient peur, même sa fille Berthe.
Ama Célestin bunu yapmadı. Çünkü ellerini yakmaktan çok korkuyordu.
Célestin ne l'avait pas fait pour ne pas se brûler les doigts...
Sınır dışı edilmekten korkuyordu.
Il craignait d'être refoulé.
Rebecca onu tımarhaneyle korkutmuştu. O yüzden konuşmaktan korkuyordu.
Rebecca a menacé de l'envoyer à l'asile.
Korkuyordu. Peşinde olduklarını biliyordu.
Il savait qu'ils étaient après lui!
Bir zamanlar küçük bir kız vardı. Korkuyordu.
Il était une fois une petite fille qui avait peur.
Küçük bir kız, Tina korkuyordu, çünkü yalnız olduğunu sanıyordu.
Une petite fille, Tina... qui avait peur parce qu'elle se croyait seule.
Ölümüne korkuyordu, çünkü karısı çok konuşuyordu.
Il redoutait qu'elle en dise trop.
Sanırım, aile kurmaktan biraz korkuyordu.
Je crois qu'il avait un peu peur de s'installer.
Kendisinin yokluğunda birisinin tablonun olduğu odaya girmesinden korkuyordu.
Et il craignait que cela ne se découvrît.
Bombadan çaresizce korkuyordu ve onu terkettiğim için buna yalnız maruz kaldı.
Les bombes la terrifiaient, et je l'ai abandonnée.
- O da bundan korkuyordu.
- Ça l'inquiétait.
Unutmamdan korkuyordu da.
- Bon, très bien. Elle vous a dit aussi pour le dîner?
Eve gitmekten korkuyordu.
Il craignait de rentrer chez lui.
Elektrikli sandalyeye oturacağımdan korkuyordu.
Il craignait qu'ils m'envoient sur la chaise électrique.
- Wanda ondan korkuyordu.
- Elle était effrayée. - Quel est son nom?
Gerçekte dışarıdaki dünyadan korkuyordu, geçen zamanı hatırlatacağından korkuyordu.
En réalité, elle avait peur du monde extérieur, peur qu ; il lui rappelle que le temps avait passé.
Onu ilk gördüğümde o kadar korkuyordu.
À notre première rencontre, il avait tout aussi peur.
Bir şeyden korkuyordu, sadece kendisi için değil, sizin için de korkuyordu.
Quelque chose lui fait peur, pas seulement pour elle, mais pour vous.
# Kızcağız korkuyordu, Kasım'da korkan bir hindi gibi.
Elle était effrayée. Effrayée comme une dinde à Noël.
Curt korkuyordu.
Curt a peur.
O benim için korkuyordu ben de onun için.
Il avait peur pour moi, et j'avais peur pour lui.
Bunun yanlış olduğunu anlayacak kadar mantıklı düşünebilmem gerekirdi ve o da yeni şeylere bulaşmaktan çok korkuyordu.
J'aurais dû savoir que c'était une bêtise, qu'elle aurait suivi n'importe qui.
Korkuyordu. Hani ölmekten korkar gibi.
Elle a peur, comme quelqu'un qui a peur de mourir.
Dışarı çıkmaya korkuyordu.
Elle avait peur de sortir.
Christina neden bu kadar çok korkuyordu?
Pourquoi Christina avait-elle si peur?
Kendisini vurmasından korkuyordu.
Apeuré il l'aurait sûrement utilisé contre lui.
Her şeyin ortaya çıkmasından korkuyordu.
Il craignait d'être découvert, peur du scandale.
Mürettebat Japonlardan çok korkuyordu.
L'équipage avait une peur terrible des Japonais.
Senin vereceğin tepkiden korkuyordu.
Et terrifié d'avance de ce que tu lui dirais!
İşleri berbat etmemden korkuyordu.
elle avait peur qu'il m'arrive des choses.
Sadece hapse girmekten korkuyordu!
Tu lui faisais tellement peur!
Benim için korkuyordu.
Il avait peur pour moi.
- Neyden korkuyordu?
- De quoi avait-elle peur?
Kaybolup gitmekten korkuyordu.
Il avait peur d'être anonyme.
Belki korkuyordu.
Peut-être avait-il peur?
Belki kendinden korkuyordu.
Peut-être avait-il peur de lui-même.
kardeş Jerome sizin yolunuzu kaybetmenizden korkuyordu.
Frère Jérome craignait que vous perdiez votre chemin.
Yoksa o da mı Quint'ten korkuyordu?
Elle aussi avait peur de lui?
Korkuyordu.
Il avait peur.
- Çünkü korkuyordu.
- Elle avait peur.
Yıllarca ona tahammül ettim. Sürekli birilerinin gerçeği öğrenmesinden korkuyordu... Bir hastaneye kapatılmamı istedi.
J'ai dû le supporter pendant des années, il avait toujours peur que quelqu'un découvre... il voulait me faire enfermer, une excuse pour prendre mon argent.
Basit bir incelemenin işlediği suçu ortaya çıkartacağından korkuyordu.
Elle craignait qu'une enquête de routine ne révèle sa culpabilité.
Gördüğün gibi, o korkuyordu, sen korkmuyordun.
Car il avait peur, mais pas vous.
Çünkü kötü kehanetlerden korkuyordu.
Certaines prophéties la terrifiaient.
- Carol senin burada olduğunu söyledi. Başına bir iş gelmesinden korkuyordu.
Carol m'a alerté.
Skipper korkuyordu!
Skipper, avoir peur?
Bundan korkuyordu.
Elle aurait eu peur?
korkuyordum 55
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70