Kızdım traducir francés
4,038 traducción paralela
Senden rahatsız oldum, senden bıktım sana kızdım ama asla ihanete uğrayacağımı düşünmezdim.
J'ai été irrité par toi, exaspéré avec toi, et en colère contre toi, mais je n'ai jamais pensé que je me sentirais trahis par toi.
Hem de ne kızdım.
Furieuse.
Ben de senin kadar kızdım şimdi bak.
Je suis aussi énervé que toi.
Hayır.Kızdım çünkü 20 yıl sonra kocam artık benimle konuşmak istemiyor.
Non. Je suis furieuse car après 20 ans, mon mari ne veut plus me parler.
Boş ver bir kere kızdım.
Peu importe.
Aptal genç bir kızdım..... yanlış bir adamla ilişkim oldu.
Que j'ai été stupide, j'étais une jeune fille idiote, qui est entrée en relation avec le mauvais gars...
Acı hissettiğim için kendime kızdım.
de ressentir la douleur.
Kendi ızdırabıma öyle çok gömülmüştüm ki çıkış yolumu bulamadım.
J'étais juste accaparé par mon propre malheur. j'ai juste... je ne pouvais... Je ne pouvais pas voir la sortie.
- Kızdın mı?
- T'es contrariée?
Beni kızdırmak istemezsin dostum. Çünkü kızdığım zaman soyunurum.
Tu ne veux pas me mettre en colère, mec, si je me met en colère, je me déshabille, et quand je suis à poil, je me bat.
Seni kızdırmamı sorun etmiyorsun, değil mi hayatım?
Vous ne m'en voulez pas si je vous taquine, chéri?
Seni diğer kızlardan daha çok kızdırırım.
- Non, tu n'aimerais pas ça. Je te taquine plus que les autres filles.
Çünkü birkaç gün önce beni kızdırmıştı.
Parce qu'il m'a vexée il y a quelques jours.
Kızdın mı?
Vous m'en voulez?
Eğer kızdıysa, başımı ne kadar büyük bir belaya soktuğundan haberin var mı?
Vous rendez vous compte des problèmes que je peux avoir s'il est énervé?
- Kızdın mı?
T'es en colère?
Doktor Grey'le girdiğim apendektomiyi mahvettim. Siz de bana boktan işleri veriyorsunuz. Demek ki bir şekilde sizi de kızdırmışım.
J'ai raté l'appendicectomie avec le Dr Grey, vous avez enchainé les tâches ingrates, donc clairement je vous ai énervé d'une façon ou d'une autre.
Ayrıca beni kızdırdığın yok.
C'est la meilleur façon pour apprendre. Et... Tu ne m'as énervé.
Umarım kızmamışsınızdır ama beni neredeyse-ebeveynlerimle tanışmaya, Şirin Vadi Kasaba Kulübü'ne davet etti.
M'en voulez pas, il m'a invité à Pleasant Valley pour rencontrer mes quasi-parents.
Kurbağa Kralı'nı kızdırdım.
Super, j'ai énervé le Roi Grenouille.
Ben de bir seferinde Sheldon'ın çamaşır çekmecesine bakmıştım. Çok kızdı bana.
Un jour, j'ai regardé les slips de Sheldon.
Kızdığının farkındayım.
Je sais que tu es en colère.
Bana kızdın sandım.
Je croyais que t'étais en colère après moi.
Hayır, beni kızdırmaya gücünüz yetmez.
Vous pouvez pas vous offrir le luxe de m'énerver.
Kızdın mı?
Es-tu en colère?
Şaşırdın mı, kızdın mı, yoksa ikisi de mi?
Surprise, énervée, ou les deux?
- Kızdı mı?
- Ils étaient énervés?
Benim tanıştığım sevimli Williamsburglü sıradan bir kızdı.
C'était juste une jolie fille normale de Williamsburg.
Seni kızdırmadan bu soruya nasıl cevap veririm, bilmiyorum.
Je ne suis pas sûre de pouvoir répondre sans m'attirer des problèmes.
Evet, biliyorum. Beni en çok kızdıran da bu zaten.
Ouais, je sais, et c'est la partie qui m'ennuie le plus.
- Kızdırmış olabileceğin herhangi birisi var mı?
Un agent du FBI très énervé. Tu vois quelqu'un que tu pourrais avoir contrarié?
Kızdırmadığım biri var mı?
Y-a-t-il quelqu'un qui ne l'aie pas été?
Birbirimize kızdığımızda Paris Review dergisine nahoş mektuplar göndeririz.
Nous écrivons des lettres méchantes à la revue de Paris quand on se prend la tête.
Benim olayım karanlık, rahatsız edici ve tatsızdır.
Ma routine est noire, troublante et pénible.
Kızdığım için özür dilerim... Ama biraz garipsin.
Désolé, j'ai paniqué, mais t'es un peu bizarre.
Yalnızdım, Marshall. St. Cloud'daki tüm erkeklerin romantizm anlayışı da buzda balık avlamaya çıkmaktan ibaret.
J'ai été seule, Marshall, et tous les hommes à St Cloud pensent que c'est romantique de m'emmener pêcher sous la glace.
Kızdın çünkü Nancy Donahue çağrını almadığımı gördü değil mi?
Donc tu es furieuse car Nancy Donahue m'a vu ne pas répondre à ton appel.
Seni kızdırmak için yapmadım.
Je ne l'ai pas fait pour t'embêter,
"Güney'i neden kölelik meselesiyle kızdıralım?"
"quand ils viennent faire la paix?"
Beni ne kadar kızdırdığını tahmin bile edemezsin.
T'imagines pas comme ça m'énerve.
- Bana kızdın mı oğlum?
T'es fâché?
Bana kızdın mı yoksa?
Tu m'en veux?
Bay Sulu. Unutturmayın da sizi asla kızdırmayayım.
M. Sulu, rappelez-moi de ne pas vous vexer.
İnsanlar beni kızdırıyor.
Les gens m'embêtent.
Virgil, sanırım onu kızdırdın.
Virgile, tu l'énerves encore plus.
Sanırım onu iyice kızdırman gerekecek.
Alors il va falloir vraiment la fâcher.
Frazier ne yaptı, Ali'yi kızdırdı. Dans ederek ve birden sol sağ yumruğundan kaçıp sol koydu. Ver bakalım.
Frazier l'a rendu dingue en esquivant à droite et en balançant une gauche.
Ama ona asıl kızdığım bu değil, bana hep yalan atmasıydı.
Mais ce que je détestais le plus, c'est qu'il me mentait.
- Bir de bana kızdın mı?
Non, n'insiste pas.
Bu arada bu sızdırdığımız belge başkanlık seçimnde oyları % 10 oranında değiştirdi.
Au fait, le rapport publié a modifié de 10 % les intentions de vote pour l'élection présidentielle.
- Bir kız mı? - Nasıl bir kızdı?
Une fille?