Kızgın traducir francés
13,362 traducción paralela
- Hayır, kızgın değilim.
- Non, je ne suis pas en colère.
Hayır, kızgın değilim. Sadece sana katılmıyorum.
Je ne suis pas en colère, je ne suis pas d'accord avec toi.
Neyse, bana... Kızgın. ve o gelmiyor.
Enfin, il est... en colère contre moi, et il ne vient pas.
Senatör. Kızgın olduğunuzu biliyorum.
Je sais que vous êtes énervée.
Burada en azından bin tane tecavüz tehdidi var sadece bir tek bu sitede bana, bir kadın ve siyahi olarak doğma küstahlığını yaptığım için kızgın olan insanlardan gelen.
J'ai... Au moins 1000 menaces de viols ici, juste sur ce site, d'hommes qui sont fâchés que j'aie eu l'audace d'être née femme et noire.
Böyle diyorum çünkü son 72 saattir sizin haber kanalının haberleri nasıl ele aldığını izliyordum ve Olivia Pope'un kızgın siyahi bir kadın olduğunu öne sürmediğiniz zamanlarda biriyle yatarak mevkisini kazanmış yuva yıkan bir kadın olduğunu ima ediyorsunuz.
Je dis ça parce que j'ai regardé les dernières 72 heures du nouveau reportage de votre chaîne, et quand vous ne suggérez pas qu'Olivia Pope est une femme noire hystérique, vous impliquez qu'elle est une briseuse de ménage qui a couché pour réussir.
Ancak kızgın değil minnettar olmalıyız.
Mais nous ne devrions pas être en colère. nous devrions être reconnaissants.
Kızgın değilim.
Je ne suis pas en colère.
Sinirin bana karşı değildi. Kendine kızgındın.
Cette colère n'a jamais été envers moi.
- İçimde çok kızgın bir bebek var.
Il y a un bébé en colère en moi.
Aslına bakarsan... - Gergin ve kızgınım. - Gayet normal.
En fait, je suis... nerveux et énervé.
O kadar kızgınım ki şu an yüzünü bile görmek istemiyorum.
Tellement en colère que je ne suis pas sûr de pouvoir le regarder en face en ce moment.
kızgın ve herkese bağırıyor.
Il est agacé, il fâche tout le monde.
Korkmuştu ve kendi başına kalmıştı. Kızgın falan değildi.
Il était seul et effrayé, c'est tout.
Bunu biliyordum, adamım. Sen hala bu konuda kızgınsın.
Tu es encore en pétard.
- Şey, o bana kızgın mı?
- Il, euh, il m'en veut?
Yani, herhalde bu kızgın olmamanın "beni vurdun" karşılığı olmalı.
Je veux dire ça doit être l'équivalent pour "tu m'as tirée dessus" de ne pas t'en vouloir.
Yani bana kızgın değilsin?
Donc vous n'êtes pas énervé contre moi?
savigeslut : kadın kızgın.
( savigeslut ) Elle est énervée.
Her neyse, yoğunlaştırılmış yaz dönemi sanal mahkemesini yapmadığım için kızgın.
Mais bon, elle est juste furieuse car j'ai pas fait la simulation de procès cet été.
Kızgın olduğuna şüphe yok. Haklısın da.
Aucun doute que tu es en colère... tu as toutes les raisons de l'être.
- Sam kızgın olabilirim ama bunu asla yapmam ve bu itham hiç hoşuma gitmedi.
Sam, j'étais énervé mais je n'aurais jamais fait ça et je n'apprécie pas cette... Cette accusation.
Kız arkadaşım bana kızgın çünkü bir şeyler çevirdiğimi biliyor.
Ma petite amie est furieuse parce qu'elle sait que je trempe dans quelque chose.
- Bunun için ona kızgın mısın?
Oui!
O yüzden konuya dönelim. Tanner'la kavga çıkarmak, o kadar iyi bir fikirdiyse tam da yapacağını bildiğin bir şeyi yapmasına neden bu kadar kızgınsın?
Si c'était une bonne idée d'affronter Tanner, pourquoi être en colère contre lui, alors qu'il a fait ce que vous pensiez qu'il ferait?
Herkes sana kızgın.
Tout le monde est furieux contre toi.
Kızgın görünüyorsun Allison.
Tu parais en colère, Allison.
Benim kızgın olmam gerekmiyor mu?
C'est moi qui devrais être en colère?
Sen doğuştan kızgın birisin.
Encore une fois, tu es un fâché de nature.
Tanıdığım en kızgın adamsın aslında.
Un des hommes les plus fâchés que j'ai connus.
Neden bu kadar kızgınım?
Pourquoi suis-je aussi énervé?
Eminim ona hâlâ kızgın değilsindir.
Tu n'es sûrement plus en colère contre elle.
Bilmediğim için kızgınım.
Je suis en colère de ne pas avoir su.
Delicesine kızgın olduğum anlarda bile başka yerde olmaktansa senin yanında olmayı tercih ederim.
Même quand je suis énervé comme l'enfer, Je préfère être près de vous que partout ailleurs.
Senin iznin olmadan Aurora'ya işkence yaptığım için hala kızgın mısın?
Vous êtes toujours en colère, je torturé Aurora sans votre permission?
Aurora kızgın, çünkü sevgili kardeşi benim elimde.
Aurora est bouleversé parce que je dois son frère bien-aimé.
Ama bu kadar kızgın olmanı tuhaf buluyorum.
Mais je trouve intéressant comment vous êtes en colère.
Ağabeyin uyandığında bana kızgın olacak.
Va de votre frère se réveiller en colère contre moi.
Çok kızgınsın, değil mi?
Oh, vous avez tout à fait croix, n'êtes-vous pas?
Seni bin yıldır bu kadar kızgın görmedim.
Je ne vous ai pas vu cette folle dans un millier d'années.
Kızgınsın.
Tu es en colère.
Artık kızgın değilim.
Je ne suis plus en colère.
Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
Je ne l'ai jamais vu aussi en colère.
Kızgındın ve haklıydın.
Tu es en colère. Et tu as raison.
Kızgın olduğunu biliyorum oğlum.
Je sais que tu es en colère, mon fils.
Sana yaptığım şey için, kızgın olmakta haklısın.
Ce que je t'ai fais, tu dois être en colère contre moi.
Bu kadar kızgın olman çok normal.
Et il est complètement normal d'éprouver de la colère ou de la rancœur.
Yada ona bunca zamandır kızgın olduğun için mi böyle davranıyorsun?
Ou tu as été si longtemps en colère contre lui, que tu ne sais plus comment t'arrêter?
- Hâlâ kızgınsın.
Tu es toujours fâchée.
Kızgınsın değil mi?
N'êtes-vous pas énervée?
- Kes şunu. Sadece kızgınsın.
Tu es juste en colère!