English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ L ] / Lar mı

Lar mı traducir francés

43,796 traducción paralela
Cadılar Bayramı'ndan sonra üç gün uyumamın sebebi o lolipoplar mıydı?
C'est pour cela que j'ai dormi trois jours après Halloween?
Sıkıntılarımızdan uzaklaşmak için bir Masumlar Projesi davasını üstlendim.
J'ai intégré le Projet Innocence, pour me changer les idées.
Artık kafamı sıkıntılarımızdan alacak bir işim olduğu için ve aynı zamanda da seninle birlikte yapabileceğim için iyi demek az kalır.
Maintenant que j'ai de quoi m'occuper l'esprit et me rapprocher de toi par la même occasion, oui, on va plus que bien.
Yeni kiracılarımızı gördüm.
Pourquoi es-tu si joyeux? J'ai croisé nos locataires.
- Referans için aradılar.
On m'a appelée pour tes références.
Kanıt kalmadı. Eğer halkın başkasına gitmeni isterse bunu anlayışla karşılarım.
il n'y a pas de preuve, et... je comprendrais totalement si votre peuple veut que vous soyez avec quelqu'un d'autre...
Polk'ların elinde, bana bunu yapanların.
Ceux qui m'ont fait ça.
Bazılarınız beni tanıyor olabilir bazılarınız oynarken izlemiş olabilir ve eminim birçoğunuz da kim olduğumu bile bilmiyordur.
Certains d'entre vous me connaissent, m'ont vu jouer. Mais la plupart ne sait absolument pas qui je suis.
Uyarılarımıza rağmen bu kutsal topraklarda kalmayı seçtiniz.
Vous avez choisi de rester sur nos terres sacrées malgré nos avertissements.
Sebep ne olursa olsun topraklarına bağlılar, anladığımı iddia etmiyorum.
Ils sont liés à cette terre pour une raison que je ne comprends pas, je n'ai pas toutes les infos.
Etrafımı saran fısıltılar.
Des chuchotements tout autour de moi.
Halkım eski tanrılara taptılar.
Mon peuple vénère les anciens dieux.
Askerler bu fırtınalı yolculuk için beni suçladılar.
Les soldats m'ont reproché ce voyage tumultueux.
O 48 saatin her dakikasında ifademdeki tutarsızlığı yakalamak için çabaladılar.
Ils ont essayé durant chaque minute des 48 heures qu'ils m'ont gardées, de me faire me contredire.
Beni onurumdan yoksun bıraktılar.
Ils m'ont volée ma dignité.
Hayatım boyunca, insanlar beni hafife aldılar.
Toute ma vie, on m'a sous-estimée.
Lee, Tanrım, sana ne yaptılar?
Lee, seigneur. Que t'ont-ils fait?
Bu gizli bir bilgi. İlaç stoklarımızdan bazıları kayıp.
Nos réserves de médicaments ont diminué.
Anladığım kadarıyla, Lucy ve yardakçıları hücre hücre dolaşıp Eli Morrow'u arıyorlar. Ki bu nerede olduğunu bilmiyorlar demek.
De ce que je vois, Lucy et ses acolytes cherchent Eli Morrow cellule par cellule, ce qui signifie qu'ils ne savent pas où il est.
Beni dışladılar.
Ils m'ont fait taire.
Sarsıntıları bana bırak tamam mı?
Je m'en occupe, ok?
Bunlar kürk avcıları mı?
C'est des trappeurs?
Başkanım, El-Sakar'ın geçmişte başkalarının saldırılarını üstlendiğini de unutmamak gerek bence.
M. le Président, je crois qu'il est important de noter qu'al-Sakar a déjà revendiqué des attaques commises par d'autres dans le passé.
Gündüz Batı Kanadı'na gelip sözde okuyacağım cenaze konuşması için baban hakkında anılar anlatmanı isteme işine ortak oldum.
Je suis navré de vous avoir fait venir plus tôt dans la journée pour vous faire parler de votre père pour l'éloge que j'allais faire.
Bunun arkasında Çinli dağcılar hikâyesi var mı?
Il y a une histoire de montagne chinoise derrière?
Beni dedemlerin evine bıraktılar.
Ils m'ont laissée... Chez mes grand-parents.
Orta sahadaki oyunculara yumruk sallayan atıcılarım kabinde giyinen bir kız oyuncum oyuncum sinirli bir takım sahibim var ve bunların üstünde dirseklerimde sedef hastalığım var.
J'ai des lanceurs voulant frapper des joueurs de champ extérieur, une joueuse qui s'habille dans un placard, un proprio furieux et pour couronner le tout, voilà que j'ai du psoriasis sur mon coude.
Senin için de sorun olmazsa ; en iyisi kulüpten birisini gönderip, bu kutulardan bazılarını aldırtayım.
Tu sais quoi, je vais juste demander à un des gars de passer un peu plus tard et de prendre umh, quelques unes de ces boîtes, si c'est O.K.
Kızlarım... onlar hasta olmasalar bile, - kesinlikle taşıyıcılar.
Elles ne sont pas malades, mais elles portent le virus.
Sevgili Amerikalılar bu gece, hayatlarımıza bir saldırı düzenlendi.
Mes chers compatriotes, ce soir, notre mode de vie a été attaqué.
- Bazılarımız bunu daha önce yapmadı, tamam mı?
- Certain d'entre nous n'ont jamais fait ça avant. - Je veux dire, sérieux,
MacGyver ve takımı çıkış randevusunu kaçırdı, ve çağrılarımıza cevap vermiyorlar.
MacGyver et son équipe ont manqués leurs exfiltration, et ils ne répondent pas aux communications.
Nassar'ı bulamadığımız her dakika Amerikalılar sizden daha da şüpheleniyor.
Le temps qui passe sans trouver Nassar fait douter le peuple Américain de vos capacités pour ce job.
Çocuklarımı aldılar.
Ils me prennent me enfants.
Siyaset kuklacılarını gözünden tanırım.
Je reconnais le sens politique quand je le vois.
Zihinlerimizi bağlayıp, düşlerimizi, duygularımızı anılarımızı paylaşırız.
On connecte nos esprits, partage nos rêves et émotions. nos souvenirs.
Daxam'da bizim de böyle yapılarımız vardı.
On avait des structures semblables sur Daxam.
Muhtemel saldırıları araştıran ajanlarımız var.
Je ne pense pas. Nous avons des agents qui surveillent chaque cibles potentielles.
Kara Danvers bağışçıları toplayacağını söyledi.
Kara Danvers m'a dit que vous mainteniez cette récolte de fonds.
Hayır. Hayır, seni bana ulaşmak için kaçırdılar.
Ils t'ont kidnappé pour m'avoir.
Kanımı aldılar.
Ils ont prit mon sang.
Kurtuldum, beni serbest bıraktılar.
J'en m'en suis tiré. Ils m'ont laissé partir.
- Kanımı aldılar.
- Ils ont pris mon sang.
Sen benim en iyi arkadaşımsın. Kaçırıldıktan 20 yıl sonra annenin kalıntıları yeni bulundu ve bu korkunç. Ayrıca o beni de büyüttü sayılır.
Ta mère vient d'être retrouvée 20 ans après sa disparition et c'est horrible, cette femme m'a pratiquement élevé, aussi, tu ne devrais pas porter ça seule.
Ayakkabılarım hâlâ onda.
Elle a encore mes chaussures.
Birkaç yıl sonra içine düştüğü ekonomik sıkıntılar yüzünden Kurtwell'den yardım istemeye karar vermiş.
Après quelques années, accablées par les graves difficultés écomomiques qu'elle avait du traverser, elle a décidé d'aller trouver de l'aide auprès de Kurtwell.
Küçük bir çocukken ailemi benden aldılar.
Quand j'étais enfant, ma famille m'a été enlevée.
Hayır, halılarım perişan durumda.
Non, ça détruit les tapis.
DNA'larını tarayalım.
On entrera l'ADN pour trouver une correspondance.
Sanırım kadın kurbanın kalıntılarını teşhis etmişsiniz.
J'ai appris que vous avez identifié les restes de la victime féminine.
"sessiz ve tarifsiz anıları birlikte göğüsleyeceklerini... "... hissetmekten daha yüce bir şey var mıdır? "
"que se sentir qu'ils sont rejoint pour la vie, pour être l'un avec l'autre dans les souvenirs indicibles silencieux?"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]