English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ L ] / Lasser

Lasser traducir francés

235 traducción paralela
Her seyden sikilmiyor?
Pour ne pas se lasser de tout ça?
- Hayır, monotondu.
- On finit par se lasser.
Korkarım, insanlar yaptıkları diğer şeyler gibi reformdan da sıkılıyor.
Les gens finiront par se lasser des réformes.
Aynı zamanda da, senin benden sıkılmanın sebebi olabilecek bir şey.
Et c'est peut-être ça qui va te lasser...
Oyun bitti değil mi? - Sana daha önce de söylemiştim.
Je savais que tu finirais par te lasser.
Ayrıca yorulmuşsunuzdur.
Assez pour vous lasser de moi.
Büyük bir başarı olursa, haftada altı gece, iki matine beni görmekten bıkacaksın.
Si ça marche, tu vas te lasser de moi. 6 soirs sur 7 et deux matinées.
Er yada geç, kedi oyun oynamaktan sıkılacaktır.
Tôt ou tard, un chat finit par se lasser...
Sonunda sabrımı tükettin.
Belle Abbesse, je suis très patient mais vous finirez par me lasser.
Sonradan bundan sıkılacaktı.
Il aurait fini par se lasser.
Biz bilim adamlarının sorunu... buluşlarımızdan çabuk sıkılmamız.
Notre défaut à nous, savants, est de nous lasser de nos découvertes.
Sevdiği erkek tarafından verilmiş Belli ki aşkı sönen bir erkek.
Un cadeau de l'homme qu'elle aime... qui, très clairement, commence à se lasser d'elle.
- Bu yorucu olmaya başladı.
- Je commence à me lasser.
Biz yorulana kadar, hep saymalı ve dans etmeli.
Toujours compter et danser finit par nous lasser
Bir Kumadam da herkes gibi yüzünden sıkılabilir.
Un limier peut se lasser de son visage autant que n'importe qui.
Aptalın biriyim ben
Je suis sotte, et sans me lasser
Kıymetli kılıç koleksiyonumuz var.
Je commence à me lasser des épées.
Bir kütüphane bize tarihten süzülüp gelen, dünyanın en iyi uzmanları ve öğretmenleri aracılığıyla, yorulmadan insanoğlunun ortak bilgi havuzundan faydalanıp katkı yapma imkanı sunuyor.
Ils nous font connaître les pensées... des plus grands esprits... de notre planète et de notre histoire. Ils instruisent sans lasser... et nous incitent à contribuer... au savoir collectif de l'espèce humaine.
Glazer'ın espri anlayışı beni tedirgin etmeye başladı.
Je commence à me lasser de l'humour de Glazer.
O popodan insan nasıl sıkılır?
Comment peut-on se lasser de ce cul?
Sıkılacak, sonrada çekilip gidecek.
Il finira bien par se lasser.
- Kuzenim senden çok daha güçlüyüm.
- Tu commences à me lasser, cousin.
Ayrıca, belli bir noktadan sonra bütün o şeyden yoruluyorsun.
Et puis, on finit par se lasser de tout le tremblement.
Hiç yorulmadan kağıt... olduğu müddetçe göz çizerdi. Ne tuhafmış!
Tant qu'iI avait du papier, iI dessinait des yeux, sans jamais s'en lasser.
Bu ciddiyet sinir ediyor.
Ton air grave finit par lasser. T'as toujours un air de taré.
Ama senden sıkılmaya başladım.
Mais franchement, je commence à me lasser de vous.
Onun bana yaptıklarına odun olsa dayanamazdı.
C'est elle qui m'a maltraité à lasser la patience d'une bûche!
Jade senden sıkılacak.
Jade va se lasser de toi.
Sanırım bu oyun bir süre sonra baydı.
On finit par se lasser des jeux.
Bir cyborg vardı, boş zamanlarında dalma dersi alıyordu. Bu iyi bir işaret olabilir.
Je pensais avoir tout vu mais pas un cyborg se dé lasser en plongeant.
- Boş ver, nasıl olsa sonunda sıkılacak.
- Laisse-le, il va se lasser.
Ben de zaten bu oyundan sıkılmaya başlamıştım.
Ce jeu commençait à me lasser.
Bir süre sonra sıkılmaya başlayacaksın, değil mi?
Tu vas t'en lasser au bout d'un moment, tu crois pas?
Bu şeyden, bir şekilde sıkılmaya başlıyorum.
De toute façon, je commençais à me lasser.
Sonunda bu oyundan sıkılacak, ve evine geri dönecektir...
- Arrête. Elle finira par se lasser de son petit jeu et rentrer.
Daha itici olamazdın!
On va pas s'en lasser!
Tatlım, Bunlar Geller'lar.
On va pas s'en lasser!
Bu saçmalığın etkisi azalmaya başladığında, hepsi kapı dışarı edilecek.
Les gens vont se lasser et on les renverra chez eux.
Ondan yakında bıkacak anne.
Il va se lasser d'elle, maman...
Bu işten sıkıldım artık!
je commence à me lasser de ce petit jeu!
- Bak, Zeyna... etrafta silkelenmekten bıktım.
- Ce cirque commence à me lasser.
Kimse bu şarkıdan sıkılamaz.
Personne ne pourrait s'en lasser.
Ve sonunda Kuzey rüzgarı yoruldu. Kendi yoluna gitti.
Et le vent du nord finit par se lasser... et il continua son chemin.
İleriye doğru baktığımda, senden bıktığımı görüyorum.
En anticipant, je me vois me lasser de toi.
Bizden bıktığımı.
Me lasser de nous.
- Muhteşem. Seni yedi dilde sıkabilir.
Il peut te lasser en 7 langues.
Harikasınız, size doyum olmuyor.
Je vous adore. Je ne saurais me lasser de vous.
Bilirsin, devamlı zaman geçirmek isterse çikolatadan da bıkarsın.
Tu sais, même si on aime le chocolat, on finit par s'en lasser... quand il dit : "J'adore être avec toi."?
Sonsuza kadar devam edemezler.
Ils vont finir par se lasser.
Tam istediğim gibiydi ama onu istemiyordum.
Elle a fini par me lasser. Elle avait beau être parfaite, j'en ai eu marre.
- Belki yorulup giderler.
Ils vont se lasser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]