English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ L ] / Lav

Lav traducir francés

420 traducción paralela
Tek çıkış lav kanalı ama gece tehlikeli.
On ne passe que par la coulée de lave.
Tek gidişin lav kanalı olduğunu söylüyor. Çok zormuş.
Le seul passage, c'est par la coulée de lave.
Lavın ötesinde kalan yolu biliyor musun?
Tu connais un passage?
Mayın ya da lav kanalı kuzeye açılan başka yol yok.
C'est comme ça, il faut prendre la coulée pour aller au nord.
En yakın gezegen olan Jüpiter de ise dev buz ve lav tepeleri bulunuyordu ve bunların üzerleri de hidrojen kaplıydı.
Le monde le plus proche était Jupiter, avec ses falaises de lave et de glace, surmontées de flammes d'hydrogène.
Burası işte. Lav altında kalan kasaba bu maden de diğer tarafta.
Voilà la ville enfouie sous les laves.
Lav, bizi yukarı püskürtüyor!
La lave nous fait remonter!
Papeete gözlemevi lavın kaç delikten geldiğini bilmek istiyor.
L'observatoire de Papeete doit savoir si la lave s'écoule d'une cheminée - ou de plusieurs d'entre elles.
İşte lav ırmağı.
Voilà l'écoulement de la lave.
O tepe lav ırmağının hemen yanında.
Ce pic est à côté du centre d'écoulement de la lave.
Lav üç koldan iniyor.
Il y a trois coulées de lave.
Önce lav tek bir yerden fışkırıyor gibiydi.
Au début, ça avait l'air du jaillissement d'une fontaine.
Ama lavın akışı tahmin edilebilecek hızda.
Mais la lave se déplace à une vitesse prévisible.
Burada da lav var!
Il y a de la lave ici aussi.
- Lav silahı.
- Des lance-flammes!
Eğer o salaklardan biri bir hata yaparsa, odayı kızgın lav akıntısına boğarım.
Si l'un des truands gaffe, j'inonderai la pièce d'éloquence.
Lav silahını al!
Le lance-flammes!
Bu lav akışı olabilir mi?
Ça pourrait être une coulée de lave?
Burası bir zamanlar yanardağ lavının yer altı çıkışıymış.
C'est par là que la lave s'écoulait, jadis.
Erimiş lav denizine ışınlanabilirsiniz.
Il n'y a peut-être que de la lave en fusion.
Yanılıyorlarsa ve bir lav gölüne ışınlanırlarsa...
S'ils se trompent et qu'ils arrivent sur de la lave...
Evet. Kaya, lav bazlı.
Oui, des strates de lave.
Bir lav tünelindeyiz.
Nous nous trouvons dans un tunnel de lave.
Kayaların bir lav nehri tarafından oyulduğu Dünya'nın merkezine doğru giden bir mağaradayız.
C'est une grotte creusée dans le sol terrestre... par un torrent de roche liquéfiée.
mahalleleri fırına... caddeleri akan lav nehirlerine çeviren lazerler kullandılar.
Les maisons ne sont plus que des brasiers et les rues, des torrents.
"Kalçası ayrı ayrı titredi ve seğirdi... " Kuvvetli karambol Oliver'dan alev topu... " Patlamış Molten lavı gibi...
Ses hanches se convulsaient et tremblaient... à chaque boule de feu du canon d'Oliver... qui explosait comme de la lave en fusion... dans la bouche frémissante...
Bak, bu yeni kılavız sisteminde onu bir binaya gönderdiğinde sana kaçıncı kat ve hangi oda diye soracak kadar.
Avec ce système, tu lui dis de frapper un bâtiment, il te demande quel étage et quelle pièce.
Kılavız sistem hakkındakileri senden alacağım.
Je trouverai ce système de commande à distance.
- Fasulye koltuklar, lav lambaları.
Chaises Saco, lampes fluo. Ça a une gueule folle.
Tıpkı Kalapagos Adaları'ndaki lav kertenkeleleri gibi.
Comme les lézards des Galápagos.
Jartiyer giyiyor ve sanki bir lav kertenkelesi gibi gözkapaklarının ardından nefes alıyor.
Il porte des jarretelles... et il respire à travers les paupières comme un lézard des Galápagos.
Güneşleri var, denizleri var, ama Hawaii'yi alıp tüm o lavıyla bereber McKinley zirvesine bıraksanız da, hala miskin bir sömürge topluluk olarak kalacaktır.
Ils ont leur soleil, ils ont leur eau, mais vous pourriez prendre Big Island, la mettre au sommet du Mont McKinley, avec toute sa lave, y a toujours de la place pour une léproserie.
Lav akıntısı...
Un flot de lave.
Etrafta bir sürü bina enkazı uçuşup duruyor, bir sürü ağaç ve lav.
Les débris volent dans tous les sens. Du bois et de la lave.
Yakıcı ısı, erimiş kükürt dolu lav nehirleri!
La chaleur étouffante, les rivières bouillantes de souffre en fusion.
Dr. Gallo'nun HTLV-III prototip izolatının genetik dizisi bizim LAV virüsümüze göre % 1'den az değişken.
Les isolats de la séquence génétique du HTLV3 du Dr. Gallo diffère de notre virus, le LAV de moins de 1 %.
Lav lambası.
Une lampe en lave.
Orada bir lav akışı olmalı yada gizli sıcak bir kaynak.
Il doit y avoir une coulée de lave, ou une source d'eau chaude.
Bildiğime göre bu No'Mat'ın lav mağaraları içinde, derin bir meditasyonu içeriyor.
Cela consiste à méditer dans les caves de No'Mat.
Trafik Raporu : Lav akışı yüzünden, 1. Otoban kapanacaktır...
Par suite d'une coulée de lave... l'A1 sera fermée... définitivement.
Lav nehirlerinin yanında süzülmek, ateşten duvarlar geçmek pek sayılmaz.
Des fleuves de lave et des murs de feu? Peu crédible. Trois contre une armée?
Peki ya lav kayalarının hoş bir kutusu?
Que dites-vous d'une jolie boîte en pierre de lave?
Tabi ruhunuzu Lav adamdan sakınabildiğinizi varsayıyorum.
En supposant, bien sûr, que votre âme est capable d'éviter les hommes de lave.
Lav kubbesine bir göz atmak istiyorum.
Je veux voir le dôme de lave.
Tepeden daha çok lav geliyor!
Maman, la lave descend la pente!
- Lav.
- De la lave.
Bu lav.
C'est de la lave.
- Lav.
De la lave.
- Evet, anneciğim. "Sör Lav..." - Acaba tanıyor mu?
Je me demande s'il la connaissait.
O bir lav akışı.
C'est de la lave.
- Lav?
- De la lave?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]