Londra mı traducir francés
1,740 traducción paralela
Londra mı?
Londres?
- Londra mı?
- Londres?
- Londra mı? Biz İsveçliyiz.
- On vient de Suède.
Londra mı?
À Londres?
- Yani burası Londra mı?
- Ainsi c'est Londres? - Ouais.
6 santim boy attım, adımı Londra olarak değiştirdim ve Duncan'ın hayatındaki tek aşk olmadığımı öğrendim.
j'ai pris 10 cm, changé de nom, et découvert que je ne suis apparemment pas le seul amour de Duncan.
Richard'la çok iyi anlaştı, ve Londra'da ona arkadaşlık edeceğine söz verdi.
Il s'est bien entendu avec Richard. Il m'a promis qu'ils seraient amis à Londres.
Hepimiz Londra'da küçük bir tatil yapalım ve Rick'in yerleştirelim diyorum.
Je propose qu'on parte à Londres, le voir s'installer.
Londra'da kalacağımız yere geldik.
Nous y sommes. La maison de Londres.
Şu anda alacağım başka bir hediye Londra Senfoni Orkestrası ile Jessica Simpson'ı izlemek gibi olacaktır.
Ouvrir un autre cadeau maintenant serait comme d'aller à un concert de Jessica Simpson après être allé à l'Opéra.
Elbette, Londra'ya gönderdiğim her mesajda belirttim, ama sonuç alamadım.
- Bien entendu, j'en ai informé Londres. Rien.
Ona Londra bileti almıştım.
- Elle devait s'envoler vers Londres.
"Papa şövalye gömmüş Londra'da" mı?
A Londres, un chevalier enterré par un pope ou "pape"?
Benim hayatım Londra'da.
Ma vie est à Londres.
- Okurken çalıştım Londra lokantalarında.
Pendant la fac. De grands restaurants.
Sevgi dolu değilim ben! Londra sokaklarından gelen, saldırgan bir orman hayvanıyım!
Je suis un animal sauvage né dans un zoo de Londres.
Ama anne, Londra'ya gideceğim, yarın akşam uçacağım!
Maman, je part pour Londres demain soir.
Londra Havaalanı mı?
Aéroport de Londres?
Ama Londra'dan geldiği için, Cape'teki herkes onun
C'est vrai que ca m'arrive.
Bay ve Bayan Mazumdar, New York'tan Londra'ya yeni taşındılar.
M. et Mme Majoumdar. Ils ont quitté Londres pour New York.
Eğer burada, annelerini kaybetmiş torunlarım dururken herşeyi bırakıp Londra'ya geleceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!
Si vous imaginez que je vais venir à Londres, avant que je m'occupe de mes petits-enfants, qui viennent de perdre leur mère... alors vous vous trompez.
Londra'ya dönmeleri gerekmez mi?
Quand viendra-t-elle à Londres, M. Blair?
Sence ataların, mum yakıp, matemlerine katılım bekleyen bir avuç histerik yüzünden, her şeylerini bırakıp Londra'ya giderler miydi?
Pensez-vous qu'aucun de vos prédécesseurs aurait tout laisser tomber et serait allé à Londres parce qu'une poignée d'hystériques portant des bougies auraient eu besoin d'aide pour leur deuil?
Yarım saat süresince. Ama sonra Londra'ya geldiniz ve herşey halloldu.
Pendant à peu près une demie heure, mais ensuite vous êtes venue à Londres, et tout ça a disparu.
Önümüzdeki üç hafta Londra'da olacağım.
Je reste trois semaines à Londres.
Londra'daki dostlarımızla görüşeceğim.
Appelle Londres.
Sen Londra'dan mısın?
Comme ça, t'es de Londres?
Franz Bettmann, benden yüz fit uzaktaki kendi Roma mumlarına nişan aldığında Londra'daydım.
À Londres, quand Franz Bettmann a lancé ses feux d'artifice.
Londra'ya vardığımda paraya ihtiyacım olacak.
J'aurai besoin d'argent pour Londres.
Ve gerçekten seninle tanışmak istiyor. Londra'da kimseyi tanımıyor.
Il veut te rencontrer, il est tout seul ici.
Bay Equiano, sizi Londra'ya getiren şey nedir?
M. Equiano, qu'est-ce qui vous amène à Londres?
Londra'daki işim sizsiniz, Bay Wilberforce.
Vous, M. Wilberforce.
Korkarım ki Londra'ya dönüyorum.
Je dois retourner à Londres.
Sana hemen Londra'da ihtiyacımız var!
On vous demande à Londres immédiatement!
İngiltere'deki Londra'ya mı?
Comme dans, Londres, Angleterre?
Viola Londra'da olduğumu söyledi mi bilmiyorum ama bir gün önceden eve varacağım.
Je ne sais pas si Viola te l'a dit, je suis à Londres, mais je rentre un jour plus tôt.
Başkanla beraber Londra seyahatine gideceğini sanmıştım.
Je pensais que vous seriez à Londres avec le président.
Pekâlâ Bay Grin, beni olabildiğince hızlı bir şekilde Londra'ya götürmeni istiyorum.
Très bien, M. Grin, amenez-moi à Londres aussi vite que possible.
Londra'ya gitmek istiyorum, Orda akrabalarım var.
Probablement à Londres.
Tavrımız "Bunu yapmak istiyorsan Londra'ya geri dön, Liverpool'a geri dön" şeklindeydi.
"S'il veut agir comme ça, qu'il rentre à Londres ou à Liverpool."
Londra'da, Kraliyet ziyareti için bulunduğu bir sırada, birgün beni işten arayıp, bana, bir yarı-prensle karşılaştığını, ve eve geri dönmeyeceğini söyledi.
Elle l'accompagnait dans tous ses voyages. Un jour, elle était à Londres pour une visite à la famille royale. Elle m'a appelé au travail pour me dire qu'elle ne reviendrait pas et qu'elle voulait se fiancer à un semi-prince de je ne sais trop quoi.
- Londra'nın sadece en temiz traşı değil Mr todd aynı zamanda en huzurlusu.
Le meilleur rasage de Londres, M. Todd, et le plus calme.
- Londra'nın en iyisi dediler, ama korkarım satıcının söylentisi.
Les meilleures, a-t-il dit, mais c'est du boniment de vendeur.
- Londra'yı sevmiyorum, oda beni.
Je ne l'aime pas et elle ne m'aime pas.
Bunlar şu an Londra'da çok moda. Özel yapım. Doktor Martinez işareti olmadığından zaten çok özel bu ayakkabı.
Comme c'est un modèle spécial qui vient de Londres, il n'y a pas le sigle Doc Martens, parce qu'elles sont trop spéciales.
- Tam burada mı? Burada birşeylerle uğraşınca kim Londra'da tıkılmak ister?
- Eh bien, c'est sûrement cet endroit.
Yani burası Londra mı?
Donc c'est Londres.
- Yabani bir çocuk. Onu eski Londra'dan altı peniye satın aldım.
Je l'ai achetée pour 6 sous dans la vieille cité de Londres.
Aman Tanrım. Salak gibi, Londra'nın söyledikleri ile hareket edip durdum...
Bêtement, j'ai cru que... si je faisais ce que Londres me disait de faire...
Seni Londra'dan ararım.
Je t'appelle de Londres.
Londra'daki Lionel'ı aramalıyım.
Je devrais appeler Lionel à Londres.