Louis traducir francés
6,809 traducción paralela
Bana uyar Louis.
C'est bon pour moi, Louis.
Tıpkı Louis'le tazminat önergesini geçmek için ne yaptığınızı bildiğim gibi.
Je sais ce qu'il a fait. - Tout comme je sais ce que toi et Louis avaient fait pour augmenter vos salaires.
Hayır Louis, sana istesen de istemesen de bu savaşta olduğunu söylediğini duydum.
Non, Louis, je l'ai entendu te dire que tu étais avec lui dans cette guerre que tu le veuille ou non.
- Seni terk etmeyeceğim Louis.
- Je ne te quitterai pas, Louis.
Louis'den intikam almak için kullanılacak bir ödül değilim ben. Neden bahsediyorsun?
Je ne suis pas un objet pour que tu m'utilises pour te venger de Louis.
Hayır, bana avukatlık taslama çünkü söylediğin tam olarak bu olmayabilir ama bunu kastetmediğini söyleme bana. - Bir şey daha var, Louis'i bırakacak olsam bile bir daha sana geri döneceğimi kim söyledi? - Donna -
Non, ne joue pas l'avocat avec moi, parce que c'est peut être pas ce que tu as dit, mais n'essayes pas de me dire que ce n'était pas ce que ça signifiait.
Bence Donna'ya olan kızgınlığını bastırdın ve Louis'e patladın olaylar yine sana döndüğünde gene bastırdın.
Je pense que tu as embouteillé ta colère contre Donna, relâchée contre Louis, et ensuite quand c'est retombé sur toi, tu l'as repoussée encore une fois.
Ben de "Louis'in ofisinde olman gerekmiyor muydu?" derdim.
Je dirais, "Tu ne devrais pas être au bureau de Louis?"
Çünkü bunu yapmak için Louis'e gittin, buna devam etmek denmez.
Parce que tu es allée avec Louis, et ça n'est pas aller de l'avant.
Katherine Keener veya Julia Louis-Dreyfus.
Catherine Keener ou Julia Louis-Dreyfus.
- Çok anlamsız konuşuyorsun. Dün akşam St. Louis'deydim.
Pas du tout, j'étais à St Louis.
St. Louis'de Quahog'un gazetesini mi satıyorlar?
- Le Journal de Quahog, à St Louis? - Peut-être.
St. Louis kemerini patlatmamızı istiyor.
Faire sauter l'arche de St Louis.
Louis, konuşmamız lazım.
Louis, nous devons parler.
Louis, dün gece, beni dinlemeyi ne zaman öğreneceğini sormuştun.
Louis, la nuit dernière tu te demandais quand est ce que tu allais enfin m'écouter.
Louis, seninle konuşmam lazım,... ama sinirlenmeni istemiyorum.
Louis, j'ai besoin de te parler, et j'ai pas envie que tu t'énerves.
Mike, eski Louis olsa öyle yapardı.
Mike, tu fais allusion à l'ancien Louis.
Oysa yeni Louis dar görüşlü değil ve kim kimi aradı diye düşünüp sinirlenecek biri de değil.
Le nouveau Louis n'est pas comme ça, et il ne s'énerve pas par rapport à qui a appelé qui.
Bu yeni Louis'in nereden çıktığını sorabilir miyim?
Et d'où vient le nouveau Louis?
Louis, Jessica'nın artık dar görüşlü davranmayı bırakmanla ilgili söylediklerini duymadın mı?
Louis, tu n'as pas écouté ce que Jessica à propos d'arrêter tes bêtises?
Donna, kusura bakma ama bünyemde kısıtlı miktarda açık görüşlülük var ve bazen gerçek Louis Litt'in ortaya çıkmasına izin vermeliyim.
Donna, je suis désolée, mais je n'ai qu'une mince quantité de mesquinerie en moi, et le vrai Louis Litt doit être vu.
Pekâlâ, Louis, Dominic'in yetkili olanın sen olduğunu düşünmesini mi istiyorsun?
Tu veux que Dominic te considère comme l'homme de la situation?
Neler oluyor?
( LOUIS ) Qu'est ce qu'il se passe?
Hayır, Louis, CEO 30 yıllık arkadaşıymış.
Louis il connaît le PDG depuis 30 ans.
Söz vermesinin hiçbir anlamı yok. - Louis!
Une poignée de main ne signifie rien.
- Sorun değil, Mike.
- Louis! - Ça va, Mike.
Görünüşe göre Louis beni tanıyamamış.
Apparemment Louis ne me comprend pas.
Louis, geçmişte birçok kere hiyerarşinin çiğnenmesi seni çileden çıkardı, o yüzden bana sakın bu yüzden değildi deme.
Louis, tu as l'habitude de tout déformer même la hiérarchie, donc ne me dis pas que tu n'as rien à voir avec ça.
Louis, konuşmamız lazım.
Je dois te parler.
Sana Louis'ten bir teklif getirdim.
je suis ici pour une proposition de Louis.
Buraya gelmenin sebebi Louis benden bir şey istiyor fakat kendi sormaya korkuyor.
Tu es ici parce que Louis veut me demander quelque chose, mais il a trop peur.
Geçe sefer Louis bana böyle bir teklifle geldiğinde hepsi palavraydı.
Et la dernière fois que Louis est venu vers moi avec une offre comme ça. c'était de la merde.
Ben Louis değilim, bu da palavra değil.
Eh bien, je ne suis pas Louis, et ce n'est pas de la merde.
Ve Louis'e hepsini almazsan ona yardım etmek için kılımı bile kıpırdatmayacağımız söyle.
Va dire à Louis que je ne leverais pas un doigt pour l'aider à moins que j'obtienne tout.
Ne oldu?
( LOUIS ) Alors?
Louis, Dominic konusunda baskı altında olduğumuzu biliyorum ama bence yine de gözünü korkutmasına izin vermemelisin.
Louis, hey, Je sais que nous sommes sous pression avec ce truc de Dominic, mais je ne pense vraiment pas que se soit une bonne idée de le laisser te bousculer comme ça.
Hatırlıyor musun, yeni Louis'in nereden çıktığını sorduğunda,... sana içimdeymiş demiştim ya?
De quoi tu parles? Tu te souviens quand tu m'as demandé d'où le nouveau Louis venait et que je t'ai dit que ça venait de moi?
Louis, ne yaptığını sanıyorsun?
Louis, que diable as tu fais?
Louis, gelip sana bir bakacaklar ardından çıkıp gidecekler.
Louis, ils vont te regarder, et ils vont partir en courant,
Louis, beni dinlemeni istiyorum.
Louis, je veux que tu m'écoutes.
Aslında onu sana ben aldım Louis.
En fait, Louis, j'ai eu ça pour toi.
Üzgünüm Louis, neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.
Désolé Louis, je ne vois pas de quoi tu veux parler.
Louis daha önce hiç bu kadar haklı olmamıştı.
Louis n'a jamais eu autant raison de sa vie.
En sevdiğin baş belası avukatın Louis olduğunu sanıyordum.
Je pensais que Louis était ton avocat casse-couilles préféré.
Öyle, ama bunun üzerinde çalışmama sebep olan o değil.
C'est le cas, mais Louis n'est pas responsable. du fait que je travaille sur ce dossier.
- Ve Louis, Jeffrey'i mahvetmeni istemiyorum.
Louis, je ne veux pas que tu massacres Jeffrey.
Louis, bana Harvey'i getirecek misin yoksa gidip kendim mi getirmeliyim?
Louis, vas-tu me chercher Harvey, ou dois-je y aller moi même?
Louis, ne yaptığının farkındayım.
Louis, je sais ce que tu fais.
Günaydın Louis.
- Bonjour, Louis.
Louis arkamda.
J'ai le soutien de Louis.
- Louis.
Louis.