Lumen traducir francés
186 traducción paralela
Travma kiti lazım. Bu lumen CVP'si.
Il me faut un cathéter pour pression veineuse centrale.
- Fosfor!
Lumen!
Yani metrekareye 0,01 lümen ışık düşüyordu. Yani hava zifir karanlıktı.
Ça veut dire 1.7 lumen par mètre carré.
Lumen, hat 5.
Lumen, ligne 5.
Lumen, siktiğimin telefonunu aç.
Lumen, décroche ce putain de téléphone.
Kateter, lümenin içindeki şu gölge.
Cette ombre dans le lumen, c'est le cathéter.
Hava, ya ince bagirsak lümenindeki bir delikten veya nadir durumlarda havadan da geliyor olabilir.
Il peut venir d'une brèche dans le lumen, ou au niveau du petit intestin, ou dans de rares cas, l'air peut venir... de l'air.
Minnesota'lı Lumen Ann Pierce
Lumen Ann Pierce, du Minnesota.
Lumen'sa gerçeği söylememden ötürü güvenmiyor.
La vérité me coûte la confiance de Lumen.
Sorun şu ki ; Lumen benim hakkımda çok şey bilirken ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Lumen en sait beaucoup trop sur moi alors que j'ignore tout d'elle.
Lumen Pierce.
Lumen Pierce.
Lumen.
Lumen.
Minnesota'lı Lumen Ann Pierce.
Lumen Ann Pierce, du Minnesota.
Lumen Ann Pierce.
Lumen Ann Pierce.
Lumen'ın karanlıktan uzak durması gerekiyor.
Lumen doit rester éloignée de l'obscurité.
Minnesota.
Minnesota. Lumen Ann Pierce.
Lumen...
Lumen...
Lumen'ın sırtında.
Sur Lumen.
Lumen'den önce adama ulaşmalıyım.
Je dois le trouver avant elle.
O eğlenceye Lumen da dahil mi?
Cet amusement incluait-il Lumen?
Öldürmem lazım yoksa Lumen öldürmeye kalkacak.
Je dois le tuer pour que Lumen n'ait pas à le faire.
Robert Brunner Lumen'e zarar verenlerden biri değilmiş.
Robert Brunner n'est pas l'un des hommes qui lui ont fait du mal.
Lumen'ı asla başaramadığım bir şeye ikna etmem gerek :
Je dois convaincre Lumen de faire ce que je n'ai jamais pu faire.
Lumen'ın da ondan.
Parce qu'elles sont à Lumen.
Lumen Minneapolis'teki evinde şu an. Hayatımın bir kısmı daha ortadan kalktı.
Lumen est rentrée à Minneapolis, une autre part de ma vie qui se referme.
Seninle bir ilgisi yok.
- Du luminol? Rien à voir avec Lumen.
Başıma Lumen çıktı.
Lumen est arrivée.
Lumen annesinin ölümüne tanıklık etmemiş ama o da tıpkı benim gibi kan içinde doğdu.
Lumen n'a pas assisté au meurtre de sa mère, mais elle est née dans le sang. Comme moi.
Lumen?
Lumen?
Rita'nın ölümünün intikamını alamam. Ama kendisine yapılanların intikamını alması için Lumen'a yardım edebilirim.
Je ne peux venger la mort de Rita, mais je peux aider Lumen à se venger.
Adı, Lumen Pierce.
- Lumen Pierce. Lumen.
Lumen. Ne aptalca bir isim.
Quel nom à la con.
Lumen beni bütün yapacak şey mi?
Lumen m'aidera-t-elle à me reconstruire?
Lumen'ı Boyd'dan kurtaralı 1 ayı geçti ama o, olanları her gün baştan yaşamaya devam ediyor.
Voilà un mois que j'ai libéré Lumen du joug de Boyd, mais elle revit chaque jour son calvaire.
Lumen, ben işimi yalnız görürüm.
Lumen, j'opère toujours seul.
Lumen'ın hayatının başka kısmı yok.
Lumen n'a pas d'autre vie.
Balodaki kız arkadaşımı eve bırakıyormuşum gibi hissediyorum. Tabii burası benim evim ve karım öldü. Ayrıca Lumen'ın hayatımın hangi kısmında yer aldığını hiç bilmiyorum ve her şey çok garip.
J'ai l'impression de raccompagner ma copine du bal... sauf que c'est ma maison et que ma femme est morte, et j'ignore où Lumen doit se situer dans ma vie.
Çalışma arkadaşlarımla rekabete girmem pek ama kamyonetin sürücüsünün kimliğini bulup ona, onlardan önce ulaşırsam Lumen'a verdiğim sözü tutmuş olurum ancak.
D'habitude, je ne suis pas en compétition avec ma propre équipe, mais découvrir l'identité du conducteur, et le trouver avant eux, est le seul moyen de tenir ma promesse envers Lumen.
Lumen'ın duyduğu saatse Atlantik'in dibinde sana eşlik edeceğine temin edebilirim.
Si c'est la montre dont Lumen a parlé, je m'assurerai qu'elle te suive au fond de l'Atlantique.
- Lumen?
- Lumen?
- Harrison, bu abla Lumen.
- Harrison, je te présente Lumen.
Fakan Lumen'la farklı biriyim.
Avec Lumen, je suis quelqu'un de différent.
Lumen!
Lumen!
Lumen'ı da oraya götürdüğünden emin sayılırım.
Je crois que c'est là qu'il emmène Lumen. Tu crois.
Lumen gerçek yüzümü görmesine rağmen benden kaçmadı.
Lumen me voit comme je suis réellement. Elle ne s'est pas détournée de moi, ni tournée contre moi.
Önce sevdiğin kadın olan karını kaybettin şimdiyse Lumen'ı.
Perdre votre épouse, la femme que vous aimiez. Et maintenant Lumen.
" Sevgili Lumen,
" Chère Lumen,
Lumen Ann Pierce. Boyd'un evine giren oymuş.
Elle s'est introduite chez Boyd.
Lumen'in ne planladığını bilmiyorsun.
Tu ne sais pas ce qu'elle a prévu.
Bu da ne?
APPEL REÇU LUMEN
Lumen?
- Lumen?