English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Marki

Marki traducir francés

188 traducción paralela
- Marki Signac geldi. - Bekle.
Le Marquis de Signac.
- Ayrıca Marki sizi arıyor.
- Et le Marquis est ici pour vous voir.
Demek marki.
Je comprends.
Marki Ussoni Mincio'daki İtalyan karargâhına ulaştı.
Le marquis Ussoni a rejoint notre quartier général.
Marki Ussoni Venedik'te toplanan paraları bana vermeniz gerektiğini söyledi.
Ussoni dit que vous devez me remettre l'argent collecté à Venise.
- Marki bizim tutsağımız.
- Le marquis est notre prisonnier.
Marki, onun Vera Cruz'da demirli bir gemiye sağ salim ulaşmasını istiyor.
Elle doit arriver saine et sauve au bateau amarré à Vera Cruz.
İmparator, Marki'ye çok değer verir. Ben de Marki'nin benden hoşlanmasını sağladım.
L'empereur apprécie beaucoup le marquis, j'ai fait en sorte que le marquis m'apprécie autant.
Marki'nin bunlardan haberi var mı?
Le marquis est au courant?
Bu kararı ancak Marki verir.
Ce genre de décision revient au marquis.
Marki'nin şüphelerini uyandırmamak gerek.
Nous ne devons pas éveiller les soupçons du marquis.
Marki bize oyun oynadı Joe.
Le marquis nous a coiffés sur le poteau, Joe.
- Marki! Altına gidiyor.
Il s'enfuit avec.
Marki!
Le marquis!
- Saygıdeğer Marki.
Mes respects Monsieur le Marquis.
İşte bu yüzden, danışmanları... Kont Armand de Rochefoucault... ve Marki Giuseppe de Maccopazza'yı çağırdılar.
C'est pourquoi il appelle ses conseillers le comte Armand de Rochefoucault et le marquis Giuseppe de Maccopazza.
Unutmayalım ki... Kont, politikacı ve ünlü bir zehir uzmanı idi, kilise müziğine de hayli düşkündü... Halbuki, Marki'nin sapıklıkları...
Mentionnons que le comte fut un politicien et un empoisonneur renommé, grand amateur de plain-chant alors que les perversions du marquis faisaient frissonner de volupté le pennage des archanges et jusqu'aux subdivisions de l'enfer.
Marki ve ben, bu İskandinav ülkesinde uygulanabilecek muhtelif baştan çıkarma metotları üzerinde çalıştık.
Le marquis et moi avons étudié diverses méthodes de séduction applicables à ce pays nordique.
Marki Capperoni.
Le marquis Capperoni.
- Tabii ya, marki! Nasılsın?
Comment ça va?
Ne yapmamı önerirsin, marki?
Que me conseillez-vous, marquis?
- Marki'nin dediklerini hatırladım da.
- Les paroles du marquis.
- Yaşlı Marki boynunu -
- Le vieux marquis est...
- Marki'nin tehlikede olduğunu sanmıyorum.
- Je ne le crois pas en danger.
Bu arkadaş Marki ölene kadar mirasa -
Mais l'autre n'hésitera pas tant que...
- Şişeyi açalım mı? Marki efendinin şampanyası.
On ouvre la bouteille du marquis?
- Ben Marki Riccardo Morelli'yim...
- Permettez... je suis le marquis Riccardo...
Benim sevgili Marki'm, adına tek kuruş sahibi değilsin.
Mon cher marquis, vous êtes fait comme un rat.
- Marki bunu doğruladı.
- Le marquis l'a confirmé.
Bayan, marki bir sorun çıktığını ve şehirde sıkışıp kaldığını söylemek için aradı.
Monsieur le marquis m'a chargé de vous informer il est retenu en ville par ses affaires.
Belki Marki...
Et, qui sait, peut-être le marquis de...
MARKİ DE SADE YÖNETİMİNDE, CHARENTON AKIL HASTANESİ SAKİNLERİNİN CANLANDIRMASIYLA JEAN-PAUL MARAT'NIN ÇEKTİĞİ EZİYET VE UĞRADIĞI SUİKAST
LA PERSECUTION ET L'ASSASSINAT DE JEAN-PAUL MARAT REPRESENTES PAR LE GROUPE THEATRAL DE L'HOSPICE DE CHARENTON
Sabık Marki Mösyö de Sade kitapları yasaklandı, girişimleri engellendi bir yandan yargılanıp, hakarete uğrarken diğer yandan hapse atılıp, yıllarca sürgün edildi.
L'ancien marquis, Monsieur de Sade... dont les livres furent bannis, les essais interdits, alors qu'il ètait poursuivi et honni, jeté en prison et exilé durant des annèes.
Yurttaş Marki mahkemelerimizde bilirkişi olarak oturmuş olabilirsiniz geçen Eylül'de, bize kumpas kuran aristokratları hapishanelerden dışarı sürüklerken bizim yanımızda savaşmış da olabilirsiniz ama hâlâ asilzadeler gibi konuşuyorsunuz Tabiat'ın kayıtsızlığı dediğiniz şeyse, sizin kendi merhametsizliğinizdir.
Citoyen marquis, vous pouvez peut-être être juge dans nos tribunaux. Vous avez lutté avec nous en septembre, quand nous avons sorti de prison les aristocrates qui complotaient. Mais vous continuez à parler en grand seigneur.
Marki Rostoli'nin hizmetçisi.
La bonne du marquis de Rostoli.
Demek, Marki Rostoli'nin hizmetçisi.
La bonne du marquis de Rostoli, ha, ha.
- Marki. Marki falan umurumda değil.
Je m'en fous.
Bu arada, ben de Marki Rostoli ile görüşmeye gideceğim.
Moi, je vais m'entendre avec le marquis de Rostoli.
Mösyö le Marki, birbuçuk yıl önce yani, 18 ay önce...
M. le Marquis, il y a un an et demi,.. .. soit 1 8 mois... Comment?
Öyleyse, yeğenimin çocuğu kimden, Mösyö le Marki?
Alors, de qui est le fils de mon neveu?
İki sütanne buldum. - Ben de Marki ile görüştüm.
Moi, j'ai vu le marquis.
- Marki!
- Le Marquis!
Yani, Mösyö le Marki, iyi günler size!
Alors, M. le Marquis, bien le bonjour! Oh vous!
Marki Del Basto'nun, Ekselansları'na "gönüllü" ödediği vergi.
La contribution "volontaire" de son excellence le Marquis Del Basto.
Seni Marki Priégo'ya götürüyorum.
- Je t'amène au Marquis de Priégo.
"Kötü şöhretli Villeigne Marki'sinin kızı Suzanne Villeigne Amerikalı milyoner kocası Frank Wagner ile... -... balayını Paris'te geçiriyor."
Suzanne Villeigne, la fille du tristement célèbre marquis en lune de miel à Paris avec son mari, le millionnaire Frank Wager.
Villeigne Marki'sinin kızı Büyük hainin ismi bu değil mi?
Vous seule comptez, la fille de l'infâme marquis. Le plus grand des traîtres.
-... Bir de Villeigne Marki'sinin kızı.
Et la fille du marquis de Villeigne.
- Silvio, Bu marki Capperoni.
- Qui est-ce?
Mösyö le Marki.
Monsieur le Marquis.
Marki!
Le Marquis?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]