English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Miras

Miras traducir francés

3,791 traducción paralela
- Tamam. Tarih, miras ya da gelenek gibi küçük şeyleri anlamanı beklemiyorum.
J'aurais pas imaginé que tu comprennes des choses comme l'histoire, l'héritage ou la tradition.
Bu küçük otopark belki senin krallığın, mirasın olabilir amına koyayım. Benim için osuruktan bir yer.
Ce petit parking de merde, c'est peut-être ton royaume, mais pour moi, c'est un jet de pisse.
Sana da büyüklerinden büyük kanlı bir banka hesabı miras kalsaydı, sen de yapardın.
L'avantage d'avoir toute sa race détruite c'est que l'on hérite d'un monstrueux compte bancaire.
"Harikalar Diyarı" geçen yıl Norman Amcasından miras kaldı.
Oui, il hérité du Shangri-La l'année dernière, de son oncle Norman.
Mesela bir akrabasına miras konusunda kazık attı. Şu Kayıp Zamanlar denen yer.
J'veux dire, par exemple, il a éjecté un membre de sa famille pour l'héritage de cet "Horizon Perdu"...
Artık biliyoruz ki, Ed öldüğünde Harikalar Diyarı üzerindeki miras hakkınıza kavuşacaktınız.
Et d'après ce que nous savons maintenant, vous vous apprêtiez tous à hériter du Shangri-La à la mort d'Ed.
Sanıklar sahip oldukları kültür mirasını sonraki nesillere aktardığı için müteşekkirim.
Bien, j'apprécie que les défendants veulent transmettre leur propriété à l'hôpital des enfants.
Lanet şey bana miras kaldı.
J'ai juste hérité de cette maudite chose.
Bu hayaletin ona nasıl miras kaldığını söylediğini biliyorsun
Tu sais quand il a dit qu'il a hérité de ce fantôme?
Peki ya aslında ona miras kalan şey buysa?
Et si il avait réellement hérité de cette chose?
Çünkü eğer başaramazsak, benim bu başarısızlığım sana miras kalacak ve ben bunu istemiyorum.
Car tu hériteras de mon échec si je ne réussis pas. Je ne souhaite ça à personne. Compte sur moi, papa.
Miras kalan hiçbir şey yoktu, ne ailemden, ne geldikleri yerden ne bu dünyadaki konumları sayesinde kaderimdeki yere ulaşmak için avantaj sağlayabileceğim hiçbir şey yoktu.
Il n'y a rien... dans mes biens, dans mes relations, quelle que soit... leur place dans le monde, qui m'a été donné. Aucune aide... pour forcer mon destin.
- O bizim geleneksel mirasım.
- C'est notre héritage.
Hewey daha yeni üstüne konduğun mirası böyle mi kutluyorsun?
C'est comme ça que tu fêtes ta fortune retrouvée, hein?
Bu daire ailemden miras kaldı bana.
J'ai hérité de cet appartement à la mort de mes parents.
Nihayet kendime bir isim yapıyorum ve senin mirasınla değil, kendi çabamla.
je me fais enfin mon propre nom, grâce à mon travail, pas un héritage.
En büyük hisse sahibi Viktoria Nordgren. Hissesi ona babasından miras kalmış.
PDG et principal actionnaire depuis 99, Victoria Nordgren.
- Bir katili hiç canlı yakalayamamak berbat bir miras.
Pardon? Ne jamais arrêter un tueur vivant, c'est un terrible fardeau.
Tek umursadıkları şey Wellington mirası.
Son héritage est tout ce dont il se préoccupe.
Ama bu sefer kendine miras bırakmak için bu işe dahil olduğu ortada.
Mais sur ce coup-ci elle monte d'un cran, essayant de faire un héritage pour elle même.
Ben mirasımı erken aldım ve boşa harcadım.
J'ai pris mon héritage trop tôt et je l'ai dilapidé.
Ve bu 900 binlik banka transferini beş ay önce eski sevgilisinin mirasından aldı.
Et ça c'est un virement de plus de 900 000 dollars qu'elle a reçu il y a cinq mois dans la succession de son dernier petit ami.
Miras mı?
Succession?
Bazılarınız sadece bıraktığı mirası biliyorsunuz.
Certains seulement son héritage.
Çocuklarımıza bırakacağımız miras bu mu?
Est-ce que c'est ce qu'on veut léguer à nos enfants?
Mirasımı koklatmayacağım bile sana.
Je t'arrête.
Birinden miras kalan bir şey değil.
Celle dont on n'hérite pas, qui ne m'ont pas été données.
Rahmetli babanın mirasını getirdim.
Relax, je m'occupe de la succession de votre défunt père.
Biz onu mirasımız olarak muhafaza ediyoruz.
Nous le gardons un peu comme un héritage.
Howard Lyman bizim miras ortaklarımızdan,... ve size yaptığı yorumlar için çok özür diliyor.
Howard Lyman est l'un de nos anciens partenaires et il aimerait beaucoup s'excuser concernant ses commentaires.
Bana, dürüst bir vatandaş olan ve sabıkası olmayıp daha önce mirasından iyi bir bağışta bulunan müvekkilimin daha önce -
Vous dites donc que mon client, un honnête citoyen, sans casier judiciaire, qui fait don d'une bonne partie de son héritage à des œuvres de charité...
Size temin ederim, mirasımız ebediyen yaşayacak.
Je peux vous assurer que notre héritage vivra éternellement.
Bu miras filan değil.
Ce n'est pas un héritage.
Maalesef miras kaldı.
Malheureusement, j'en ai hérité.
Bunu mirasın olarak gör.
Considère ça comme ton héritage.
Evlilik dışı çocuğu gerçek mirasını tehdit etmiş olabilir.
Un fils né hors mariage pourrait menacer de réclamer son véritable héritage.
Beni Hint Mirası Müzesi'nde öptüğün gibi öp.
Embrasse-moi comme au musée de l'héritage indien.
Galiba iyi niyetli bir çabaydı çünkü sahte samimiyet yeteneği bana senden miras kalmamış.
C'est sûrement mieux comme ça, je n'ai pas hérité de ton talent pour masquer mes sentiments.
ve burayi nesilden nesile miras bırakıyorlar, biri diğerinin ardından etrafta horozlanıyor, eşlerinin ilişkileri hakkında hiç bir bilgileri olmadığını düşünerek.
Ils se le sont transmis de génération en génération, l'un après l'autre, en se vantant, pensant que leurs femmes n'avaient aucune idée de leurs liaisons.
Babama miras kalmıştı.
Mon père en a hérité.
Senatör Grant'e cömert ve devam eden vergi yardımları için teşekkür et, Hicks'in mirasına kolayca konacaksın.
Grâce au sénateur Grant et ses généreuses subventions, vous hériterez des "Hicks" facilement.
- En üst sınıf : "Miras yönetim grubu".
La première catégorie... - Les héritiers des grandes entreprises.
Ayrıca... Çocuğun Chippewa mirası yüzünden, kabilenin bu evlat edinmeyi önlemesi için mutlak surette hakkı olduğunun... farkına vardınız.
Et étiez-vous aussi consciente... ou... pris conscience... qu'en raison de l'héritage de l'enfant Chippewa, la tribu avait le droit absolu de bloquer cette adoption?
% 1.2'lik kısmı miras olarak kaldı kalanını ise Rachel ve Tan nişanlandığında aldı.
Elle a hérité de 1,2 %, et le reste, elle les a achetées quand Tan et Rahel se sont fiancés.
Evlilik teklifini kabul etmem için usulüne uygun bir şekilde miras hükmünü geçersiz kıldırıp ailemin mirasını almamı sağlarsan o zaman evet, seninle evlenirim.
Eh bien, si je dois accepter votre demande afin de rompre la succession et sauver le patrimoine de ma famille, alors oui, je me marierais avec vous.
Böylece, sadece bizim müşterimiz miras talep edebilir.
De cette façon, seulement nos clients prétendent aux actifs.
Jamm'in evine seninle geldim çünkü arkamda güzel bir miras bırakmak istiyorum. Pawnee Kamusal Alanı'nı barındıran bir miras.
Je suis allé chez Jamm avec toi parce que je voulais aussi laisser un bon héritage, et ça inclus la municipalité de Pawnee.
Casalino gölünde babasından bir kulübe miras kalmıştı.
Nous en avons hérité une de son père, à Lake Casalino.
Ceplerinizi şöyle bir kolaçan edin ve unutmayın bu bizim mirasımız!
Cherchez au fond de vos poches, et rappelez-vous... c'est notre héritage!
Steven! Bu yer senin mirasın!
Je veux que tu restes et nous aide, mais tu dois vraiment prendre ça au sérieux!
Ve mirasımızı.
Et notre héritage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]