Mms traducir francés
76 traducción paralela
Üç MMs, bir kızarmış ekmek, ve bu.
Que va-t-on faire? Ne vous en faites pas.
- O ne yaptığını biliyor. - O bir köpek.
Il n'y a qu'à Broadway où les MMs sont à 4,50 $.
Biraz MM, Toblerone.
mms, Toblerone.
- Michael, bu sadece yeşil MMs için geçerli!
Ca ne marche qu'avec les MM verts.
Bak şimdi, Tess'le yattın ve onu hamile bıraktın.
Biscuits aux mms et au tabasco.
MM-Acı Soslu kıvrık kurabiyeler.
Biscuits aux mms et au tabasco.
Marge'ı eski haline döndürmenin ve mini bardan aldığım şekerlerin yerine bir şey koymanın bir yolunu bulmalıyım.
Il faut que je trouve un moyen de transformer Marge, et de remplacer les MMs que j'ai pris au mini-bar.
Greyfurt suyu, sütlü çikolata, Bloody Mary karışımı. Baharatlı hindi sosisi. Bu arada bunların hepsi aynı karıştırıcıya girecek.
Du jus de pamplemousse, des MMs, du mélange pour Bloody Mary du saucisson à la dinde épicée au fait, tout ça va dans la même mixture...
Tüm bonibonları bana vermek hangi salağın fikriydi?
Qui a eu l'idée idiote de me confier les MMs?
Paket paket MM's, en sevdiği şekerleme.
Un gros paquet de mms, ses bonbons préférés.
MM'leri yaptığı gibi mide ilaçları kullanıyorum.
J'ai 30 ans. Je mange des antiacide comme les MMs.
.. karamelli, nane aromalı, çikolata soslu, jelibonlus, cevizli, hindistancevizli, kakaolu,... yerfıstığı soslu, Oreolu, çeşnili, şeker aromalı ve pudra şekerli.
mms, caramel, morceaux de menthe, morceaux de chocolat, chamallow, noisettes, noisettes caramel, noix de coco, beurre de cacahuètes, Oreos *, chocolat granulé, barbe à papa et sucre glace.
Çok ilginç bir mesaj aldım.
Je viens juste de recevoir un intéressant mms.
Mesajla.
- Via un mms.
- Şekere benziyor bu.
- On dirait des MMs.
- Tadı da şeker gibi.
- Ça a le goût des MMs.
Mikrodalganın önünde durmam yasak ve kırmızı MM's de yok.
Je peux pas rester à côté du micro-ondes, et pas de mms rouges.
Şuna bir baksana.
Ah voilà. Un mms de...
Bak, Warren Christopher'ı severim ama adam o kadar kibar ki gofretini bile çatal bıçakla yer. Dev bir puan tahtası var.
Écoute, j'adore Warren Christopher, mais ce type est si coincé qu'il doit manger ses mms avec une fourchette et un couteau.
Bir kanepenin içinden çıkabilecekleri az çok tahmin edersiniz. MM'ler Mısır gevreği, ve Oyuncak bebekler.
On n'imagine pas ce qu'il y a dans un canapé, des MMs, des céréales, des jouets de bébé...
Ve de gönderici gene aynı bulduğun SIM kartın numarasıyla aynı.
Autre chose. Le numéro expéditeur de ce MMS est le même que celui de ta carte SIM.
MMS'i deşifre ettim... şimdi sana yolluyorum.
J'ai le MMS décrypté.
Senin MMS'inin buradan gönderildiğini biliyoruz.
On a vérifié. Ce MMS est parti d'ici.
Bakıcım duyabilir. 12'den sonra çıkmam yasak, eğer yataktan çıktığımı görürse bütün çikolatalarımı alır.
Chut... Elle pourrait vous entendre, elle est K.O de 12h à 6h. Elle prend mes mms, si je sors de mon lit.
Cep telefonuna resim göndermek.
J'ai la preuve. Je t'envoie MMS.
Michael o kadar aptal ki MM'lerini alfabetik sıraya koymaya çalışıyor.
Michael est tellement bête... qu'il essaie de classer ses mms par ordre alphabétique.
Taran Yadav, 28 yaşında öğrenci Mathur uluslararası okulu, Yeni Delhi tutuklandı.
Taran Yadav, 28 ans, a été arrêté après avoir envoyé des MMS impliquant une étudiante de Mathur International School à New Delhi.
Twitter ya da her neyse ondan mesajlaşır.
MMS, MSN, SM.
Seksi içerikli mesajlar.
Un MMS cochon.
Görünüşe göre birinde seninle ilgili bir mesaj var.
Apparemment, quelqu'un a un MMS de toi.
Çıplak bir mesaj gibi.
Genre un MMS cochon.
Hatta şu malum mesaj olayıyla ilgili bir şey yapmayı bile düşünüyor.
Il envisage même de faire un article sur le mms cochon qui circulerait.
Sadece sarı bonibonlu ve çikolatalı. Bir de yağsız, şekersiz ve ekstra beyaz kremalı çikolatalı.
Une au chocolat avec seulement des MMs jaunes, et une glace allégée et sans sucre avec un supplément de cookies.
Yesil MMs.
Des mms verts!
Arayamaz, mesaj atamaz güvenmediği için bulunduğum yerden resim göndertemez.
Comme ça, pas d'appels, de SMS ou de MMS pour dire où je suis.
Daha önce hiç fıstıklı MM yemediğini söyledi.
Il voulait goûter des MMs.
Belki başka bir atlet daha genitalinin fotoğrafını gönderir. Ön kapaktaki pisliği süpürmek için.
Oh, peut-être qu'un autre sportif enverra un MMS de ses parties génitales pour virer ce bordel de la première page.
Wyatt, video mesajla öpücük gönderdi.
Wyatt m'envoi un bisou avec un mms.
Bu kıyafetle bir sürü MM * satın alacağım!
Je vais prendre tellement de petit mms!
Onlara benim ismimi taşıyan şekerlemelerden birkaç paket götürebilirsin sanırım?
Et j'ai des MMs vice-présidentiels que j'aimerais leur donner. Vous voyez le sceau juste ici? Mais il en faut un autre parce qu'il y a 2 petits-enfants.
Ağzım bonibonla dolu.
J'avais la bouche pleine de mms.
ve ben de bonibonları browni yapmak için saklıyordum.
Et je gardais ces mms pour faire des brownies.
Bana MMS ile resmini gönder.
Envoie-moi ta photo par MMS.
Patrice'e üniformalı fotoğrafımı göndermiştim. O da belki akşam gelirken giyersin dedi.
J'ai envoyé un MMS à Patrice avec une photo de moi en uniforme, et elle m'a dit qu'en rentrant ce soir, je devrais peut-être le mettre.
Maden İşletme Hizmeti, yani MİH. Körfez bölgesindeki 35,591 kuyuyu işleten 3,500 üretim tesisinin izlenmesinden sorumlu 56 denetçisi var.
C'est le MMS, service de gestion des mines, et ils ont 56 inspecteurs contrôlant 3500 sites de production qui correspondent à 35591 puits dans la région du golfe.
MİH'nin Körfez bölgesinde 56 denetçisi olduğunu doğrulayabilir misiniz?
Pouvez-vous confirmer que le MMS emploie 56 inspecteurs dans la région du Golfe?
Fıstıklı bonibonun içinde fıstık olduğunu tamamen unutmuşum.
J'ai complètement oublié que les MMs cacahuète avaient des cacahuètes dedans.
Yıllar önce hapse gönderdiğim bir adamdan görüntülü bir mesaj aldım.
J'ai reçu un MMS d'un gars que j'ai coincé il y a quelques années
- Ucuz espriler.
- Des mms.
Az önce bir MMS aldı.
Elle a reçu un MMS.
- Şekerlemelerim bitti.
- Est-ce que tout va bien? - J'ai été à court de mms.