Mose traducir francés
186 traducción paralela
Mose Jackson'ı arıyordum.
Je cherche Mose Jackson.
Şu Mose epey eğitimli biri.
Un type éduqué, ce Mose.
Orası Mose'un yaşadığı yer değil mi?
- Là où vit Mose?
- Mose?
Mose?
Ya kanımda kötülük varsa Mose, bana kötü şeyler yaptıran.
Et si j'avais du mauvais sang en moi, Mose? Qui me fasse faire de sales choses.
Evet ama sende Blackwater'da, bir bataklığın arka tarafında yanlız yaşıyorsun değil mi Mose?
Oui, mais toi aussi, tu vis en solitaire à Blackwater, adossé au marécage. Non, Mose?
Birazdan evine gideceksin. - Ben de yarın Mose ile ava çıkacağım.
Bientôt, tu diras qu'il est tard, que tu rentres, et demain, je vais chasser avec Mose...
Mose'un doğru söylediğine inanıyor musun? Onu görmemiş bile.
Tu crois que Mose dit la vérité, qu'il ne l'a pas vu?
Hazır mısın Mose?
Vous êtes prêt, Mose?
Jessie hala cevabı verdi. Mose ve büyük annem de.
Tante Jessie les avait, et Mose et grand-mère...
Siz Wakefield'ların batıda adam öldürdüklerini duydum.
Un Wakefield vient de tuer Mose Fromes dans l'Est.
Mose Harper dedi ki...
- Ben, Mose Harper nous a raconte...
Yaşlı Mose bilir.
Le vieux Mose sait.
Kes sesini Mose. Teşekkürler.
- Oh, tais-toi, Mose.
Dur Mose!
- Attends!
Ata iki kişi binebiliriz Mose!
Prends-moi avec toi!
Mose, nehir ne kadar uzakta?
Mose, a quelle distance est la riviere?
Yaşlı Mose Harper gibi olmaya başladım.
Et devenir comme le vieux Mose Harper.
Mose Harper!
Mose Harper!
Yaşlı Mose'un başını sokacağı bir delik yeter.
Juste un toit au dessu de ma tete.
Bu Mose!
C'est Mose!
Al bir şeyler iç Mose.
- Bois, Mose.
İç bitir şunu Mose.
- Bosi ça, Mose.
Debbie iyi mi, Mose?
Va-t-elle bien?
Hayır Mose, yalnızca hastasın ve incinmişsin.
Non, vous etes souffrant et blesse.
- Yaşlı Mose.
- Le vieux Moses.
İyi deneme Albay ama sen Musa değilsin.
C'était pas mal, mon colonel, mais vous n'êtes pas Mose.
Ron Bell, Donald Mose, Dave Watson ile olanlarla ilgili.
Ce qui est arrivé à Ron Bell, Donna Moss et Dave Watson est lié.
Mose, oğlum. Aşağıda.
Elle est là-dessous!
Mose!
Mose!
Unutmayalım ki tanrı, bu tehdidi Musa peygamberin ağzından bildirmiştir.
Souvenons-nous des menaces que Dieu faisait par la bouche de Mose :
Mose, soguk bir tane at.
Mose, envoie une fraiche.
Bir şeyler tıkınalım. Mose?
On va bouffer un peu.
- Mose, oyun kartların yanında mı?
- Ouais. Mose, tu as toujours ton jeu de cartes?
Mose, oynayacak mısın yoksa bakıp duracak mısın?
Tu joues aux cartes, Mose, ou t'essaies de voir à travers?
Giyin de Mose'a ortalığı temizlemesi için yardım et.
Habille-toi, Button. Aide Mose à nettoyer.
Daha fazla angarya yapmamı isteme, Mose.
Pas la peine de réclamer du boulot, Mose
Mose!
Aïe! Mose!
- Mose kendine dikkat edebilir.
Mose sait se défendre.
Mose kavga çıkarmaz, kavgayı sona erdirir.
Mose ne commence pas les bagarres, il les finit.
- Mose, adamlarınızla mı kavga etti? - Evet.
C'est avec vos hommes que Mose s'est battu.
Mose, ayağa kalk bakalım.
Mose, il faut te lever.
Yavaşça, Mose.
Doucement.
- Bu da Mose Harrison.
Le patient c'est Mose Harrison.
Mose Harper mı?
- Mose Harper?
Mose.
Mose.
Mose, hatırlamaya çalış.
Rappelle-toi.
Sanki canlılar. Michelangelo Musa heykeline bağırmış "Neden konuşmuyorsun" diye.
Michel-Ange disait à Mosé "Pourquoi ne parles-tu pas"?
Mose'u alır mısın?
Attrape Mose!
Adı Mose Harrison.
Il s'appelle Mose Harrison.
Mose.
- Mose. - Mose.