English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Mıe

Mıe traducir francés

25,002 traducción paralela
Yani, babam beni terk ettiğinde, beni Ed'e bıraktı ve Ed eve taşındı.
Donc quand mon père m'a laissée, au lieu de me faire partir chez Ed, il l'a fait emménager.
Sanırım skor 11'e 8 oldu.
Le score est de 11 à huit.
Bilemiyorum sadece ailemle uğraşmak, Alex'e bakmak ve çoçuk doğurmadan önce yetişkin olmaz zorundaydım.
Je ne sais pas... Je devais gérer mes parents, prendre soin d'Alex... J'ai dû devenir adulte avant la fin de mon enfance.
Uzun hikaye, ama kısaca bu uçağı 60,000 feet'e çıkmadan durdurmamız lazım.
C'est une longue histoire... en gros, l'avion ne doit pas atteindre les 60 000 pieds.
ZOMO Jane'e dövme yaptı yada yapmadı Yanan Gülü ya o çizdi ya da çizmedi ve sonrasında onu çalıp bizi havaya uçurmaya çalıştı ya da çalışmadı mı?
ZOMO a oui ou non dessiner les tatouages de Jane, a oui ou non peint la rose en flamme, et a essayé ou non de le voler et essayer de nous faire exploser?
C planına geçmeden Jane'e ulaşmamız lazım.
On doit ramener Jane avant qu'il ne passe au plan C.
Jane'e o kamyonun logosunu kim yaptıysa çalıştığımız diğer tüm dövme olaylarında olduğu gibi içeriden çok net bilgisi varmış.
Celui qui a mis ce tatouage de logo sur Jane avait des connaissances très précises en interne, comme pour tous les autres tatouages sur lesquels on a travaillé.
Kariyerim boyunca Mayfair'e güvendim ve takımında olabilmek için canımı dişime taktım. Ama gözlerimi uzun zaman önce mi açmam gerekirdi diye merak etmeye başladım.
J'ai fait confiance à Mayfair durant toute ma carrière et je me suis cassée le cul pour faire partie de son équipe, mais je commence à me demander si je n'aurais pas dû ouvrir les yeux il y a longtemps.
Nicole'e yardım etmek istiyorsan teslim ol.
Rends-toi.
Bay Castle, Westchester Polis Depratmanından Dedektif Neely'e ifade verdiniz. Eva Whitfield'in öldürülmesinde kocası
M. Castle avez-vous affirmé à l'inspecteur Neely de la police de Westchester que vous aviez été témoin du meurtre de Eva Whitfield et que son mari, Cole, l'avait tuée?
Gloria'nın rüyaları da benimkiler gibi çıkar mı bilmem ama şunu biliyorum ki, Jay'e bir şey olursa bu acıyla yaşayamam.
Je ne sais pas si les rêves de Gloria peuvent prédire le futur comme les miens, mais je sais que si quelque chose arrivait à Jay... Je ne pourrai pas le supporter.
Yakamdan düşmesi için Dağınıklık Matik'e bir şeyler vermem lazım.
Je dois donner quelque chose à Clutterworth pour qu'elle me laisse tranquille.
Cehennem'e bir adım daha yaklaştık.
Un pas de plus vers l'Enfer.
Onu 3 : 00'e kadar aradım.
Je l'ai libérée jusqu'à 15 h.
Rich'e senin için yaptıklarımızı anlatmayı unutma.
Dites à Rich qu'on vous a aidée.
Rick'e Judith'e göz kulak olacağımı söyledim.
J'ai promis à Rick de garder Judith.
Ben Kevin'e âşığım.
J'aime Kevin.
Lily ve Jasmine'e birkaç günlük su bırakmıştım ve neredeyse bir haftadır yokum.
Je leur ai laissé assez d'eau pour quelques jours et je suis parti depuis presque une semaine.
# Ama bir macerayı kaçırdım farketmeden #
♪ E t pourtant j'ai raté une aventure ♪
Sonrasında, bir gedik açtığımızda, prefrontal korteksini elektriksel olarak uyararak, Barry'e fiziksel olarak ulaşmanı sağlayacağız böylelikle deniz feneri gibi, onu eve yönlendirebileceksin.
Ensuite on stimule électriquement ton cortex préfrontal tout en ouvrant une brèche, ce qui te donne l'accès physique à Barry et à toi d'être le phare qui le guidera à bon port.
Şimdi de beni sevdiğim, hayatımı birlikte geçirmek istedğim kadına yönlendirdiniz. Ortalama bir davul efekti ve Savitar'ı Iris'e yönlendirmekten başka ne katkım oldu? Peki ben ne yaptım?
Vous m'avez conduit jusqu'à la femme que j'aime et avec qui je souhaite finir mes jours, et en remerciement, qu'ai-je fait?
D-E-L-İ.
De la B-O-M-B-E.
Strand'e ihtiyacımız yok.
Pas besoin de Strand.
Nick'e ettiğimiz gibi yardım edelim.
- comme on a aidé Nick!
- Gavin'e söylememiz lazım değil mi?
On doit le dire à Gavin, non?
Jack'e ulaşmam lazım. Bekleyin.
Mon Dieu, faut que je voie Jack.
Jack'e buraya gelip kontrol edeceğimi sonra da konuşacağımızı söyledim.
J'ai dit à Jack qu'on viendrait voir et qu'on discuterait.
Müsaade ederseniz beyler İcraat Jack'e, Laurie'nin yarağının tadının nasıl olduğunu soracağım.
Excusez-moi, messieurs. Je vais demander à "Action" Jack s'il a aimé la bite de Laurie.
Bu kadar özel bir e-maile beni eklemediğiniz için Richard'ın tarafındayım.
Je n'étais pas en copie des e-mails. Je soutiens Richard.
Gavin'e karşılık Richard, anlaştık mı?
Gavin contre Richard. Ça marche?
Havalı Seksi Diane'e mesaj atacağım diye Sıradan Sıkıcı Diane'e mesaj atsan komik olmaz mıydı?
Ce serait marrant de vouloir envoyer un texto à Diane Cool et Sexy et de l'envoyer par erreur à Diane Normale et Rasoir.
Nic Cage'e eBay'den Charlie Chaplin'in bıyığını aldırmıştım.
J'ai convaincu Nic Cage d'acheter la moustache de Charlie Chaplin sur eBay.
L.A. Gazette'e hiç abone olmadım.
Je me suis jamais abonné à La Gazette de LA.
Her zamanki gibi oradaydım ama yemiyordum. Andreessen'e eşlik ettim ve komik bir şeyler söyledim.
Je balance une blague à Andreessen.
- Coleman Blair'e! Kapatalım şu boşluğu.
Allons conclure ce contrat.
10 yıl önce Recife'e geldiğimde Yahudi topluluğundaki herkesle kaynaşmıştım.
En m'installant à Recife, il y a 10 ans, j'ai pratiquement épousé toute la communauté juive.
E.E.G., apne testi ve nöroloji muayenesi yapmalıyım ama evet.
Je dois faire un E.C.G, un test d'apnée, et un examen neuro complet, mais oui.
Özür dilerim, Kristine'e böyle demeye bir türlü alışamadım.
Désolé, j'ai très rarement utilisé ce terme pour Kristine.
O zaman ben de evde kalıp Toby'e bakıcılık yaparım.
Ensuite je resterais à la maison, et je-je prendrais soin de Toby.
Aylar sonra bana bile Josh Chan'e delice aşık olduğunu itiraf etmeyeceksin.
Tu ne m'avoueras pas, même à moi, après tous ces mois, être éperdument en émoi pour Josh Chan.
E-posta atacaktım sonra vazgeçtim.
J'allais lui envoyer et j'ai décidé de ne pas le faire.
- Evet. Beyazsın ve hâlâ hoşlandığım çocuk olan Josh Chan'e benziyorsun.
T'es blanc et tu ressembles à Josh Chan pour qui, à ce jour, j'ai un petit béguin.
Ben de Omar Velez davasına yoğunlaşması için Dedektif Bell'e yardım edeceğim.
Je vais charger Bell de l'affaire Omar Velez...
Yüce Tanrım, lütfen Tulip'e iyi bak, her nerede olursa olsun.
Mon Dieu... Prends soin de Tulip, où qu'elle soit.
Tamam mı? Tanrı aşkına, masum bir çocuğu Cehennem'e yolladın!
T'as envoyé un innocent en enfer.
Pet Express'e gitme, çünkü benden kıllandılar.
Évite Pet Express, ils m'ont repérée.
Ama ben onu Cehennem'e yolladım!
Mais je l'ai envoyé en Enfer!
Bunu alabilmek için 90 dakika posta odasında bekledim postacının göğüslerime bakmasına katlandım. Bu yüzden bunu Cat'e ben vereceğim.
J'ai passé les 90 dernières minutes au courrier à laisser un facteur chanceux mater ma poitrine, alors je peux être celle qui le donne à Cat.
- E-postayı neredeyse tamamladım.
J'ai presque terminé avec cet e-mail.
Sen ta Metropolis'e gitmeden önce seni otobüs bileti parasından da kurtarayım.
Avant que tu ne refasses le chemin jusqu'à Metropolis, Je vais t'éviter le trajet de bus.
- Bana e-posta göndermiş. Benim hakkımda düşündüklerini ağza alınmayacak şekilde ifade eden uygunsuz bir e-posta göndermiş.
Elle m'a envoyé un e-mail qui disait ce qu'elle pense de moi, en des termes... tellement mal appropriés sur un lieu de travail.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]