English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Mıki

Mıki traducir francés

73,423 traducción paralela
Korkarım ki bir doktorun zamanı kendine ait değildir.
Je crains qu'un médecin ne soit pas maître de ses horaires.
Ama görünen o ki yayımlamışım. Görmek için de sabırsızlanıyorum.
Mais apparemment j'ai été publié ce qui est incroyablement excitant à savoir.
Söylemeliyim ki bu gecikme gerçekten benim kurtuluşum oldu.
Ce petit repos m'a sauvé.
Neden daha fazla yazmamışım ki?
Pourquoi je n'ai pas écrit plus?
Korkarım ki benim de.
Moi non plus, j'en ai peur.
Sorun şu ki... Çok stres altındaydım.
C'est juste... c'était très stressant.
Ayrıca buraya gelip, kardeşinin hâlâ hayatta olabileceğini söylemekle ne kazancım olabilir ki?
Et d'ailleurs... ça m'apporterait quoi de venir ici pour te dire que ton frère pourrait être en vie?
Yani anladım tabii ki.
Disons que... j'ai compris...
Bilmeni isterim ki ben yanındayım.
Je veux que tu saches... que je suis là pour toi.
Tek şey şu ki bazılarımız henüz bilmiyor.
Ce que certains d'entre nous ignorent encore.
İyi ki cadılara ateşkes çağrısı yapmışım.
C'est une bonne chose que j'ai demandé une trêve avec les sorciers.
Ama ben inanırım ki zalim yaşadığı müddetçe kurbanı özgür yaşayamazmış.
Mais je pense qu'on ne peut être libres si l'oppresseur vit encore.
İhtisasımı bitirdim ki bu da resmen beni bir acil servis doktoru yapıyor.
Je viens de terminer ma spécialisation, ce qui fait de moi un officiel docteur en urgence.
Şanslıyım ki kız kardeşim hala senden hoşlanıyor.
Une chance pour moi, ma sœur est toujours ton fantasme.
Bir şey söylemeden önce unutma ki seni Weather Dağı'ndan çıkararak hayatını kurtardım.
Avant de parler, n'oublie pas que je t'ai sauvé la vie en te sortant de Mount Weather.
Sanki televizyonu her açtığında ya da bir dergiye baktığında diyor ki "Aman Tanrım, bu pasta çok lezzetli."
Chaque fois qu'on allume la télé ou qu'on ouvre un magazine, on tombe sur une photo de gâteau hyper-appétissant.
Şey, o hanım dedi ki ünlü sayılırmışsın.
La dame a dit que tu étais connue.
Ev işleri ki ben hiç yapmadım çünkü bu, ebeveynimin umursadığı anlamına gelirdi.
Des corvées, je n'en avais pas, vu que mes parents s'en fichaient...
Ve sonra sakatlanıp keçileri kaçırdım belli ki.
Et puis, je suis allé trop loin et j'ai implosé, comme tu peux le voir.
Ama dizim iyiye gidiyor ve rejisörüm diyor ki... Kendimi toparladığım an benim için bir yer ayarlayacakmış, yani...
Mais mon genou va mieux et le directeur de la compagnie m'a dit qu'il aurait une place pour moi dès que je serais remis sur pied...
Düşündüm ki böyle yetenekli biri... Benden hoşlanmanı sağlamak için ışıl ışıl cazibeli olmalıydım.
J'ai pensé que, face à quelqu'un d'aussi talentueux, je devais être hyper-charmant pour que tu m'apprécies.
- Başka nerede olacağım ki?
- Je ne bouge pas d'ici.
Tumblr'a koyduklarımı gören o anoreksik kız algılayış şeklimi öyle beğendi ki bileklerini kestiği zaman bana o boktan notu bıraktı.
L'anorexique qui a vu mes dessins sur Tumblr les a tellement aimés... que lorsqu'elle s'est ouvert les veines, elle m'a adressé sa putain de lettre.
Düzenli egzersiz yaparım, sigara içmem, gazlı içecek içmem, uykumu alırım, stresten kaçınırım ve sağlıklı olduğunu düşündüğüm şeyleri yiyerek büyüdüm, ta ki -
Je fais du sport, ne fume pas, ne bois pas de sodas, je dors assez, limite le stress et j'ai grandi en suivant ce que je croyais être un régime sain jusqu'à...
Ben de telefonuma baktım ve ortaya çıktı ki dün gece, ben temsilciye röportajın konusunun beslenme ve kanser arasındaki korelasyonla ilgili olacağını söylediğimde, kendisi bu röportajı artık yapamayacağını söyledi.
J'ai regardé mon téléphone et il s'est avéré que la nuit d'avant, après lui avoir dit que l'interview traitera de la relation entre régime alimentaire et cancer, elle a dit qu'elle ne pouvait plus faire cette interview.
Bu tür ölü et bakterisi toksinlerini aldığımızda dakikalar içinde vücudunuzda enflamasyon oluşuyor, öyle ki damarlarınızın felce uğradığı söylenebilir.
Quand on mange ce genre de toxines venant des bactéries de la viande morte, en quelques minutes, vous avez ce pic d'inflammation à l'intérieur de votre système qui, en fait, paralyse vos artères.
MICHELE SIMON HALK SAĞLIĞI AVUKATI, YAZAR önde gelen sağlık organizasyonlarına, artık inanamayışımızla ilgili üzücü olan şey de şu ki, bunlar önlemeye yardımcı olmaları gereken hastalıklara neden olan şirketlerden para almaktadır.
AVOCAT SANTÉ PUBLIQUE aux informations des organisations majeures de santé, comme l'Association Américaine pour le Cœur ou pour le Diabète, parce qu'ils touchent de l'argent de ces mêmes compagnies qui causent les problèmes qu'elles sont censées prévenir.
Çıldırmıştım. Dedim ki ; "Diyabet etkinliğinde tavuk vermek, Alkol Karşıtı toplantısında alkol vermek gibi."
Servir du poulet à un événement contre le diabète, c'est comme servir de l'alcool aux Alcooliques Anonymes.
Tıpkı hayvan tarımı gibi, onlar da o kadar güçlüler ki, kendi kanunlarını yazıyorlar.
Comme l'industrie animalière, ils sont si puissants, ils font leurs lois qui ont forcé les activistes au silence.
Umarım başkaları için de bir rol model olurum tabii bu konuda ısrarcı olmam çünkü inanıyorum ki bunu herkes kendi temposunda yapar ama Tanrı'ya şükür, benim zamanım şimdi.
Parce que tout le monde doit le faire quand ce sera le bon moment. Mais, Dieu merci, c'est le moment pour moi.
Daha bir ay geçmemişti ki ilk tam Ironman'imi yaptım.
Moins d'un mois plus tard, j'ai fait mon premier Ironman.
Her zaman bir savaşçı oldum fakat saflarımız çoğaldıkça fark ettim ki bir savaşçıdan daha fazlası lider olmalıyım.
J'ai toujours été une combattante, mais l'augmentation de nos rangs me fait réaliser que je dois être plus, je dois être un guide.
- Hayır, yapmayacaksın. - Tabii ki yapacağım. Vasiyetler bende, benim müvekkillerim zaten.
- Bien sûr que si, ce sont mes clients.
- Tabii ki Bay McGill.
Bien sûr, M. McGill.
- Kiminle savaştığımızı bilmiyorum ki.
- J'ignore contre qui on lutte.
Sizi temin ederim ki, burada bulunma sebebim, sizin refahınızı sağlamak.
Je peux vous assurer je viens m'assurer que vous allez bien.
Korkarım ki böyle bir şey olmayacak.
Ça ne va pas arrive.
Salın beni, barodan bir avukat çağırın ki sizi peşimden alsın, artık daha fazla sorgulanmayacağım.
Libérez moi, appelez un avocat commis d'office et foutez moi la paix. mais j'en ai marre d'être interrogée.
Şunu geç anladım ki tercihlerim daha farklı olabilirdi.
Je voulais te dire, avec le recul, que j'aurais pu faire des choix différents.
Anlamadığımız o kadar çok şey var ki.
Il y a tellement de choses qu'on ne comprend pas.
Çok uzun zamandır öyle hızlı seyahat ediyordum ki, gerçekte kim olduğunu veya burada ne yaptığımızı düşünmek aklıma bile gelmedi.
J'ai voyagé si vite si longtemps que je me suis pas arrêté pour réfléchir à qui tu es ou à ce qu'on fait vraiment ici.
Arkama yaslanıp korku filmi gibi izlemek zorunda kaldım. Acizdim. Ta ki Poseidon omzuma dokunup bana bu konuda bir şey yapma fırsatı verene dek.
Assise tranquillement, comme si je regardais un film d'horreur, impuissante, jusqu'à ce que Poséidon me tape sur l'épaule et me donne la chance de faire quelque chose.
Öyle bir bağırdım ki, uçaktan atacaklardı beni.
J'ai crié si fort qu'ils ont failli me jeter hors de l'avion.
O kadar açım ki bir yarrak bile yiyebilirim.
J'ai tellement faim, je pourrais bouffer une bite.
Yokluğum fark edilmeden geri dönmem gerek hayattaysan ki umarım yaşıyorsundur bu numaradan geri dön bana.
Je dois y aller avant qu'ils découvrent que je suis parti, mais si tu es vivant... j'espère que tu l'es... rappelle-moi à ce numéro.
O kadar çok kullanıyorum ki artık bir parçam gibi oldu.
Je m'en sers tellement, c'est comme si il faisait partie de moi.
Tabii ki varım.
Putain, ouais.
- Dost canlısı mı? Tabii ki.
- D'accord.
Güncel olduğumu görmem lazım. - Tabii ki.
- Bien sûr.
Boş duralım demiyorum ki.
- Je ne dis pas ça.
Mesele şu ki Dolly'nin parti için e-davetiyesine baktım ve Michelle'in daha cevap vermediğini gördüm.
En fait, j'ai vu l'invitation par e-mail à l'anniversaire de Dolly. Michelle n'a pas encore répondu.
miki 50

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]