Nasser traducir francés
191 traducción paralela
Nasır, İsrail'i haritadan silmek için 400 füzelik bir hücum gücü oluşturmak niyetindeydi. Kullandığı bilim adamları Hitler'in füze programında çalışmış kişilerdi.
Nasser avait cherché á parfaire un dispositif de 400 fusées capable de rayer israel de Ia carte, grâce á I ´ appui de savants allemands.
Nasır'ın füzelerinin fırlatılma tarihi ileri atıldı. 1 Marta.
L ´ échéance pour Ies fusées de Nasser est avancée au 1er mars.
Fakat Nasır'ın Helwan füzeleri hiç fırlatılmadı.
Nasser n ´ utilisa pas les fusées de Helwan.
Bakın, bu Nasser.
Je te présente Nasser.
Oğullarım, Nasır ve Abdullah.
Mes fils, Nasser et Abdallah, m'inquiètent.
Nasır'ın tüm meşgalesi atlar ve kızlar.
Nasser ne pense qu'aux chevaux et aux filles.
İyi işti Nasır. Bıçağı hareket ettirmek ölümüne sebep olurdu.
Nasser, tu as bien fait de ne pas toucher au poignard.
- Nasır!
- Nasser!
Nasır, gerçek bir kahraman gibi davrandın.
Tu t'es conduit en héros, Nasser...
Nasır, Mervan'ın en iyi arkadaşıydı.
Nasser était le meilleur ami de Marwan.
Nasır! Nefretin gözlerini kör etmesine izin verme.
Nasser, ne te laisse pas aveugler par la haine!
Selma ve Nasır onaylıyor.
Salma et Nasser, pour.
Nasır dönmüş.
Nasser arrive.
Ayrıca Malcolm, Ben Bella ve Nasser ile tüm dünyayı dolaşacak.
Puis, Malcolm avec Ben Bella et Nasser.
İngiliz Kriket Takımı'nın kaptanı Nasser Hüseyin.
Nasser Hussein est le capitaine de l'équipe d'Angleterre de cricket...
Bunlar istediğiniz Nazır El Cesire'nin sorgu metinleri.
Voici les transcriptions des interrogatoires de Nasser Al Jazeir demandées.
Akşam namazı bitince Nazır'ı getirecekler.
On va amener Nasser dès que la prière est finie.
Neyse ki Nazır biraz İngilizce biliyor.
Heureusement que Nasser parle un peu l'anglais.
- Otur Nazır, nedenini anlatayım.
Asseyez-vous, Nasser. Je vais vous expliquer.
Neden Nazır'ın minimum güvenlikli bölüme gönderilmesini önerdin?
Pourquoi voulez-vous transférer Nasser en sécurité minimum?
Nazır çok sinirli.
Nasser est très fâché.
Nazır'ın terörist olduğuna emin misin?
Vous êtes certain que Nasser est un terroriste?
Saf mısın yoksa Nazır sana da mı birkaç zümrüt verdi?
Vous êtes si naïf que ça? Ou Nasser vous a-t-il également passé des émeraudes?
Son zamanlarda Nazır'la olan konuşmalarının tercüme ettiğinden daha uzun olduğunu fark etmiştim.
Dernièrement, j'ai remarqué que ses échanges avec Nasser semblaient plus longs que ses traductions.
Nazır geldiği zaman kabızlıktan şikâyet ediyordu, ilaç verdiler.
Nasser se sentait constipé en arrivant. On lui a donné un laxatif.
Nazır, eski Arapça'da "zafer kazanan" anlamına geliyor.
Nasser en vieil arabe, signifie "celui qui est victorieux".
Nazır'ı minimum güvenlikli bölüme geçireceğiz ki onu öldürebilsin.
On transfère Nasser en sécurité minimum pour qu'il le tue.
Nazır bir tutukluyu öldürürse benim başım yanar. Evet ama damat.
Si Nasser tue un détenu, c'est moi qui paie.
Nazır ve Sayit bu işi gözümün önünde yaptı.
- Tony a raison. Nasser et Sa'id ont fait ça devant moi.
- Elimde değildi Nazır.
Je n'ai rien pu faire, Nasser.
Çünkü sana güvendim Nazır.
Parce que je vous ai fait confiance, Nasser.
Nazır'ın gönderildiği bölüm 20.
Le bâtiment 20 est celui où Nasser sera placé.
Demek ki Nazır'ın hedefini egzersiz avlusunda öldürmesi gerekecek.
Donc Nasser devra tuer sa cible lors de la promenade.
Nazır nakledildiği zaman tulumu değiştirmek zorunda değil mi?
Nasser doit changer de tenue lors de son transfert, non?
Minimum güvenlikli bölüme nakledildin Nazır.
Vous êtes transféré en sécurité minimum, Nasser.
- Güvenime ihanet etme Nazır.
Ne trahissez pas ma confiance, Nasser.
1952'de Kardeşlik, General Nasser tarafından yürütülen ve İngiliz hükümranlığının son kalıntılarını deviren ihtilale destek verdi.
En 1952, ils apportèrent leur soutien à la révolution du général Nasser, qui mit définitivement fin à la domination britannique.
Nasser vakit kaybetmeden, Mısır'ın laik ve Batı değerlerini benimsemiş bir toplum olacağını açıkladı.
Mais très rapidement, Nasser fit comprendre que la nouvelle Égypte serait laïque, basée sur le modèle occidental.
Bunu görünce Müslüman Kardeşlik Nasser'e karşı organize olmaya başladı ve 1954'te Kutub ve diğer önde gelen üyeler güvenlik teşkilatları tarafından tutuklandı.
En conséquence, les frères musulmans amorcèrent leur opposition à Nasser. En 1954, Qutb et d'autres membres influents du mouvement furent arrêtés par les forces de sécurité.
1970'lerde, 50 ve 60'larda Nasser'in baş hapishanesinde neler olduğunu gösteren bu film yapıldı.
Ce film réalisé dans les années 70 montrait la situation du pénitencier où fut détenu Qutb entre 1950 et 1960.
CIA tarafından eğitilmiş işkenceciler Nasser'i devirme planı yapmakla suçlanan Müslüman Kardeşler üyelerine karşı bir vahşet partisi düzenliyordu.
Les bourreaux, formés par la CIA, se déchaînaient sans frein sur les membres du mouvement accusés d'avoir comploté pour renverser Nasser.
Bununla karşı karşıya kalan Nasır, Kutub'u ve ideallerini yok etmeye karar verdi ve 1966'da Kutub vatana ihanetle yargılandı.
Devant ce danger, Nasser décida d'écraser Qutb et son idéologie. Et en 1966,
Nasser, Ali,
Nasser, Ali,
Ghassan, Nasser, Ali. Buraya gelin
Ghassan, Nasser, Ali, venez par ici.
Nasır'ı.
De Nasser.
Nazır, Afganistan'dan temmuzda gelmiş.
Nasser est arrivé en juin d'Afghanistan.
Nazır beş dakika içinde gelir.
Nasser devrait arriver dans cinq minutes.
Bence Nazır'dan aldı. Nazır bunları bizim aramamızdan nasıl geçirmiş?
Je crois que Nasser les lui a données.
Nazır'ı minimum güvenlikli bölüme geçirmiş olsaydım- -
Si j'avais transféré Nasser en sécurité minimum...
- Nazır'ı minimum güvenliğe geçirmek.
On transfère Nasser en sécurité minimum.
Merhaba Nazır.
Bonjour, Nasser.