Ndan traducir francés
266,252 traducción paralela
Biralarından üç dört tanesi de akmış.
On dirait que trois ou quatre bières ont fui.
Aynı kasabada aynı insanların aynı şeyleri tartışmasından bıktım usandım.
Marre d'entendre toujours les mêmes se disputer pour la même chose, ici.
En azından hep yakışıklıydı.
Au moins, il est beau.
Ayrıca tamamen kaza eseri olan tekne yangınımla da uzaktan yakından ilgisi yok.
Et ça n'a évidemment rien à voir avec le fait que mon bateau ait accidentellement pris feu.
Bu iş ters giderse seni bacağından vurup aslana yem yapar, kendimi kurtarırım.
Si ça dérape, je te tirerai dans les jambes pour te sacrifier, que je puisse rentrer en vie.
Bu da Şükran Günü'nde yaptığım krepon kâğıdından hindi.
Et la dinde en papier crépon que j'ai faite pour Thanksgiving.
Yakıştığından emin değilim.
Pas sûr que ça m'aille.
Benim maaşım, babam Blue Bloods izlerken uyuyakaldığında cüzdanından yürüttüğüm üç beş kuruş.
Mon salaire, je le pique dans le portefeuille de papa quand il s'endort devant Blue Bloods.
Çalımından geçilmiyor.
Tu es très imbu de toi-même.
Ne yani, ben bu saydıklarından hiçbiri değil miyim?
Ça veut dire que je n'ai pas ces qualités?
Kasabadan çıkarken içki dükkânından alırım.
J'irai en acheter en sortant de la ville.
Havaalanından geliyorum, dürbününü getireyim, dedim çünkü üçüncü oğlun gibi olduğunu biliyorum.
Je reviens de l'aéroport et je voulais vous rendre vos jumelles, je sais qu'elles sont comme votre troisième enfant.
Az önce tüm kıyafetlerimi arabasının camından attığı bir video gönderdi.
Elle vient de m'envoyer une vidéo où elle jette mes affaires depuis sa voiture.
En azından içime çekmem gerekmiyor.
Au moins, j'ai pas à l'inhaler.
Cep telefonlarından nefret ediyorum.
Je déteste les téléphones portables.
İlk çocuğum, o yüzden manyak bir psikopat olmadığından emin olmak istedim.
C'est mon premier, alors... Je voulais juste m'assurer que t'es pas un psychopathe cinglé.
Bütün gece benzin istasyonlarında cebir kullanılmasından bahsetti.
Il a passé la nuit à me convaincre d'utiliser l'algèbre en faisant le plein.
Noel ağacından sarkan ipten patlamış mısır yiyişin geldi aklıma.
Ça me rappelle ce fameux Noël où tu avais mangé les pop-corn pendus au sapin avec la ficelle.
Ardından kim bilir, belki sonraki kasabaya giderim, belki de Albuquerque'ye yerleşip bir mum dükkânı açarım.
Après, j'irai peut-être dans la ville suivante ou bien je m'installerai là-bas pour ouvrir une boutique de bougies.
Görünüşe göre buralarda olacağım, en azından bir süre.
On dirait que je vais rester encore un petit moment.
Hey, en azından ondan güzel bir bilezik kaptın.
Au moins tu as eu un joli bracelet.
The Riddler'a senin telefon kılıfından bahsettim. Onları çalmamızı istedi. Böylece onlardan Arkham Tımarhanesi'ne saldırmak için bir tank yapacak.
J'ai parlé de tes téléphones au Sphinx, et il nous a dit de les voler pour pouvoir en faire un tank pour attaquer l'Asile d'Arkham.
Gaddar Kjartan da ölü süvari arayışından hiç vazgeçmeyecek.
Et Kjartan le cruel ne sera tranquille que lorsqu'il aura trouvé le cavalier fantôme.
Kjartan'ın toprağının alacağından endişe ediyor.
Il craint l'invasion de Kjartan et ses semblables.
Bu gece musibet Cumberland'ı ziyaret etti ve artık savaşçı olduklarını kanıtlayan erkekler tarafından mağlup edildi!
Cette nuit, le mal s'est introduit à Cumberland et il a été terrassé par des hommes qui se sont montrés dignes d'être guerriers.
Northumbria'nın dört bir yanından bana ulaşan haberler var.
J'ai reçu des nouvelles des quatre coins de Northumbrie.
Kırklanması gereken bir şehir. Bu kutsal ordu tarafından kırklanacak!
La ville mérite d'être nettoyée par notre sainte armée.
Kalbin tarafından yönlendiriliyorsun ve asla kararmasın diye dua ettiğim iyi bir kalbe sahipsin.
Ton cœur te guide et je sais qu'il est bon. Je prie qu'il reste pur.
- Arkasından yas tutulmadı.
On ne l'a pas pleuré.
Etrafını adamlarla ve silahlarla kuşatmalı yaşamak için ihtiyaç duyduklarından mahrum bırakmalısınız.
Il faudrait les encercler, et les priver de tout ravitaillement.
Dunholm'ı kuşatma planına gelince planın mükemmel işleyeceğine inansam da pek çok adam gerektirecek ve bu adamlar kendilerine katılmaları için Sigefrid ve Uhtred tarafından teşvik edilmemeli.
Quant à mener le siège de Dunholm, je crains que nous ayons besoin de beaucoup plus d'hommes. Des hommes qui ne seraient pas tentés de rallier Sigefrid ou Uhtred.
Bizi kuzeylilerin gazabından koru ya Rab! Çabuk!
De la fureur des hommes du Nord, Seigneur, délivre-nous!
Ve arazi koşullarından faydalanırız.
Et utiliser le paysage.
Aşk hayatından ne haber?
Niveau filles, t'en es où?
Ülkenin en iyi fırıncılarından ikisi birazdan büyük hamur savaşını verecek.
Dans quelques secondes, deux grands pâtissiers vont s'affronter lors du combat ultime.
Peki Lawrence. Birkaçı önde dans etse, aralarından biri de masanın arkasında çömelip kapkekleri yese?
S'ils dansaient au premier plan, et qu'un seul aille derrière la table pour goûter les cupcakes?
Wockeez'i böyle yakından görmeyi hayal edemezdik.
On n'imaginait jamais voir les Wockeez de si près.
Program yapımcılarından biri.
Il produit l'émission. C'est mon patron.
Sonra da çizelgelerin en başından beri jakuzide olduğunu fark ettik.
On a découvert les feuilles de calcul dans la baignoire.
Ama en azından beni evlatlıktan reddetmedi.
Mais au moins, elle ne m'a pas reniée.
Şaşırmış, suçu olmadığından gitmeye kalkmış.
Il a rien fait de mal. Il essaie de partir.
Geçen gün haberleri izliyordum, 30 kişinin bacak arasından kaykayla geçip dünya rekoru kıran bir buldog varmış.
Je regardais les infos l'autre jour, et apparemment, un bulldog a établi un record du monde en faisant du skate entre les jambes de 30 personnes.
Bacakların arasından böyle geçiyordu.
Entre toutes les jambes...
Üstünde eşofman altı ve "Ratch" yazan şapkasından değişik bir şey olması güzel.
C'est sympa de changer pour ne pas toujours la voir en jogging et avec une casquette "Crade".
Bacak arasından geçen buldoglaymış.
Elle est avec ce bulldog qui fait du skate entre les jambes.
Haydi ama. Eğri büğrü sarılmış esrarlarından birini çöpte buldum.
J'ai trouvé un de vos joints pourris dans la poubelle.
İkiniz de içine girip kafanızı köftelerin arasından çıkarın, birbirinize "Neler oluyor burada?" der gibi bakın.
Grimpez dedans, sortez la tête au milieu des boulettes et regardez-vous, genre : "Qu'est-ce qui se passe?"
- En azından mutfağında kullanalım.
- Parlons de ta cuisine.
En azından banyo tezgâhını değiştirebilirsin.
Fais au moins les plans de travail de la salle de bains.
"Kar fırtınasından dolayı tüm MTA otobüs ve metro seferleri durduruldu. İkinci bir uyarıya kadar tüm sivil araçlar yola çıkmaktan kaçınmalıdır."
"En raison du blizzard, les transports en commun sont arrêtés, et aucun véhicule, hors urgences, ne doit circuler jusqu'à nouvel ordre."
Peki. Bu gömlek şişko zamanlarından mı kalma?
C'est une chemise que tu portais quand tu étais obèse?