Ne bekliyorsun traducir francés
2,471 traducción paralela
Ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu attends?
Ne bekliyorsun? Yaylan!
Qu'est-ce que t'attends?
Ne bekliyorsun?
T'attends quoi?
- Ne bekliyorsun?
- Qu'est-ce que vous cherchez?
Ne bekliyorsun?
Partez! Qu'est-ce que vous attendez?
Ne bekliyorsun ki?
Qu'est-ce que tu attends.
Ne bekliyorsun?
Je te ramène?
Ne bekliyorsun hala?
Qu'est-ce que tu attends?
Ben kızgın bir yaşlı kadınım Lynette! Ne bekliyorsun ki? Şuna ne dersin..
Je suis une vieille colérique, c'est normal!
- Ne bekliyorsun?
- Ouais, qu'est-ce que t'attends?
Sen ne bekliyorsun!
Toi, là-bas!
Ne bekliyorsun?
Qu'attendez-vous, Trevor?
Ne bekliyorsun?
Qu'attends-tu?
Sen ne bekliyorsun?
Tu attends quoi, là?
Ne bekliyorsun?
{ \ pos ( 192,240 ) } Qu'est-ce que tu attends?
Çabuk ol doktor, ne bekliyorsun?
Dépêche-toi, toubib! Qu'est-ce que tu attends?
Benden ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu attends de moi?
Acele et de iyileştir kendini. Ne bekliyorsun?
Guéris, t'attends quoi?
Ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que t'attends?
- Hadi, Raymond. Ne bekliyorsun?
Alors, Raymond, tu viens?
Ne yapmamı bekliyorsun?
- Et je devrais faire quoi? - Menez-moi à Sam.
Kime ne anlattın ki sana anlatmalarını bekliyorsun?
De quoi il faut leur parler? Qu'est-ce que tu veux savoir?
Ne için bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu attends?
Benim su anda ne yapmami bekliyorsun, tam olarak?
Comment est-ce que tu estimes que je dois agir, exactement?
Ne söylememi bekliyorsun?
Je suis censé dire quoi?
Ne şeyden bir ziyaret mi bekliyorsun...
Mais, vous attendez la visite de la...
Ne için bekliyorsun?
Qu'est-ce que vous attendez?
Tam zamanında geldin. Ne zamandır bekliyorsun orada?
Bien vu, tu es là depuis quand?
Peki bizim ne yapmamızı bekliyorsun?
Et donc, qu'attends-tu de nous?
Ne söylememi bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu veux que je lui dise?
Yani, sana ne söylememi bekliyorsun?
Que veux-tu que je te dise?
Ne yapmamı bekliyorsun, Julia ve Elizabeth'i öylece evden attırayım mı?
Tu veux que Julia et Elizabeth se fassent expulser
Bununla ne yapmamı bekliyorsun?
Et je dois en faire quoi?
Ölü koma adamının içinde tam olarak ne bulmayı bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu espères trouver dans le comateux mort?
Ne bekliyorsun?
- OH! OH! OH!
Ne söylememi bekliyorsun?
Tu voudrais que je te dise quoi?
Ne yani, kafaya takmayayım, bunu mu bekliyorsun?
Vous vous attendez à ce que je m'en fiche?
Ne yapmamı bekliyorsun?
Que suis-je censé faire?
Eğer ararsa... Ona ne demeyi bekliyorsun?
Eh bien, s'il appelle... qu'attendez-vous qu'il dise?
Ne için bekliyorsun?
T'attends quoi? Va l'arrêter!
Yani lanet olası ne için bekliyorsun?
Alors bordel, qu'attends-tu?
Beni ne zamandır bekliyorsun?
Depuis combien de temps?
Peki sevincimi göstermek için ne yapmamı bekliyorsun?
Comment dois-je exprimer ma joie, alors?
Şimdi ne söylemememi bekliyorsun?
Qu'est-ce que cela te dira à mon sujet?
Ne söylemesini bekliyorsun?
Elle peut pas savoir.
Ne dememi bekliyorsun?
- Qu'est-ce que tu veux que je dise?
Ne söylememi bekliyorsun, Mark?
Que veux-tu que je te dise, Mark?
Öyle giyinik bir halde oturup ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu attends?
Ne bütün gece burada kalmamı mı bekliyorsun?
Attendez, vous vous attendez à ce que je reste toute la nuit?
- Ne yapmamı bekliyorsun?
Qu'attends-tu de moi?
ne yani,... Yeni bir elbise giydirdin, biraz yüzüne boya sürdün, ve onun kalbinin değiştiğine inanmamı mı bekliyorsun?
Quoi... vous la mettez dans une nouvelle robe, vous lui bariolez le visage, et je suis censé croire qu'elle a également changé de cœur?