Nemli traducir francés
675 traducción paralela
Zette, aynayı nemli bezle sil ve elbisemi hazırla.
Zette, sors ma robe.
- Nemli, her tarafım ıslandı.
- Oui, je suis bien mouillé.
Kabin cok nemli.
La cabine est trop humide.
Memleketinden gelen toprak bugün bile bereketli ve nemli görünüyor.
La terre de votre ville natale semble si riche aujourd'hui.
Orada, o nemli ekvator ikliminde bizim gibi beş altı bin adam ormanın derinliklerinde ağır orman altı bitkileriyle boğuşuyor.
Dans un climat équatorial, cinq a six mille bagnards luttant contre la végétation de la jungle.
Nemli ve boğucu.
C'est un froid d'outre-tombe.
Banklarda oturmak için fazla nemli bir gece. Zaten şimdi gideceğim.
N'attrapez pas froid, la soirée est humide.
Boya işi için oldukça nemli, Art.
Trop humide pour la peinture, Art.
Gözlerin nemli ama.
Des larmes partout! Il faut faire quelque chose.
Bu nemli gecede onu dışarı çıkartan nedir?
A cette heure tardive?
- Nemli kestane ağaçları kokusu.
- Ce sont les marronniers humides.
Orası soğuk ve nemli değil mi?
Ce qu'il peut faire froid et humide!
Gerçek bir şömine mi yoksa nemli dumandan yapılan şu İngiliz şeylerinden mi?
De vraies flammes, ou un truc anglais constitué de fumée humide?
Diğer 50 kadınla birlikte nemli bir odada bir makinenin arkasında oturuyorum.
Je suis restée assise derrière une machine, avec 50 autres femmes.
Onu gözleri nemli halde bir görmeliydin.
J'aurais aimé que tu y sois!
Bir mezar gibi soğuk ve nemli olur.
Il ferait froid et humide comme dans une tombe.
Kollarınla boynun nasıl titrek nasıl ılık, nasıl nemli görünüyordu gölgelerin içinde.
"Dans la pénombre, tes bras et ta gorge brillaient. " Ta peau était tiède et lisse.
Sıcacık nemli elleriyle seni tutan baş rahibeyi hatırlayarak ellerin ısınıyor.
Tes mains gardent la tiédeur moite de celles de la Mère supérieure.
Binlerce nemli ve buğulu göz, aşkın görüntüsünü paylaşıyor.
Émus, des milliers d'yeux convergent Vers ce point d'où une vision charmante émerge
Dördü, nemli bir koyağın dibinde sislerin arasında gölün etrafında dolaştılar.
Ils firent tous les quatre â pied une promenade autour d'un lac caché dans la brume au fond d'un vallon humide et gras.
Keyifsiz, nemli ve insanları da işten kaytarıyor.
C'est triste, humide, et personne veut bosser.
Ö nemli değil!
Laissez-le! Ce n'est pas important!
Ve nemli.
Et je suis tout mouillé.
Nemli bir gecenin havasından zehirlenmek istemiyorum.
Je ne veux pas être empoisonné par l'air putride de la nuit!
Bak yatak bile nemli.
Voyez, même le matelas est moisi...
Evet kum nemli olur ve daha ele gelir.
Quand le sable est humide, le travail est plus facile.
Bakın, hâlâ nemli.
Il est encore humide.
Orda dillerin ışıldamasını ve etin nemli... çiçeğinin açılışını göreceksin.
Là, vous verrez la prise de vue sur le flash des languettes... Et l'ouverture de la fleur humide de la chair.
Kalın dudakları, çirkin vücudu, nemli ve yakaran bakışlarıyla onu itici buluyorsun.
Il te répugne avec sa grosse bouche et son corps laid, ses yeux humides et suppliants.
Düşün oracıkta yatıyorlar nemli kalçaları ve göğüsleriyle dış dünyadaki hayatı yönetenleri hayal ederek.
Imagine-les couchèes là, les cuisses et les seins humides, rêvant de ceux qui contrôlent la vie au dehors.
O yüzden, bu soğuk, nemli sabahta onların başarısızlıklarından birine şahit olacaksınız.
En cette matinée humide et froide, vous allez être témoin d'un de leurs échecs.
koşumları ayışığının nemli ışıltısından.
Et le collier, de rayons humides de lune!
- Tropikal Çin ormanının ortasında sıcak, nemli yerde yetişiyor.
- Poussant dans la jungle chinoise... tropicale, chaude et humide.
Müşterileri unut. Paraşütler nemli olursa, atlamayız.
Si les parachutes sont mouillés, pas de saut.
Hava nemli ve ağırsa belki de kötü bir gün olmaz.
Ce serait pourtant une bonne occasion... L'air sera humide, et la descente plus lente.
Karşımıza iç gıcıklayıcı, hoş kokulu, nemli, tatlı,.. ... ağır kıvamlı, dört yapraklı bir çiçek çıkar.
afin qu'elle soit fleur scintillante, rosée et moite, mielleuse, avec ses quatre lourds pétales.
Nemli spor ayakkabılarınızı onu havuza itip boğulana kadar aşağıda tutmak için kullandınız.
C'est pourquoi vous deux dont les baskets sont encore humides êtes montés sur lui et l'avez tenu jusqu'à ce qu'il se noie.
Dikkatli olmak zorundasın. Nemli olabilir.
Il faut faire attention, ça pourrait être mouillé.
Cezaevleriniz nemli ve ısınma tesisleriniz tamamıyla yetersiz.
Il paraît que vos prisons sont humides et vos systèmes de chauffage médiocres.
"Nemli bir kayanın altında yaşayan bir sürüngen olmalısın."
T'as dû te traîner hors de la fange.
Akşam havası sisli ve nemli olur, ayrıca buranın şafakları sakindir.
Le soir l'air est humide, épais, et les aubes, ici, sont calmes.
Hâlâ nemli.
C'est encore humide.
Yaşamın başlangıcını sıcak, nemli ve elektrikli koşullarda varsaydık.
Nous avions l'habitude de penser que la vie avait dû commencer dans ces conditions étouffantes et électriques.
Azıcık nemli liflere sahip, katı odundan ibaret olan soğansı bir kökü topraktan çıkarıyor.
Il déterre un bulbe... un simple morceau de bois fibreux légèrement humide à l'intérieur.
Akşamleyin, serin, nemli hava çölün üzerine gelip geziniyor, hayat veren bir yağmur umudu getiriyor.
Le soir un vent froid et humide... souffle sur le désert faisant espérer la venue de la pluie régénératrice.
- Nemli.
- Trempé.
Hem hava da soğuk ve nemli olur.
Il fait froid et humide.
Hayvanların nemli ağız ve burunları...
Des museaux humides vous hument.
Ciğerlerimin dayanılmaz baskısı nemli yeryüzünün boğucu dumanı tabutun vahşi davetkarlığı gecenin mutlak karanlığı ve o sessizlik taşan bir deniz gibi.
L'insupportable oppression des poumons... l'odeur étouffante de la terre mouillée... l'étroitesse du cercueil...
... nemli yastıkta görülen rüyalar kuzeyde, gece kar yağarken görülenlerden farklı olur.
de ceux du Nord. La nuit, quand il neige, alors ils sont...
Tanrım, hava nemli, değil mi?
Quelle chaleur!