Niche traducir francés
342 traducción paralela
Onu nerede buldunuz? - Operadaki ana merdiveni hatırlıyor musunuz? - Evet.
En haut de l'escalier de l'Opéra, il y a un palier qui donne sur le foyer, puis une petite niche.
- Evet. - Fuayeden çıkarken duvarda ufak bir oyuk var.
Dans la niche, une statue de Vénus.
- Pek sayılmaz. Ben de. İşte orada buldum.
Pourtant, je ne suis pas allée près de cette niche.
Köpeğimin yuvası bile daha büyük.
Même la niche de mon chien est plus grande.
Şurada, Tink, kulübesinde.
Par ici, Clochette. Dans sa niche.
- Hakkında hiçbir ipucumuz yok.
Nous ne savons pas où il niche.
Kendisine Moe diyor, 174 Bowery'de iş tutuyor.
Une certaine Moe. Elle niche au 174, Bowery Street.
Su sızdıran bir köpek kulübesi.
Une niche en ruines.
Sanırım gözden düşen kişi benim.
Vous me faites une niche?
Eve dön, Buffy.
A la niche!
Colossa tepelerinde yuva yapan, kocaman kuşlar.
- Un oiseau qui niche à Colossa. - C'est exact.
- Köpek yuvasını alabilirsin.
- Tu peux avoir ma niche.
Prensimizin nereye gittiğini biliyor musun?
Sais-tu où niche notre prince?
Türünün içinde karga yerleşiktir.
Le corbeau ne migre pas, il niche toujours au même endroit.
Köpeğimin kulübesi.
Là, c'était la niche du chien.
Küçük garaj ve tavan aramıza geri döneceğiz.
Nous rentrons à la niche.
Sen artık sen değilsin. Sen bir kapı, toprak, bir çiçek, Tanrısal bir döşeksin.
Tu n'es plus toi-même, tu es la porte, le terrain, la corolle, la niche de la divinité.
Anlayacağın dilde söylüyorum, İnine dön!
Comme on dit dans ton milieu, va voir dans ta niche si j'y suis!
Ardından, ben şehirde gezinirken, nazik yaşlıca bir adam bana yaklaştı ve beni hamamlara götürdü.
Plus tard, un bon père de famille m'aborda. Il m'a conduit aux thermes par la main, dans cette niche.
Hayır, Bay Lambert'e "köpek kulübesi" demelisiniz. Eğer "şilte" derseniz kafasına torba geçiriyor.
Non, non, vous devez dire "niche" à M. Lambert car si vous dites "matelas", il met un sac sur sa tête.
Anı Bahçemizde özel bir hücre seçtik.
Nous avons sélectionné une niche funéraire dans notre Jardin du Souvenir.
Silahı omzuna yerleştir ve ona rüyalarının kadınıymış gibi davran.
Niche-le au creux de ton épaule, comme si c'était la femme de tes rêves!
" Allah, göklerin ve yerin nurudur O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan... bir kandil gibidir ; çerağ bir sırça içerisindedir ;
" Allah est la lumière des cieux et de la terre sa lumière peut être comparé à une niche qui enchâsse une lampe la lampe dans un cristal brillant comme une étoile
Bizi köpek gibi zincirlemene hiç gerek yok.
Il n'y a pas de raisons de nous enchaîner comme des chiens à la niche.
Uçan köpek kulübesi yapmıyoruz burada.
Ce dirigeable n'est pas une niche volante!
Sakar işçi sonuna razı gelmeli!
Les chiens à la niche. Oui!
Kapının yanındaki dolapta.
La clé est dans la niche, près de la porte.
- Dolap mı?
- Il dit que la clé est dans la niche...
Yılın sadece bir günü Güneş'in ışınlarının pencereden girip, burada bir iz oluşturmasını sağlayan bu törensel takvimi hazırladılar.
Ils ont construit ce calendrier... pour que les rayons du Soleil entrent par une fenêtre... et atteignent une niche... uniquement en ce jour.
Örneğin... şans eseri bir oyuk ya da pencere raslantı eseri burada mevcut değil.
Par exemple... l'alignement accidentel d'une fenêtre avec une niche... ainsi que d'autres constructions très diverses.
Fakat ben kalbimi ne kartalların yuva yaptığı yere ne de madencilerin gizli cevher damarını bulmak için derince kazdığı yere kaptırdım.
Mais je ne le perdis ni à l'endroit où niche l'aigle, ni là où le mineur extrait, dans les profondeurs, le minerai.
Seni ısıramasın diye köpek kulübesinden yeterince uzakta.
Assez loin de la niche du chien pour qu'il ne te morde pas.
Figan ediyorsun çünkü lahana yetişen bir toprakta yatıyorsun.
Tu geins, parce que tu es dans le potager. La niche est ton dernier refuge... et ta maladie.
Köpek kulübesinin yanında bir ambar vardı, ve orada bir ırgat yaşardı. gizlice girip oradaki kızı hamile bırakmıştı
À la place de la niche,... il y avait un appentis... où un fils cadet a pénétré... pour engrosser sa fille.
- Defol git!
A la niche.
Şuradaki oyuğa girin.
Dans la niche, par là!
Şamata olur, lanet olası bir güzel şamata olur diye düşündüm.
C'était une niche. Une fameuse niche, eh?
Bu ıstıraba işte bu yüzden katlanıyorum. Girin.
C'est exprès qu'on vous loge dans cette " niche'"
Kulübene gir!
À la niche!
Hayır, efendim. Küçük bir dolap gibi bir şeydi.
Non, ce n'est qu'une petite niche.
Bir köpek kulübesinde uyumak zorunda kalmasaydım daha düzgün düşünebilirdim.
Ça aiderait si je n'avais pas eu à dormir dans une niche. Je ne peux même pas penser.
- Son parça "Doghouse" olsun.
- C'est notre public! Donc "A la Niche", pour le rappel.
Düzgün bir köpek kulübesi bile yapamazsın onunla.
Vous ne pourriez même pas faire une niche.
Hepsi bu.
Une belle niche pour un chiot sans pedigree. Et voilà toute l'histoire.
Bir de diğer gemi var, içi güzel ve temiz bir şekilde tıka basa doldurulmuş olan.
Voilà l'autre vaisseau bien niché.
Aptallık ettim. Beynimin yerinde bir boşluk vardı. Artık o boşluk yok.
J'avais un grain, il s'était niché dans ma tête, et là, il est parti.
- Bay Hall.
On renâcle un peu, et puis, on se fait à sa niche.
Kaldı ki, diğer taraftan, düğün gecesi elbiseni kaldırıp, dükkanın son müşterisi olduğunu görünce de, sana kesin kahramanlık nişanı takacaktır.
Mais bien sûr, il vous donnera une médaille quand il lèvera vos jupes le soir des noces et qu'il trouvera votre chapon niché dans la dentelle!
Kalk ayağa!
A la niche ce soir.
- Son parça "Doghouse".
- On jouera "A la Niche".
Sürat teknesinin birinin gözetleme direğinde filan mı daktilo kullanıyorlar? Neden kâğıt tutucuya ihtiyacınız olur ki?
Ou niché dans la vigie d'un trois-mâts.