Nisanlısı traducir francés
2,177 traducción paralela
Onun yerine nişanlısı muhteşem bir adam olan Müdür Cutler ile kalmayı seçti.
Elle a choisi de rester ici, auprès de son fiancé, un homme formidable. Il s'agit en effet du proviseur Cutler.
Nişanlısı adına meydan okumak için gelmişti
Elle accepte le défi au nom de son fiancé.
- O zaman sizin nişanlınız dövüşecek?
- Votre fiancé s'est décidé?
Artık benim de "arkadaşım nişanlısından dayak yedi" hikayem oldu.
Moi, j'ai l'histoire de mon pote qui se fait tabasser par sa fiancée.
Aynı zamanda nişanlı bir çift olduğumuzu düşünmeleri açısından konuşmayı bana bırakman en iyisi olur. Olur, olur.
Et aussi, pour qu'ils croient qu'on va se marier, ce serait mieux si tu me laissais parler.
Don Giovanni'nin nişanlısı Masetto'dan ayrılıp Lure Zerlina'ya kaçmasını görmek istiyorum.
Je veux savoir si Don Giovanni est capable d'entraîner Zerlina loin de son fiancé Masetto.
Bu o adam ve nişanlısı.
C'est ce gars et sa fiancée.
Birinin nişanlısını çalmanın yanlış bir şey olduğunu biliyordum.
Je savais que ce n'était pas bien de voler la fiancée d'un autre.
Nişanlısının onu başka bir suçluyla aldattığını duyunca bakalım nasıl olacak.
Attends qu'il découvre que sa fiancée le trompait avec un autre criminel.
Rose'un nişanlısı.
C'était le fiancé de Rose.
Charlie'nin nişanlısı yerleştiğine göre...
Tu as l'air en forme, Alan.
Çünkü sen aslında nişanlısın.
Parce que, de fait, tu es fiancé.
Charlie sen mükemmel bir kadınla nişanlısın.
Charlie, tu es fiancé à une femme merveilleuse.
Kız Choi'yle nişanlıydı, sonra gönlünü Sun Hoo'ya kaptırdı.
Elle était fiancée à un Choi et s'est amourachée d'un Sun Hoo.
Nişanlısıymış!
Un fiancé!
Tucker Benton patronun kızıyla nişanlıymış.
Tucker Benton était fiancé à la fille de son patron.
Evet, nişanlısı biraz önce gitti.
Sa fiancée vient de partir.
Charlie'nin nişanlısının.
La fiancée de Charlie.
Charlie'nin nişanlısı mı?
La fiancée de Charlie?
Ben Dave'in nişanlısı Alice. Diğer bir deyişle Carrie.
Je suis la fiancée de Dave, Alice, aussi connue sous le nom de Carrie.
Böylece hepimiz oturduk ve Dave ile nişanlısının dünya evine girmesini izledik.
On était tous assis à regarder Dave et sa fiancée se maquer.
Nişanlısının düzenbaz biri olduğu konusunda kuvvetli kanıtlar olmasına rağmen onu sevdiğine hala inanıyor.
Même devant la preuve que son fiancé est un escroc, elle croit encore qu'il l'aimait.
Bu Elise Finnegan, Fletcher'ın nişanlısı.
C'est Élise Finnegan, La fiancée de Fletcher.
Nişanlıyız, aşığız, dünya umurumuzda değil.
Fiancés et amoureux s'en foutant du monde?
Yılın nişanlısı sensin.
La fiancée de l'année.
Ordaki insanların önüne çıkıp "Özür dilerim nişanlım aklını kaçırmış, lütfen somonlardan tadın" mı demeliyim.
Grand-mère! Tu veux que je leur dise : " Pardon, mon fiancé a pété un plomb.
Bu oğlum Justin ve nişanlısı.
C'est mon fils Justin et sa fiancé.
Nede olsa koreografın nişanlısıydın. Ziyarete gelmişçesine, "selam" diyorsun.
Vous passez dire bonjour, et ça vous a donné accès aux camions de l'équipe.
Kendini, olmanı istediğim kişi olmanı engelleyen bütün şeylerden sınıfından, nişanlından ve diğer her şeyden soyutlamanı istiyorum.
Montre-moi cet aspect de toi qui voudrait se libérer en classe, du fiancé qui voudrait t'empêcher d'être celle que tu veux.
Çenebaz bir delikanlı nişanlısı için aldı.
Il y a un an A un jeune homme bavard.
Dün gece gene nişanlısıyla kavga etti.
Il a eu une dispute avec sa fiancée hier soir.
Ve nişanlına ait olup olmadığını belirlememiz gerekiyor.
On doit déterminer s'il appartient à votre fiancé.
Nişanlısını enseliyor.
Elle prend son fiancé sur le fait.
Dışarıda nişanlısı eve dönsün diye dua eden bir kız var. Ve sen ona yardım edebilirsin.
Il y a une jeune femme qui prie que son fiancé rentre à la maison, vous pouvez l'aider.
Nişanlısıyla konuştunuz mu?
T'as parlé à la fiancée?
Alan Sandich'in nişanlısı şehre dönmüş.
La fiancée d'Alan Sandich est revenue en ville.
Sandich'in nişanlısı kaseti bulunca, nişanı bozmuş.
La fiancée de Sandich a rompu dès qu'elle a trouvé la vidéo.
Nişanlısının eski sevgilisiyle aynı çatı altında yaşamak çoğu kadını gücendirirdi.
Beaucoup de femmes n'apprécieraient pas que l'ex-maîtresse de leur fiancé vive sous le même toit qu'elle.
- Ve eski karının nişanlısının vurulmasının konuyla ilgili olduğunu düşünmüyorsun?
{ \ pos ( 192,240 ) } Et tirer sur le fiancé de votre ex-femme, c'est pertinent?
Carter'ın eski karısıyla nişanlıydı.
Il était fiancé à l'ex-femme de Carter?
Nişanlı veya değil, eğer sevgilin rolü yapıyorsa bunu istiyordur da.
Fiancé ou non, s'il fait semblant d'être ton mec, alors il désire l'être.
Nişanlısı bana "sürtük" dedikten sonra nasıl oraya geri dönerim?
Comment retourner là-bas quand sa fiancée me traite de traînée?
Nişanlısını çok seven astronot bir arkadaşım vardı.
Pas de ta douce vie.
Ama uçuşundan bir gece önce, nişanlısı onu dört tane başka hatun ve birkaç herifle yakalamış.
Pour que tu sois américaine, il faut extraire la canadienne de ton être. C'est pourquoi j'ai créé ces questions.
Nişanlısını asla hatırlamayabileceğini mi söylüyorsun?
C'est son fiancé et elle se souvient pas de lui?
Onunla nişanlısın.
Vous êtes fiancés!
Charlie'nin nişanlısına göğüslerini küçültmesini mi önerdin? Evet.
Tu a suggéré que la fiancée de Charlie se fasse réduire les seins?
Çok doğru. Nişanlısını çok seven astronot bir arkadaşım vardı.
C'est vrai, J'ai un ami astronaute...
Ama uçuşundan bir gece önce, nişanlısı onu dört tane başka hatun ve birkaç herifle yakalamış.
Il était fou de sa fiancée. Mais, la veille de sa mission, elle l'a trouvé avec quatre filles et deux mecs.
Sevgili Penthouse Dergisi... Sizin mektuplarınızın uydurma olduğunu düşünürdüm ta ki nişanlımın kolejdeki oda arkadaşı birkaç günlüğüne gelip bizde kalana kadar.
Cher forum Penthouse... je pensais votre courrier des lecteurs bidon, jusqu'à ce que la copine de chambre de ma fiancée s'installe chez nous.
- Nişanlısı şu anda ne yapıyor? - Kimse bilmiyor.
Il était de ma faute