Noire traducir francés
7,862 traducción paralela
Özür dilerim, siyah bilgisayar çantasıyla kaçan biri gördünüz mü?
Vous n'auriez pas vu quelqu'un filer avec une sacoche noire?
Yaranı siyah şeritle kapadım.
J'ai couvert votre camelote avec une boîte noire.
Büyük siyah bir şerit.
Une grosse boîte noire.
Tiyah bir kadın ve tördü...
Une - emme noire... et elle était a-eugle...
- ayakta yaralılara yeşil, ölü için siyah.
- verte : blessé léger, noire : décédé avant l'admission.
Topluluğum buna onay vermeyecek. Benim topluluğum da bir RAC ajanının gemimizi soyduğunu ve gizli bir silahı açığa çıkardığını öğrenince bundan daha azına onay vermeyecek.
mon peuple n'autorisera pas ça et quand mon peuple entendra qu'un agent du RAC a voler notre vaisseau, et expose une liste noire d'arme ils n'autoriseront pas moins
Brian ve Peder Andrew birlikte, karanlık odada çok vakit geçiriyorlardı fotoğrafçılıkla uğraşırken.
Brian et Père Andrew passaient beaucoup de temps ensemble dans la chambre noire... Ils faisaient... de la photographie.
Karanlık oda,... kendini güvende hissedip bana, onu rahatsız eden arkadaşından,... başka biri tarafından taciz edildiğinden bahsedebileceği bir yerdi.
La chambre est noire est devenue un lieu où il se sentait en sécurité, assez pour me parler, d'ami à ami, de ce qui le penait... Quelqu'un abusait de lui.
Bak, beni bu ofisten uzak tutmana izin vermeyeceğim.
Je vais pas te laisse me mettre sur liste noire au bureau.
Bankadaki borçları ödemeyi bize bırakacaksın.
Laisse le à la soirée noire pour nous remettre dans le vert.
Eskici dükkanından falan almışsın zaar. İki siyahi kadın arasındaki farkı anlamayacağımı sandın.
Vous avez probablement acheté ça dans un bazar quelque part, pensant que je ne pourrais pas faire la diffèrence entre une femme noire et une autre.
Ve bir hafta sonra elim karardı ve morardı.
Et puis, une semaine après, ma main est devenue noire et bleue.
Korku yüzünden mi? Bu küçük kara kutunun içinde olan şeyden korktuğunuz için mi?
À cause de la peur, à cause de la peur de ce qu'il pourrait y avoir dans une petite boîte noire.
Siyah Dynaflow, plakası 3Y6Z.
une Dynaflow noire, immatriculée 3Y6Z.
Kahve dükkânındaki adam sarışın bir kadının Stark'ı siyah bir Sedan'a zorla bindirirken görmüş.
Le gars au café a vu une blonde forçant un homme correspondant à la description de Stark à monter à l'arrière d'une Sedan noire.
Şerefsizler karanlık odadaki gölge gibiler.
Ces salauds sont aussi insaisissables que des ombres dans une chambre noire.
Tenindeki mor rengine bakılırsa bozulmayla, iyice bozulma arasında.
En se basant sur la teinte violacé de la peau, je dirais qu'il est entre putréfaction et putréfaction noire.
O da Kara Veba hakkında bir şarkıydı.
Cette chanson parle de la peste noire.
Yarın siyah elbisemi getirebilir misin?
Donc si tu peux ammener ma robe noire dans la matinée?
14. yüzyılda, Kara Ölüm Avrupa'nın neredeyse tamamını yok etti.
Au 14ème siècle, la Peste Noire fut encore plus meurtrière en Europe.
- Burası Gece Odası.
C'est la Chambre Noire.
Burası Gece Odası.
C'est la Chambre Noire.
Dikkat Gece Odası müşterileri, Markridge komandoları yolda.
Attention, clients de la Chambre Noire, les commandos de Markridge sont en route.
- Gece Odası'nı bulurlardı.
- La Chambre Noire.
Onu buldum. Gece Odası'nı buldum.
J'ai trouvé la Chambre Noire.
Şu an Gece Odası denen bir yerde.
Maintenant, elle est dans un endroit appellé la Chambre Noire.
Onu Gece Odası'nın dışına çıkarmalarından önce ona ulaşmalıyız.
Nous devons l'atteindre avant qu'ils ne la sortent de la Chambre Noire.
Pekala, Gece Odası bu.
Ok, c'est la Chambre Noire.
Virüs Gece Odası'nda değildi.
Le virus n'était pas dans la Chambre Noire
- Gece Odası'ndaki o kalıntılar insan mıydı?
Ces restes dans la Chambre Noire... Ils étaient humains?
Belki de 12 Maymun'un Gece Odası'nda bulamadığını, onlar buldu.
Et, peut-être, si les 12 singes ne l'ont pas trouvé dans la Chambre Noire, ils l'ont trouvé ici.
Karanlık madde, ikisini birleştirmiş.
La matière noire les a fusionnés.
- İkisi de uçak kazasından kurtulmuş hızlandırıcının patlamasından açığa çıkan karanlık madde ise ikisini birebir olarak aynı şekilde etkilemiş.
Et ils ont tous les deux survécu le crash en avion. et quand la matière noire s'est échappée lors de l'explosion du l'accélérateur de particules Les a affecté tous les deux de la même manière.
- İkisi de uçak kazasından kurtulmuş ve hızlandırıcının patlamasından açığa çıkan karanlık madde ise ikisini birebir olarak aynı şekilde etkilemiş.
Les deux frères Mardon ont donc survécu au crash de l'avion et la matière noire a été libérée par l'explosion de l'accélérateur de particules les affectant tous les deux... Pratiquement pareil.
Gece Odası harabeye döndü.
La Chambre Noire est détruite.
Bu Gece Odasından.
C'est ce truc de la Chambre Noire.
Tıpkı Büyük Yangın ve Gece Odası gibi.
Comme la grosse explosion et la Chambre Noire.
McCarhy'nin The Blacklist'inin fanı değilim ama bazen sıradan bir adam da şeytana tapabiliyor.
Je suis pas fan de la liste noire du Maccarthysme, mais parfois le voisin voue un culte au diable.
- Siyah yağmur. - Evet.
La pluie noire!
Old Town'da dördüncü seviye siyah yağmur başladı 113. sektörden 150'ye bu süre zarfında seyahat ve iletişimler etkilenecek.
Une pluie noire de force 4 s'abat sur Old Town, secteurs 113 à 150. Le voyage et les communications seront affectés durant toute la durée.
Bak, kabul ama siyah yağmur orada, kahpeler.
C'est très bien tout ça, mais la pluie noire tombe à verse, les nazes.
Siyah yağmur yaraları mı?
Cicatrices de la pluie noire?
Pekala, eğer birileri dışarıda kara büyü yapıyorsa, kiminle konuşmamız gerektiğini biliyorsun.
Et bien, s'il y a quelqu'un quelque part qui pratique la magie noire, tu sais à qui nous devons parler.
Onu, Kilgrave'in kara listesinden çıkarmanın bir yolunu biliyor olabilirim. Ama hiç kolay olmayacak.
Je sais comment l'ôter de la liste noire de Kilgrave, mais ça va être pénible.
Kara büyünün Kutsal Kabı.
C'est le Saint Graal de la magie noire.
Başına büyük dertler açabilirsin.
Vous pourriez être dans une merde noire!
Buralardaki bir sokaktı ve yanında siyah bir araba vardı.
Près d'une autre rue, et y avait une voiture noire à côté.
- Siyah ya da gümüş...
- Noire ou argentée...
Kumral kız onları ilgilendirmiyor.
Ils s'en fiche de la fille noire.
Evet, bazen siyah ışığı...
On utilise parfois la lumière noire pour...
" Siyah bir kadın.
"Une femme noire. Elle est aveugle."