Nuggets traducir francés
200 traducción paralela
İki Big Mac, bir peynirli Royal... altı parça Chicken McNuggets, iki kutu Ronald McDonald kurabiyesi... bir tabak McFries, iki çikolatalı milk shake.
Deux Big Macs, un cheeseburger géant, six nuggets, deux cookies McDonald, des frites, deux milk-shakes chocolat.
Ve altı nagıt.
Et six nuggets.
Tavuk olduğunu söylerdim, ama hiç göğsü yok. Sadece Nugget'leri var.
On dirait que c'est un poulet, mais à la place de la poitrine, il a des nuggets.
Nuggets elemanının telefonlarıma cevap vermemesi ve Mike Lupica'nın, bana "Problem Çocuk 4" diye seslenmesi haricinde her şey harika.
Mis à part le fait que le recruteur des Nugget ne me rappelle pas et qu'on m'appelle "L'enfant terrible numéro 4" aux infos, ça va.
Onları ölü ve çok pişmiş severim. Hiç Temel Reis'i duydun mu?
Je les aime frits, façon nuggets.
Bir Diyet Pepsi ve acılı kanat alayım.
Avec un Diet Pepsi et des nuggets.
Nuggets, Knicks'i az bir farkla 114'e 112 mağlup etti.
Les Nuggets ont eu raison des Knicks, 114 à 112.
DAha önce bu tavuk kepçelerini denedinizmi?
T'as déjà essayé les nuggets Dippers?
Sonra bir arkadaşın şehirden ayrılmak zorunda olduğunu söyler ve tam da Black and Decker'ın önünde parçaları yayılır etrafa bu küçük lokmacıklar gibi.
Et puis ça le prend comme ça. Il sort sa Black Decker, et il en fait des nuggets!
Bak ne diyeceğim. Yarın akşam gelirken kaşarlı tavuk parçaları getireceğim.
Demain, je te ramènerai nos nuggets de poisson au fromage.
- Doublemeat Nuggets'ta ne var?
- Quoi? - Qu'y a-t-il dans les nuggets?
- Lokantaya.
C'est simple : des nuggets.
Evet. Eğer evlenirsek, biz sadece... bir buket tavuk verelim birbirimize.
Ouais, si jamais on se marie, on n'aura qu'à s'échanger, genre.... des nuggets de poulet.
- Dee, nugget istiyor musun?
- Dee, tu veux des nuggets? - Non, c'est bon.
- Gathering Nuggets.
- Je ramassais des cailloux.
Şu anda en sevdiğim yemeği yemek istiyorum. McNuggets.
J'ai très envie de manger mon plat préféré des nuggets.
Ben McNuggets sevmiyorum ki, vejetaryenim.
J'ai horreur des nuggets, je suis végétarienne.
Kızılderililer bütün McNuggets'ları ele geçirdi.
Des indiens se sont emparés de vos nuggets.
McNuggets!
Mmm... des nuggets!
Kendininkini yemek istemiyorsan meyveli mısır gevreğimiz olacaktı.
Mais si tu n'en veux pas, j'ai aussi des nuggets.
Yetişkinler mısır gevreği yemez. Tavuk yerler.
Non, les adultes ne mangent pas... de nuggets mais du vrai poulet.
- Charlie amca, Fudge Nuggets'ı çal.
- Tonton Charlie, fais-nous les nuggets.
- Bu heyecanlı işte, ilk defa Mc Nuggets alıyorum.
Mes premiers nuggets... depuis le début de ma folle aventure.
- Mc Nuggets mesela.
Un exemple, les nuggets.
- Bu tavukta nuggets görüyor musunuz?
"Où sont les nuggets sur ce poulet?" "On ne sait pas non plus."
- Patatesi, Chicken Nuggets. - Sosis, diyet kola... - Kahve ve buzlu çay.
Les frites, les nuggets, les pommes de terre sautées, les saucisses, le Coca light, le café et le thé glacé.
Ve aile boyu bir tavuk kovası.
Et une boite de nuggets familiale!
Böl beni ve Kentucky-tavala beni.
Et bien, qu'on me découpe et fasse de moi des nuggets.
Tavuğun budunu sosa banmayı severim.
J'adore toutes les sauces dip avec mes nuggets.
Anne, tavuk kanatlarımı bitirdim.
Maman, j'ai fini mes Nuggets
Balık eti de değil. Bizimkiler jamboncu, tavuk parmağı seven çocuklarımız var!
Nos enfants aiment le jambon ou les nuggets de poulets.
Belki biraz balık ve biraz da tavuk parmağı yaparız.
On pourrait peut être faire du poisson et quelques nuggets. - Oublies ce que je viens de dire.
Tavuk parmağı ister misin büyükanne?
Tu veux un nuggets au poulet, mamie? Mmm!
Davet için, tavuğumu nasıl seçsem ki? Kızarmış mı, nuget mı?
Pour la récéption, comment dois-je faire mon poulet, grillé ou en nuggets?
Eğer nuget olanı seçersem, sence bana iki çeşit sos verirler mi?
Si j'apporte des nuggets, tu penses qu'ils me laisseront avoir deux sauces différentes?
Etli peynirli sandviç ve damadıma da..... vejetaryen sandviçi getirdim.
Donc j'ai apporté des nuggets au fromage, et un sandwich végétarien pour mon beau-fils.
Bir gün Denver Nugget'da oynayacağım.
Un jour je jouerai pour les Denver Nuggets.
Tavuk kanadı istiyorum.
- Je veux des nuggets de poulet.
Marsık, hayalet, maça, kara "bunlar" ırksal aşağılamadır.
"Kinder", "Pépito", "As de pique", "Aubergine", "Sauvage", "Nuggets"... ça ce sont des insultes raciales.
Dün geceki Nugget maçını izledin mi? İzlemedin mi? 118...
Tu as vu le match des Nuggets, hier soir?
Bir çift tavuk kanadı kaçakçılığı yapıyor gibi görünüyorsun.
C'est des nuggets que vous avez planqués là?
Pozitif ayrımcılık, kadınlarla azınlıkları rekabete sokup beyazlar tavuğa AİDS aşılarken bizi oyalamak için bulunmuş bir şey.
La discrimination positive est destinée à maintenir les femmes, et les minorités en compétition entre eux. Pour nous distraire pendant que les mecs blancs injectent le sida dans nos nuggets de poulets.
Devlet görevlisiyim ve parça tavuklarınızı teftiş etmeye geldim.
Je suis du gouvernement, et je suis ici pour inspecter vos nuggets de poulets.
Arka tarafa haydi tamam da..
Le dos, c'est une chose, mais les nuggets?
Aslında önce, beş parçalı tavuk alabilir miyim? Ama kolanın yerine bol kurabiye parçacıklı McFlurry olsun. İyice karışsın.
En fait, plutôt un menu nuggets, mais avec un McFlurry à la place du coca, avec plein de cacahuètes.
Broncos ya da Nuggets'ı haber yapmama hiç izin vermeyecek.
Je n'écrirai jamais sur les Broncos ou les Nuggets.
Butlarımda hissedebiliyorum bunu.
Je le sens dans mes nuggets.
Tatlım, ya pizza olacak ya da tavuk kızartması.
Chérie, c'est ça ou des chickens nuggets.
Granny's Big Fudge Nuggets?
Des céréales aux pépites de chocolat?
Çıtır halka.
- Des Crunch Nuggets.
Bu lokantada kızarmış tavuk satıldığını bilmiyordum.
Je ne savais pas qu'ils servaient des nuggets de poulet dans ce restaurant.