O kişi traducir francés
6,362 traducción paralela
- Ama artık sen o kişi değilsin.
- Tu as changé.
İkimizden biri cahilse, o kişi benimdir.
De nous deux, c'est moi le paysan.
O kişi burada seninle birlikte.
Cette personne-là est ici avec toi.
O zamanlar o kişi bile değildim.
Je n'étais même pas cette personne à l'époque.
Bilerek Starship şarkısını ekledim Rod Remington'ın bilinçaltına kaldı ki o kişi, Jefferson Havayolları'nın bütün yedi üyesi ile haşin bir evlilik yapandır.
J'ai ajouté une chanson de Starship pour inconsciemment mettre Rod Remington mal à l'aise, qui a été vite fait dans un hargneux mariage de groupe avec les sept membres de Jefferson Airplane.
Ve o gemi battığında o kişi de öldü.
Et au fait qu'il est sûrement mort quand le bateau a coulé.
Düşündüğüm şey hoşuma gitmiyor... -... ama sanki o kişi- -
A-Et je ne veux pas ce que je pense, mais je suis... je me sens il.
Ben miyim lan o kişi!
C'est pas moi qui l'ai baisé!
Bu listedeki birinin düğününüzdeki birini tanıdığını düşünüyoruz... ve o kişi de Wesenrein'la aradaki bağlantı olabilir.
On pense que quelqu'un sur cette liste connaît quelqu'un qui était à votre mariage, et que cette personne peut être le lien avec le Wesenrein.
Reddeden tek kişi o olmuş.
Il est le seul à avoir refusé.
İlaç riskli ve fazla kullanılıyor ve bugün sizlere kanıtlayacağım ki bir insan üzerinde genel anestezi olmadan da ameliyat yapılabilir ve o aynı kişi ameliyatı kendi yapabilir.
Cette drogue est dangereuse et galvaudée. Et je prouverai aujourd'hui qu'un homme peut être opéré sans anesthésie générale et que ce même homme peut pratiquer cette opération lui-même.
Eğer bir fırtına olursa, bir afetin yıkıma dönüşmesini engelleyecek tek kişi o.
S'il y a un ouragan, lui seul peut empêcher une catastrophe encore plus grande.
Hatırladığım kadarıyla o gece sana yardım eden tek kişi ben değildim.
Je n'ai pas été la seule à vous aider ce soir-là, autant que je me sache.
Bu çocuk saatlerdir böyle ve onu susturacak tek kişi Avery o da şu lanet Pitchfork görüşmesinde.
Cet enfant y est depuis des heures. Avery est le seul qui peut la faire arrêter de pleurer et il est à un putain de rendez-vous avec "Pitchfork".
O zaman sana göre bu bardaki herkes doğru kişi.
Je suppose que ça fait de tout le monde ici le putain de bon mec.
Tamamen dürüst olmak gerekirse Lydia, şu anda o pozisyondaki kişi manik depresif.
Pour être tout à fait honnête, Lydia, qui occupe actuellement le poste, est heu bipolaire.
Tek gergin olan kişi o değil.
J'étais nerveuse aussi, à cause de...
Aslanın ağzına kafasını ilk sokan kişi neden o olsun?
Pourquoi ce serait à lui de se jeter la tête la première dans l'antre du lion?
O gece limana seni sevdiğini söylemeye gelen tek kişi ben değildim.
Je n'étais pas la seule personne à être venue sur les quais cette nuit là pour te dire que je t'aimais.
O her şeyi bilen tek kişi.
Il est le seul au courant.
- Dinlediğin tek kişi o.
C'est la seule que vous écoutez.
- Yaşananlara doğrudan tanıklık edecek tek kişi o.
Il est le seul à pouvoir témoigner.
O senin düşündüğün kişi değil tamam mı?
Elle n'est celle que tu crois, tu sais?
250 kişi o köyde öldü.
250 personnes sont mortes dans ce village.
Sonunda olmak istediğim kişi olduğum için oluşan o rahatlama hissi. Başıma gelen en iyi şey.
Ce sentiment de soulagement que j'ai maintenant d'être finalement la personne que j'ai toujours voulu être c'est la meilleure chose qui me soit arrivé.
O bizi en sert biçimde eleştirebilecek kişi.
Elle est de loin notre critique la plus dure.
O filmi beğenen çok kişi yok.
Peu de gens ont aimé ce film.
Olmak istediğim kişi hakkında düşünmeyeyim. Sadece o insan olayım.
Plutôt que de penser à qui je veux être, il faut que je le sois.
O bir alyans takmayan tek kişi o.
C'est le seul qui ne porte pas d'alliance.
Klaus insanı bazen çileden çıkarır, bilirim. Hatta kalleşlik de yapabilir. Ancak Dahlia gibi birisine karşı yanında tutabileceğin en iyi kişi o.
Je sais que Klaus peut être exaspérant, traître même, mais c'est la personne idéale à avoir à ses côtés contre quelqu'un comme Dahlia.
Bazılarına güveniyorum, bazılarına güvenmiyorum. Ama kesin olan bir şey var. Konu çocuğumun güvenliğine gelince güvendiğim tek kişi var o da benim!
Certains en qui j'ai confiance, d'autres non mais une chose est sure, il n'y a qu'une personne à qui je fais confiance pour la sécurité de ma fille, et c'est moi!
Zannettiğin kişi o değil.
Elle n'est pas qui tu penses.
Onun ölmesini istiyordu belli şeyleri harekete geçirmek istiyordu. Ama o okları göğsüne saplayan kişi benim. Malcolm'ı teslim etme anlaşmasını yaptığımda sana intikam sözü verdim.
Il la voulait morte pour faire avancer certaines choses, mais c'est moi qui ai tiré ces flèches dans sa poitrine, et quand j'ai conclu le marché d'abandonner Malcolm, je t'ai promis ta vengeance.
O meşgul. Daha az sorumluluk sahibi olduğum günlerden tanıdığım birkaç kişi var.
J'ai encore des contacts de mon époque moins socialement responsable.
- Benim yerime geçecek olan tek kişi o.
Elle est la seule à pouvoir me succéder.
Claire, o aynı kişi değil.
Claire, ce n'est plus le même.
BlueBell'de aileden diyebileceğim tek kişi o ve şu anda aileye çok ihtiyacım var.
Il est la chose la plus proche d'une famille à BlueBell. Et j'ai vraiment besoin d'une famille en ce moment.
Şimdiye kadar onu ateş ederken gören tek kişi o.
Pour autant qu'il sache, c'est la seule personne qui peut le relier aux fusillades.
O şarkıyı yazan tek kişi Sting'di.
La seule personne à avoir écrit cette chanson est Sting.
- Claire o artık aynı kişi değil.
- Claire, c'est plus le même.
Bizi bilen tek kişi sensin, o yüzden onunla ilgilenmeme yardım et.
Je t'écoute. Tu es le seul à être au courant. Il faut que tu m'aides à m'occuper d'elle.
Bunu yapabilecek tek kişi Akalitus..... ve o burada değil.
La seule à pouvoir faire ça c'est Akalitus et elle n'est pas là.
O ilk geri getirdiğim kişi.
Il... Il a été le premier.
O zaman kaç kişi öldürdünüz?
Combien d'hommes avez-vous tués, là-bas?
Hep olmayı beklediğin kişi olmakta o adamı kullanmadın mı?
Et n'as tu pas utilisé cet homme pour devenir ce que tu as toujours voulu être?
Yardım etmemi istediğin kişi o mu?
Tu veux que je l'aide?
Paradan sorumlu kişi o.
Elle est celle qui est en charge de l'argent.
Kolay olan tek kişi olan o ise en zoru olur.
Et la seule chose qui était facile, elle, c'est la plus difficile de toute.
Barb, o... güçlü bir kişi,
- C'est possible.
Seni o tür bir kişi olarak görmüyorum. Ne tür?
Je vous imagine mal en arriver là.
Rochefort'un iddialarına karşı gelebilecek tek kişi o.
C'est le seul à pouvoir discréditer les déclarations de Rochefort.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34