Octave traducir francés
209 traducción paralela
Octave!
Octave!
Örneğin Octave.
Octave, par exemple!
Octave anlıyor musun?
Tu comprends, Octave...
Bay Octave!
Eh bien, monsieur Octave!
- Octave! Nerelerdeydin?
Octave, où étais-tu?
Bay Octave'ı iştahsız hiç görmemiştim.
J'ai jamais vu monsieur Octave sans appétit!
Çok edepsizsin.
Octave, tu es indécent!
- Octave gürültü mü yapıyor?
Du temps de mon père. - Octave n'est pas trop bruyant?
Ve Bay Octavé'ın arkadaşına da André Jurieux diyorlar.
Et l'ami de M. Octave s'appelle André Jurieux...
Octave, partide ne yapacaksın?
Octave, que fais-tu pour la fête?
- Yeteri kadar oynadım Octave.
Non, j'en ai assez, de ce théâtre, Octave!
- Octave, böyle çok güzelsin.
Vous êtes bien gentil, mais...
Octave'la beraber gittiğini görmediniz mi?
Vous n'avez pas vu qu'elle est partie avec Octave?
- Merak etme. Octave ile birlikte.
Vous n'avez rien à craindre, elle est avec Octave.
Pekala.
Bien, M. Octave.
- Bu çok yanlış Bay Octave.
- Vous avez tort, M. Octave.
- Hoşça kalın Bay Octave.
Au revoir, M. Octave.
- George. - Bir oktav yukarıdan söyle.
Une octave plus haut!
Senin yerini değiştirmem lazım.
Tu dois descendre d'une octave.
Octavius, ben senden daha çok gördüm dünyayı.
Octave, j'ai plus d'expérience que toi.
Gel Antonius, gel Octavius, gelin!
Viens, Antoine, ainsi que le jeune Octave!
Octavius'la Antonius'un güçlenmeleri de son umutlarını yıkmış olmalı çünkü ölüm haberi, onların yükseliş haberleriyle birlikte geldi.
Elle souffrait de voir Octave et Antoine devenir si forts. Je l'ai appris en même temps que sa mort.
Messala, bak mektuplar aldım. Octavius'la Antonius, büyük bir orduyla üstümüze iniyorlarmış Philippi'ye doğru.
Messala, on m'écrit que le jeune Octave et Antoine arrivent sur nous en force et foncent vers Philippes.
Octavius, Antonius ve Lepidus 100 senatörü öldürmüşler ayaklanma ve kanunları çiğnemeyle itham edip.
Par proscription et mise hors la loi, Octave, Antoine et Lépide ont tué cent sénateurs.
Esir alınmadı Octavius, Brutus esir alınmadı.
Il est en sûreté, Octave. Brutus ne craint rien.
Her şeyi yitirdiğim bugün kazanacağım şerefi Octavius'la Marcus Antonius kazanamayacaklar aşağılık zaferleriyle.
Ma perte me vaudra plus de gloire qu'à Octave et Antoine leur ignoble victoire.
Siz de benim Octave gibi bir mahkûmu yardımcı olarak almalısınız.
Il vous faut un prisonnier pour vous aider ici, comme mon Octave.
Octavian, adı her neyse, şu Sezar'ın oğlu seni kızdırdı mı?
Octave... comment s'appelle-t-il, le fils de César... vous inquiète?
Yeğeni Octavian'ı onun varisi ilan ettiğini!
Désignant comme héritier son neveu Octave!
Eğer Octavian varis ilan edilmeseydi sen ve oğlun kaç saat veya dakika hayatta kalabilirdiniz?
Sans la proclamation d'Octave... auriez-vous survécu?
Ve eğer Sezar gerçek bir kral olmuş olsaydı Octavian'ı varisi ilan eder miydi sanıyorsun?
Si César avait été couronné... aurait-il proclamé Octave?
( hafif nota )
Ceci est l'octave au-dessus d'elle.
( hafif uğultu )
Ceci est le cinquième, une autre octave au-dessus.
Üç kez detone oldun, sonra bir oktav düşük çaldın.
Trois fois vous avez joué une fausse note et après... vous avez pris une octave trop bas.
Kitap burada yok. Octavian kütüphanesiyle karıştırmış olmayasınız?
Tu l'as peut-être lu dans la bibliothèque d'Octave.
Şimdi bir oktav düşür.
Descendez d'un octave.
- Bir oktav düşür.
- Descendez d'un octave.
"Do", bir beşli çık.
Do à l'octave.
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer.
contenter notre perception de la nature à la lumière visible est comme écouter de la musique en une seule octave.
Harika bir fikir düşünmüştüm. Diğerlerinden bir oktav yüksek söyleyecektim.
j'ai chanté une octave au-dessus des autres.
Daha önceki gibi bir oktav aşağıdan söylemeni istiyorum.
Il faut que vous chantiez une octave en dessous de ce que vous chantez.
Kendi kendine oldu. Praetorius'ta, Salinas'ta teknisyenler çözümü bulmak için görevlendirildi. Sonunda bir Andreas Werckmeister, tanrıların sekiz oktavlık armonilerini bölerek sorunu çözdü.
Il y est parvenu en se fiant à des techniciens, des Praetorius et Salinas, à Andreas Werckmeister qui a résolu le problème en divisant le système divin de l'octave en douze unités égales sans battement.
Werckmeister'ın hatalarını dikkatlice düzeltmeliyiz. Biz, kendimiz, ölçeğin yedi notasına kafa yormalıyız oktav olarak değil ama yedi belirgin ve bağımsız nitelik, aynı cennetin yedi kardeş yıldızı gibi.
Il convient de corriger soigneusement l'oeuvre de Werckmeister, car ce qui compte pour nous, ce sont les sept tons de la gamme qui ne constituent pas le septième d'une octave mais sept... qualités différentes, pareilles à sept étoiles-soeurs dans le firmament.
Kahverengi sesin, en düşük oktav Mi sesinin 92 cent altındaki ses olduğuna inanılır.
"Le bruit marron serait 17 comas sous l'octave inférieure de Mi b."
- Dayanamıyorum artık!
- Octave, je n'en peux plus. - Qu'est-ce qu'il y a?
- Octave ile.
Avec Octave?
Ama Octave... istisnadır.
Oui, mais Octave... est tout à fait exceptionnel.
Biri çıkar.
Monte d'un octave.
Fazla yüksek bir oktav.
C'est une octave trop haut.
- En sevdiğim bu.
- Si on mettait un autre piano, pour jouer une octave plus haut? - C'est ma préférée.
Aman Tanrım! Bu ne? Bu Augustus karşılaşmaları, Roma İmparatorluğu zamanına dayanır.
Oh, mon Dieu! Que se passe-t-il? Octave inventa ces combats à l'époque de l'empire romain. il paraît que c'est à la mode. ils auraient pu faire West Side Story! A quoi servent les bracelets? S'ils traversent la ligne rouge avec, ils se désintègrent.