Ojai traducir francés
466 traducción paralela
- Hayır, Sean söylemedi. Ojai'deki okuldan duydum.
- Non, je n'ai pas de nouvelles de Sean, mais j'en ai appris de belles sur son école.
- Ojai'deki bir arkadaşımın adresi.
- Qu'est-ce que c'est? - Un ami à Ojai.
Ojai'ye gitti arkadaşlarını ziyarete.
Elle est à Ojai, chez des amis.
Ojai'ye taşınıyoruz. Bir daha Evie'yi görmeyeceksin.
On va déménager à Ojai pour que tu ne puisses plus voir Evie.
Harika bir şaraphane. Ojai'ın hemen dışında.
Il y a ce vignoble près d'Ojai.
Sonra Ojai'de kendi başına bir tatil yerini işletti.
Après ça elle a monté un refuge à Ojal, toute seule.
Tommy, Ojai'de işler nasıl?
Tommy, comment ça se passe en Ohio?
Şirket işinin son parçası olan, tabii ki, Ojai Gıda'nın başarısı.
Les dernières parts de l'entreprise sont à adresser bien sûr, à la lignée des héritiers d'Ojai Fruits
Yani Ojai Gıda'da ciddi bir zimmete geçirmeden bahsediyoruz.
Alors on parle de grave détournement à Ojai fruits.
- eğer Ojai şimdiden sorun yaşıyorsa...
Si Ojai a déjà des problèmes, alors on devrait "kick out to the curb".
Ojai'yi kaybetmek ailemi perişan eder.
Perdre Ojai détruirait ma famille.
Ama eğer Ojai'nin bölümlerini satacaksak, doğrularını sattığımızdan emin olmak istedim ve...
Mais si on doit vendre des parts d'Ojai, je veux être sûr qu'on vend les bonnes parties.
Ojai Gıda'yı bir şirket olarak düşünmekten vazgeçmelisiniz.
Vous devez arrêter de penser à Ojai comme une entreprise de fruits.
Meyve bahçelerini satarsınız, sözleşmeye Ojai'nin dağıtımcı olarak kullanılması... şartını koyarsınız.
Vous vendez les vergers, Vous faites en sorte dans la vente que les contracteurs utilisent Ojai en tant que distributeur.
Baskıcıya Ojai için tam bir sayfa ayırttım.
L'imprimeur a gardé une page entière pour Ojai.
Aslında, anne, seninle konuşmak istediğim şey Ojai.
En fait, maman, c'est d'Ojai dont je veux te parler.
Ojai Gıda'yı iflastan kurtaran birisi varsa o da kızın.
Enfin, si quelqu'un peut sauver Ojai de la faillite, c'est votre fille.
Ojai hakkında.
C'est à propos d'Ojai.
Ojai'yi sadece babanız değil, sizin hepinizi kendi başıma... yetiştirerek, ben de kurdum, böylece babanıza da... öncelikli olarak bir şirket kurma lüksünü sağladım.
Votre père n'est pas le seul à avoir construit Ojai. Moi aussi. Vous élever toute seule lui a offert le luxe de monter sa compagnie avant tout.
Ojai, hisseler için 15 milyon dolar ödemiş. Bulamayacağımız bir 15 milyon dolar.
Ojai a payé $ 15 million pour ça... $ 15 million qu'on ne peut pas trouver.
Dürüst olmak gerekirse, Ojai'den beri konuşmadık.
Honnêtement, on ne s'est pas parlé depuis le truc à Ojai.
Ojai, hisseler için 15 milyon dolar ödedi.
Ojai a payé 15 millions pour ça.
Ojai ile ilgili hatırladığım şey, erkekler, gün batımları... ve oturup "Jane Eyre" yi okuduğum verandadaki eski sandalye.
Ce dont je me rappelle à Ojai, ce sont les garçons. Et les couchers de soleil. Et ce vieux fauteuil sur le porche où je lisais Jane Eyre.
Hayır, hayır, Ojai'ye gidemeyiz.
Non, on ne peut pas aller à Ojai.
Bekaretimi Ojai'de kaybettim.
J'ai perdu ma virginité à Ojai.
Ojai'deki herkes ona aşıktı.
Tout le monde à Ojai était amoureux de lui.
Neden seninle birlikte Ojai'ye gitmek isteyeyim?
- Pourquoi je voudrais aller à Ojai?
Sürprizlerle doluyum. Ve belki Ojai'ye gelirsen sana gösterebileceğim -
Je te réserve plein de surprises et si tu viens à Ojai, je te mon...
Bugün Ojai'ye gitmeye karar verdim. Büyük çiftlik evini satıyoruz.
J'ai décidé d'aller à Ojai.
Bunun Ojai için anlamı ne?
Qu'est-ce que ça veut dire pour Ojai?
Diğer yarısını Ojai Gıda stokları olarak istiyorum.
Je veux l'autre moitié en actions dans Ojai.
Yarısı için bir ay içinde bir çek alacaksın ve Ojai Gıda'nın resmi olarak hissedarı olacaksın.
Vous aurez un chèque de la moitié dans un mois, et vous serez officiellement un actionnaire d'Ojai Food.
Ojai Kırlarında bize yarın gece için...
J'ai réservé un très bon programme à Ojai Springs...
Biliyor musun anne, aslında Sarah için Ojai'de kaplıca randevusu aldım.
Tu sais, maman, en fait, j'ai réservé un spa pour Sarah à Ojai.
- Evet. Ojai Kırları Kaplıcaları'nda.
- Oui, le spa d'Ojai Springs.
Ojai'deyiz.
Nous sommes à Ojai.
- Tanrı aşkına, burası Ojai.
- On est à Ojai, nom de Dieu.
Kız kardeşlerinle birlikte Ojai Kırları'ndayım.
Je suis juste à côté de Ojai Springs avec tes soeurs.
Ojai Gıda'nın reklamını yapıyormuş gibi oluruz ve bunun yanında, Kitty bundan çok daha gelenekselcidir.
Ca ferait pub pour Ojai Foods. En plus, Kitty aime le respect des traditions.
Ojai Gıda.
Ojai Foods.
Şey, Graham, ün bir kenara,... Ojai bu aralar dışarıdan bir danışman tutmayı düşünmüyor.
La réputation de Graham mise à part, Ojai ne souhaite pas engager de consultant externe.
Sadece "Çin" kelimesi benim için lojistik kabusu çağrıştırıyor. Ve Ojai'nin uluslararası ruhsatların, gümrük vergilerinin üstesinden gelebilecek insan kaynakları yok.
Pour moi, le mot "Chine" évoque un cauchemar logistique, et Ojai n'a pas les ressources humaines pour s'occuper des licences internationales, des tarifs...
Tam olarak ve sonra Ojai'de yabancı satışları idare etmek için özel bir birim kurarız.
Tout à fait. On pourra créer un service spécial d'Ojai pour gérer les ventes étrangères.
Yediğimiz her şey Ojai'de ürettiğimiz şeyleri sunuyor. Çok iyi.
Tout ce qu'on a mangé comporte des choses qu'on fait pousser chez Ojai.
Ve Ojai'ye girdiğimde, anlaşmayı yapacağıma ikna olmamıştım.
En arrivant chez Ojai, je n'étais pas convaincu que je réussirais.
Eğer söylediklerimi dinlersen sağlam bir karar olduğunu göreceğini,... Ojai ve ailen için iyi bir şey olduğunu göreceğini düşündüm, o kadar.
Je pensais que si vous écoutiez mes idées, vous verriez que c'est une sage décision, que ce serait bien pour Ojai et votre famille.
Ama Ojai böyle bir risk açığını kaldıramaz ve ben de yetiştirme potansiyeli ne olursa olsun babamın kurduğu bir şirketi tehlikeye atamam.
Mais Ojai ne peut se permettre de prendre ce genre de risque, et je ne peux pas mettre en péril une société que mon père a créée. Quel que soit le potentiel de développement.
Peki ya sana Ojai'yi pazar erişim programına sokabilecek bir adamım olduğunu söylersem? Hükümet yardımı mı?
Je connais un gars qui peut placer Ojai dans le programme d'accès au marché.
Ojai'dan buraya 15 yaşında Jeffrey'e hamileyken taşındım.
J'ai déménagé d'Ojai quand j'avais 15 ans, enceinte de Jeffrey.
Ojai Gıda ne zaman turta yapımı işine girdi?
Brothers Sisters Season 1 Episode 9 Depuis quand Ojai Foods s'est lancé dans le commerce de fabrication des tartes?
Ojai'yi önemsemiyor.
Ni d'Ojai.