English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Olmadı

Olmadı traducir francés

106,527 traducción paralela
Bilseydim sana söylerdim. Çünkü yalnızca o seni uyandırıp bu kâbusun gerçek olmadığını fark etmeni sağlayabilir.
Si je le savais, je te le dirais parce que si quelqu'un peut te réveiller et te faire comprendre que ce cauchemar n'est pas réel, c'est elle.
Hiç evlenmedim, çocuğum olmadı ama geçtiğimiz beş yıl içinde yakın arkadaşlarım ve ailemden 17 kişiyi toprağa verdim.
Jamais été marié ou eu d'enfants, mais dans les cinq dernières années, j'ai enterré 17 de mes proches.
Diğer türlü olmadığını, gerçek dünyada uyananın sen olmadığını nereden biliyorsun?
Comment savoir que c'est pas l'inverse, que tu n'es pas celle qui revient à la réalité?
- Hadi ama Sparkplug. Uçmak için Quinjete ihtiyacın olmadığını biliyorsun.
Voyons Sparkplug, tu sais que tu n'as pas besoin d'un Quinjet pour voler.
Olmadığım biri olduğumu sanıyorsun.
Vous pensez que je suis quelqu'un que je ne suis pas.
Bu dünyanın sana bir şey ifade etmediğini gerçek olmadığını düşündüğünü sanıyordum.
Je croyais que ce monde ne signifiait rien pour vous, - qu'il n'était pas réel. - Il ne l'est pas.
- Onun hatası olmadığını biliyorum ama içinde yaşadığımız gerçeklik bu.
Je sais que ce n'est pas sa faute, mais c'est la réalité dans laquelle on vit.
Ya sana bu dünyanın gerçek olmadığını bizi esir tutmak için yapılan bir simülasyon olduğunu söyleseydim?
Et si je te disais que ce monde n'est pas réel, que c'est juste une simulation faite pour nous retenir ici?
Aynı şeyi olmadığını kim söyleyebilir?
Qui dit que ce n'est pas la même chose?
Mack... Hope'un olmadığı bir dünyada yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre dans un monde sans Hope.
Hope'un olmadığı bir dünyada yaşamak istemiyorum.
Je ne veux pas vivre dans un monde où il n'y aurait pas Hope.
Eğer buna, yaptığın onca kötü şeyin kendi seçimin olmadığına inanıyorsan şimdi kendi kararını ver.
Si tu crois vraiment que, que... que... ces affreuses choses que tu as faites n'étaient pas ton choix, fais ton propre choix maintenant.
Yeni bebeğin olmadı mı senin?
Tu as eu un gosse récemment, non?
Ama olmadı işte.
Mais ça n'est jamais arrivé.
Atımız olmadığı halde...
Et nous n'avions pas de cheval.
Gideli o kadar olmadı.
Il n'est pas parti depuis bien longtemps.
Hatta sana baksa..... kanser olup olmadığını bile söyleyebilir.
Il aurait été capable d'observer vos empreintes et de dire si vous aviez un cancer.
İyi olup olmadığına kim karar veriyor?
Comment sait-on si c'était une bonne personne?
Duymak istediklerinin bunlar olmadığını biliyorum...
Je sais que tu ne veux pas en entendre parler...
Düşünüyorumda bir şey olmadı.
Je ne crois pas.
Hayatının ilk 10 yılında babası da olmadığından siz onun için çok Önemli olmuşsunuz.
Les 10 premières années de sa vie son papa n'étant pas là, vous comptiez beaucoup pour lui.
Bu saate kadar biıiikte olmadıklan ne malum?
Qui peut nous dire s'ils n'étaient pas ensemble jusqu'à cette heure-ci?
Hayır, hiç zor olmadı.
Non, pas du tout.
Sorgu odasından çıkıp da adamı orada karakolda görünce anladım rüya olmadığını.
Quand j'ai vu le type en sortant du commissariat, j'ai compris que je n'avais pas rêvé.
Gittiğimiz yerde hiçbirine yer olmadığını sanki bilmiyorsunuz.
Comme s'il y avait de la place là où nous allons!
Burada kalawldan yer olmadı.
Ils ne peuvent pas rester ici.
Çok iyi bir anlaşma olmadığını biliyorum. Ama elindeki tek anlaşma bu.
Tu t'attendais à mieux, mais... c'est à prendre ou à laisser.
- Oradaki sen olmadığın için minnettarım.
D'être soulagée que ce ne soit pas toi.
Hiç. Kızımla iki turlayayım dediydim ve buralarda park sorunu olmadığını hatırladım.
Rien, je promenais cette beauté et j'ai pensé à toutes vos places de parking.
- Yani hala sana kızgın olup olmadığımı merak ediyorsan eğer... - Etmiyorum.
Alors si tu demandes si je suis encore remonté... c'est non.
İşinin zerre umurunda olmadığını mı?
Que tu t'en fichais de ton travail?
Anladım, ikincisi de gece mankenlere sarkan olursa bu ciddi alıcı olmadığını gösterecek.
Exact, et ensuite, n'importe quel merdeux qui vient et qui reste collé aux mannequins toute la nuit n'est pas un enchérisseur sérieux pour la compagnie.
Şu an masanda hakkında açılmış bir dava olmadığı için şanslısın.
Tu as de la chance qu'il n'y ai pas de dossiers sur ton bureau.
Öncesinde olmadığına göre muhtemelen sonrasında ya da hiçbir zaman, bilmiyorum.
Si pas avant, certainement après... Ou jamais. C'est dur à dire.
- Ciddi olmadığımı biliyorsun değil mi?
- Tu sais que je plaisante?
100 milyon tek kişiler olduğunuzu söylediğimizde, daha fazlasını veren biri olmadığını söylemedik.
Vous êtes les seuls à être monté à 100, mais quelqu'un d'autre peut monter plus haut.
Tabii ki doğru olmadığını düşünüyorsun.
Bien sûr que tu penses que c'est faux.
- Aynı, dünyadaki dokuz en iyi avukatlık firmasının CEO'larının dördünün avukat olmadığı gibi.
Tout comme les chefs d'exploitation de quatre des neuf premières entreprises au monde.
Yalnız olmadığını bilecek.
Elle saura qu'elle est pas seule.
Mike'ın başta mülakata kabulü senin de masum olmadığının kanıtı.
Si ça vous amuse. Mais Mike a une audience, donc vous aussi avez fait quelque chose.
Nathan'a söylenmesi gereken bir şey olmadığını söylemiştin.
Tu ne voulais rien dire à Nathan car il n'y avait rien à lui dire.
Bayan Gibbs suçumun cinayete teşebbüsten çok daha kötü olduğunu düşünüyor olabilir ancak kendimi savunmama izin vermeyerek 140 yıllık bir emsali görmezden gelmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
Mme Gibbs peut penser que mon crime est pire que celui-ci, mais je ne crois pas d'abandonner 140 années de jurisprudence en ne me permettant pas de défendre mon cas.
Eğer birini öldürüp cesedi gizlediyse bunu bilen kimsenin olmadığına eminim.
S'il a tué quelqu'un et caché le corps, personne ne sait où il est.
Harvey sabahtan beri bunun başındayım ve fazla zamanımız olmadığını söyledin.
J'y ai passé la journée, et tu as dit qu'on avait peu de temps.
Benimle olmak istediğinden emin olmadığını söyledi ondan sonra da henüz konuşmadık.
Elle n'est pas sûre de rester avec moi, et je n'ai eu aucune nouvelle depuis.
Dayanacak bir şeyim olmadığını biliyorum ama kalmak isterim. O yüzden buradayım.
Et me voilà.
Bir biyolojik saatinin olmadığının her zaman çocuk yapabileceğinin farkında mısın?
Vous est-il déjà arrivé de penser que vous aviez le temps et pouvez avoir des enfants quand vous le désirez?
Bununla bir sorunun olmadığından emin olmak istiyorum.
que tu es d'accord avec tout cela.
Bunu yapmanın nedeni Jessica artık olmadığı için yapabiliyor olman değil artık Jessica olmadığından herkese senin o olmadığını göstermeye çalışman.
- Quoi? Ce n'est pas à cause du départ de Jessica que tu peux... c'est parce qu'elle est partie, donc tu veux montrer au monde que tu n'es pas elle.
Dün kararları vermemle sorunun var mı diye sordum ve olmadığını söyledin.
Je t'ai demandé hier soir si tu avais le moindre problème à ce que je dirige, et tu m'as dit ne pas en avoir.
- Sana diyorum. Bu tekrar olmadı.
C'est pas de la répartie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]