Ondan mı traducir francés
10,897 traducción paralela
- Ondan mı bahsediyorsun?
- C'est de ça que tu parles?
- Çocuk ondan mı olmalı?
Est-ce qu'il doit être d'elle?
Gerçeği öğrendiğimde ise ondan ayrıldım.
Quand j'ai découvert la vérité, j'y ai mis fin.
Bizimkilerle bir istişare edeyim, ondan sonra, tamam mı?
On ira faire un tour. Sinon, ça va, toi?
Damadım Afganistan'da öldü ondan sonra Alicia ve çocuklar buraya taşındı.
Juste avant que notre beau-fils meurt en Afghanistan et qu'Alicia n'emménage ici avec les enfants.
Ama arkadaşlarımı önemsemeyi de ondan öğrendim.
Et pourtant... Prendre soin de ses amis c'est précisément ce que j'ai appris d'elle.
Hatırlamamın sebebi, Federal Baş Savcı Simon Poole'un kafasını uçurdukları döneme rastlıyor da ondan.
Si je m'en souviens, c'est parce qu'à la même période, on a explosé la tête de Simon Poole, le procureur.
- Ondan haber almadın mı? Tek kelime yok.
- Vous n'avez pas eu de nouvelles d'elle?
O zamandan beri ondan haber alamadım.
Ça a coupé. Plus de nouvelle d'elle depuis.
O zaman ondan alayım.
Alors je prendrai celui-là.
O zamandan beri ondan haber almadım, çektiklerimiz artık bir işe yaramaz.
Vu que je n'ai plus de nouvelles de lui, je suppose que les rushes sont à jeter.
Kocanız deli olduğunuzu söyledi de ondan.
Votre mari m'a dit que vous étiez folle.
Ondan hoşlanmıştım.
Je l'appréciais.
Ona ihtiyacım var ama bu ondan hoşlandığım anlamına gelmez.
J'ai besoin de lui. Ça ne veut pas dire que je l'aime bien.
- Ama neden ondan emir alalım ki?
- Mais pourquoi suivre ses ordres?
Ondan sonra içeri baktım...
Et après je regarde à l'intérieur,
Ondan haber aldım ama bu aylar önceydi.
J'ai eu de ses nouvelles mais c'était il y a des mois,
- Ondan hoşlandığımı söyle.
Tu vois? On tisse déjà des liens.
Yapmamı istemezdin de ondan.
Je savais que tu m'en aurais empêché.
Ondan belsoğukluğu kaptım.
Il m'a refilé une chaude-pisse.
İyi bir fikir de ondan. Artık kenara çekilip sana yol verme zamanım geldi.
Car c'est une bonne idée, et parce qu'il est temps pour moi de me retirer et de te passer les rennes.
Ondan çaldım.
Je les volé de lui.
Ondan uzak kalmayı denedim ama her yerdeydi.
J'ai tenté de m'éloigner de lui, mais il était partout.
Sadece gerçekten cerrahlar genel olarak neden hoşlanır ondan emin olamadım.
Je viens, je vraiment... Je ne savais pas ce que les chirurgiens généralement comme.
Ondan daha fazla mı aşacağız sınırı?
Est-ce qu'on va sortir encore plus des clous que ça?
Bilmiyorum. Hala ondan haber alamadım.
Je ne sais pas, je n'ai toujours pas de nouvelles de lui.
Beni öpmek zorundasın, ondan sonra ödeşmiş oluruz.
Tu m'as embrassé, alors on est quittes.
Ondan hiç hoşlanmadım, ama arkadaşlarıyla birlikteyken bir şeyler söylemek zordu, bilirsiniz ya?
Je ne l'ai jamais aimé, mais avec vos amis, c'est dur de dire quelque chose, vous savez?
Ondan ayrılmıştım.
J'ai rompu.
Ondan önce çalışan adam, Jeffery Tyler'mış.
Avant elle, c'était un homme, Jeffrey Tyler.
Başına kötü şeyler geldiğini biliyorum, ama başıma gelecek olan bu şey ondan da kötü.
Je sais toute les mauvaises choses qu'il t'est arrivé, mais ça, ça serait quelque chose d'encore pire qui m'arriverait.
- İşte ondan daha ucuzu olursa sevinirim Başkanım.
Je sais espèce d'abruti. C'est trop cher.
Ve yalan söylediğini anladığım an ondan uzak durdum.
Et dès que j'ai su qu'elle avait menti, ce n'est plus jamais arrivé.
Ben ondan yararlandım.
J'avais commencé.
Kimse şimdi nereden burada olduğunu bilmiyor. Ve eğer bir sebepten hatalıysam,... ondan ilk özür dileyen ben olacağım.
On ignore ce que signifie sa présence ici pour l'instant, et si pour quelque raison j'ai tort, je serai le premier à aller m'excuser.
Durumu kötüleştiğinde Noelle'in ondan moral bozacak şekilde bahsetmesi yanımızda kimsenin olmadığını fark etmemi sağladı.
La façon dont Noelle lui a parlé quand elle était mal... Je suppose que ça m'a fait réaliser qu'aucun d'entre nous n'a quelqu'un dans son camp, à part les uns les autres.
Mills bunu ondan almış olmalı, ve... benden saklamış.
Miss Mills doit l'avoir reçue de lui et... ne m'a rien dit.
Size karşı ve ona karşı dürüst olmalıydım ve ondan sadece hoşlanmadığımı onu sevdiğimi söylemeliydim.
J'aurais dû être honnête avec elle et avec vous et vous dire que... je l'aime.
Ondan sonra, gitmiş olacağım.
Ensuite, je partirai.
- İki gece önce bana ondan bahsetmiştin.
Tu m'as parlé d'elle il y a deux nuits.
- Ondan biraz alayım.
Je vais prendre un peu de ça.
Hook bana ondan istediğin şeyi anlattı.
Hook m'a dit ce que tu lui avais demandé de faire.
Hook bana ondan istediğin şeyi anlattı.
Crochet m'a parlé de ta demande.
Çocuğun ondan olduğunu düşündüğünden emin olacağım.
Il pensera que c'est son enfant.
Geri döndüğümde, seni karım yapacağım ondan sonra tahtıma mirasçı olacak çocuğumuzu büyüteceğiz ve piramitleri bir kere daha ziyaret edeceğiz.
Quand je reviendrais, on se mariera, et notre fils sera élevé comme l'héritier... et nous irons à nouveau voir les pyramides.
Ondan hoşlandım ama o bir mirasçı taşırken nasıl onun dostu olabilirim?
Je l'appréciais, mais comment pouvais-je être son ami alors qu'elle porte un héritier?
- Eğer bir şey bulsaydı ondan haber alacağımıza eminim.
Je suis sûre que s'il avait une piste, on aurait des nouvelles.
O yüzden çok uzun bir süre ondan sakladım.
Je le lui ai donc caché pendant très longtemps.
- Saçmalama. Ondan sonraki uçağı yakalamak için annemin başımda nöbet tutacağını bilmiyormuşsun gibi.
Je ne pense pas que ma mère sera en train de m'attendre dans la zone duty-free juste pour être sûre que j'aurai le prochain.
Ted'i ikna edip ondan özür dilememi isteyen sen değil miydin?
Tu n'es pas celle qui m'a convaincue de revoir Ted pour lui demander de me pardonner?
Gidip ondan bana çek yazmasını mı istedin?
Tu lui as sérieusement demandé de m'envoyer un chèque?