English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Oralarda bir yerde

Oralarda bir yerde traducir francés

238 traducción paralela
Honolulu oralarda bir yerde.
Honolulu est là-bas.
Oralarda bir yerde
- Par là-bas.
Sonra, oralarda bir yerde, zamanın bir anında, hiç bir insanın hayal edemeyeceği, bütün yaratılışın başlangıcı oldu,
Là, quelque part au loin, à une époque que l'homme ne peut imaginer, se trouve le berceau de toutes les créatures.
Oralarda bir yerde.
Là-bas...
Kuş saldırısı, salgın - ne istersen söyle, oralarda bir yerde toplanıyorlar, ve geri dönecekler.
Un fléau, une plaie. Ils se rassemblent en un point et ils reviendront.
Oralarda bir yerde bir nehir olabilir.
Peut-être une rivière... quelque part. Je ne sais pas!
Şimdi farklı yönlere gitmeyi ve şu köşeyi dönünce, muhtemelen oralarda bir yerde olan en uç noktada tekrar buluşmayı öneriyorum.
Je propose que nous allions dans des directions différentes et que nous nous retrouvions au point le plus éloigné qui est probablement quelque part par là.
Sanırım, oralarda bir yerde asılı duruyorlardır, evladım.
Je suppose, mon enfant, qu'ils sont suspendus à leur place habituelle.
Sayfa altı oralarda bir yerde.
Quelque part dans ce désert est la page 6!
Oralarda bir yerde.
Où est Lombard? - En bas, je crois.
Sonra tüm gemi yok oldu. Ama oralarda bir yerde, sensörlerimiz o kadarını gösteriyor.
Mais d'après nos détecteurs, il est quelque part par là.
Oralarda bir yerde 1.000 küp parsek büyüklüğündeki uzay alanında.
Quelque part dans 1000 mètres cube de parsecs d'espace.
Oralarda bir yerde, acı içinde olma olasılığı var.
Il souffre probablement.
Sanırım samanlığın oralarda bir yerde, tek bilmem gereken o.
Il est près de l'étable et je n'ai pas besoin d'en savoir plus.
Oralarda bir yerde gizlendiğini biliyorum.
Je sais que vous êtes là, tapi.
- Oralarda bir yerde.
- Il traîne par là.
Evet, oralarda bir yerde.
Oui, par là-bas.
Oralarda bir yerde, Vulnavia cevabımız yatıyor.
De l'autre côté de cette porte, Vulnavia, nous attend la réponse.
Oralarda bir yerde düştü!
Elle est tombée quelque part par là.
Gece gökyüzüne baktığında, oralarda bir yerde bir Tanrı olması gerektiğini hissetmiyor musun?
En regardant le ciel la nuit, vous sentez pas que Dieu doit exister?
- Mike oralarda bir yerde.
- Mike est en mer.
Bir çocuk öldü ve oğlumla kocam hala oralarda bir yerde.
Un garçon est mort et mon fils et mon mari sont toujours en mer.
- Oralarda bir yerde.
- Elle est quelque part là-bas.
Pete, seni yaşlı kurt, oralarda bir yerde olduğunu biliyordum.
Pete, petit coquin! Je savais que tu serais là!
Arkadaşım Muffy'nin sahip olduğu ada oralarda bir yerde.
Là-bas, quelque part, il y a l'île de mon amie Muffy.
Saatler alabilir ama oralarda bir yerde... olması lazım.
Mais vous le trouverez. Quelque part.
O, oralarda bir yerde.
Elle est quelque part. C'est juste que...
Tüm bu işlerin arkasındaki puştun kim olduğunu biliyorum oralarda bir yerde canı yanıyor, bu da hoşuma gidiyor.
Je connais justement l'enfoiré responsable de toute la combine. Ce fils de pute a mal, et moi, ça me plaît.
- Oralarda bir yerde.
- Il est par là-bas.
Sanırım oralarda bir yerde yüksek kalite bir kız var.
On va bien trouver une fille de "Qualité" là-dedans.
Bob'un oralarda bir yerde vücut bulduğunu düşünün. İçine girebileceği bir başka kurban aradığını.
Je l'imagine incarné, cherchant une autre victime.
Oralarda bir yerde olmalı.
Il est sûrement quelque part.
May oralarda bir yerde olmalı.
Il est forcément là-haut.
- Kara oralarda bir yerde, biliyorum.
La terre est là.
Cameronların anıtı oralarda bir yerde şimdi.
C'est le monument de Cameron.
Oralarda bir yerde olmalı.
C'est forcément là.
Sanırım kabullenmesi zor olan oralarda bir yerde başka bir gerçeklik olması beni hiç sevmediğin.
Le plus dur pour moi est d'accepter qu'il y a une réalité quelque part où tu ne m'as jamais aimée.
Oralarda bir yerde görüşürüz.
A bientôt.
- Onları görmüyor olmamız, oralarda bir yerde olmadıkları anlamına gelmez, efendim.
Ça ne veut pas dire qu'ils ne sont pas là.
- Eğer oralarda bir yerde yerli varsa onları bulacağım.
S'il y a des Indiens, je les trouverai.
Monfriez oralarda bir yerde.
Monfriez est là-bas.
Adam oralarda bir yerde olmalı.
Il est sûrement là quelque part!
- Limanın oralarda bir yerde.
Quelque part, au port.
Oralarda bir yerde olmalılar.
Ils doivent être par ici.
Buna göre... 'Tecessüdü İsa'oralarda bir yerde.
A en croire ça l'Angelus est juste là quelque part.
Ormanın Ruhu oralarda bir yerde olmalı.
La créature doit être tout près.
- Babam oralarda bir yerde mi?
- Mon père est-il là quelque part?
Yanıt oralarda bir yerde Neo.
La réponse est là-bas.
Oralarda bir yerde olduğunuzu biliyorum!
Je sais que vous êtes là, mon gars!
Sahne kapıcısı? Bilirsiniz, erken bir saatte tiyatroda idim, fakat sizi oralarda hiçbir yerde bulamadım.
Je vous ai cherché au théâtre, mais vous n'étiez nulle part.
Oralarda bir yerde yardım için ağlıyor olabilir tam da şu an.
Il est peut-être en train de crier à l'aide en ce moment même.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]