English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Origami

Origami traducir francés

116 traducción paralela
Pazarı çok iyi biliyordum. Yağlıboyalı fincanların ve origami kâğıtlarının nerede satıldığını biliyordum. Güneş ışınlarını sonsuzmuşçasına yansıtan ipekli giysilerin satıldığı tezgâhları ve... ev kadınlarının bol baharatlı yemeklerini yapmak için kullandıkları çok çeşitli... hububatlarla dolu sepetlerin koca koca kümelendiği tezgâhları da biliyordum.
Je connaissais intimement le bazar... les étals où on vend des guirlandes en papier... les boutiques où la soie reflète le soleil... celle où s'entassent les graines pour faire le curry... les marchands de poulets, et de lait de coco... de bétel et de sodas..
Onu hastanede ziyaret edip turna origamisi vereceğini söylemedin mi?
Tu ne disais pas que tu lui rendrais visite à l'hôpital pour lui offrir des grues en origami?
Neden "Nippon Knots" dergisinden almıyorsun ve beni rahat bırakmıyorsun?
Abonne-toi à Origami Magazine et fous-moi la paix.
- Her sabah... Şaklatıyor, katlıyor, buruşturuyorsun. Origami festivali gibi.
- Tous les matins, tu le tournes dans tous les sens, on dirait un concours d'origami.
Origami koleksiyonunuzu fark etmemem mümkün değildi.
Mme Fiore, j'ai remarqué votre collection d'origami.
Michelle Bishop ve memur Morris'in ikisinin de az bilinen bir kağıt katlama sanatıyla uğraşması tesadüfe mi dayanıyor?
Tout ça parce que Michelle et l'agent Morris faisaient tous deux de l'origami?
Origami. Beni rahatlatıyor.
L'origami, ça me détend.
Leonard'ın origami ustası olduğunu bilmiyordum.
Je n'avais aucune idée que Leonard était un expert en origami.
Sonra çicek düzenleme ve meditasyonu takiben iki saat origami yapmak zorunda kaldık.
Il a fallu faire 2 heures d'origami suivi d'ikebana et de méditation.
Origami gibidir : Baskı görünce büzülür.
Un vrai origami : il plie sous la pression.
Onlar senın aptal 6. kanalında origami yaparlar!
Ils montrent un atelier d'origami sur la sixième chîne de ton réseau de merde!
Onlardan origami yapıyor.
Il en fait des origamis.
Hayır. Ama bak. Origami yaptım.
Non, mais regarde, j'ai fait un origami.
Origami nereden çıktı?
C'est quoi tous ces pliages?
Bak, sanırım sizi uyarmalıyım ki ben eski origami sanatıyla... uğraşıyorum.
Je préfère vous prévenir que je suis spécialiste de l'art ancien... de l'origami.
Sanırım Origami'yi yürüyüşe götürmek için iyi bir zaman.
Je crois que c'est l'heure d'emmener Origami faire un tour.
Seninle kaynaşmak için gelen bir kutlama olabilir. - Origami, Origami.
Sûrement une vedette qui vient tricoter avec toi.
Ed, Origami'nin dışarı çıkmasına izin verir misin?
Ed, tu peux faire sortir Origami?
Ben sadece benim origami pratik oldu.
Je pliais mon origami.
Benim origami dikkatli olun.
Fais attention à mon origami.
Hayır, geri almak ve benim origami ejderha bitirmek gerekir.
Je vais rentrer finir mon origami en forme de dragon.
- Ben de origami yapmak istiyorum.
- Et moi de l'origami.
- Origami gibi mi?
- Comme un origami?
Origami gibi.
Comme un origami.
Aynı zamanda judodan, at sürmekten, origamiden ve üs atlaması denilen bir şeyden hoşlanıyor.
Et elle aime aussi le judo, monter à cheval, l'origami et quelque chose appelé "base jumping".
Ama sabah uyandığımda, kağıttan bir kuş olurdu. Origami örneği bir turna. Baş ucumda.
Mais quand je me réveillais le matin, il y avait un oiseau en papier, une grue en origami, juste à côté de mon lit.
Ama sonra en sevdiğim origami sitesinde dolaşıyordum ve birden dank etti.
Mais alors, je surfais sur mon site préféré d'origami, et ça m'a frappée. Origami.
Origami yapmaya devam ediyor.
Elle est à fond dans ses origami.
Bunu onaylamadığını biliyorum. Ama bence bu kutularda bir origami olayı var ve yiyeceklerin tadı onların içinde daha güzel oluyor.
Je sais que t'aimes pas ça, mais je crois que le pliage de ces boîtes a une magie qui fait que c'est meilleur dedans.
Suşiyle tıka basa dolduktan sonra, görünmez bir çekçekle pirinç tarlasına gideceğiz. Yani senin odana ve orada saatlerce origami yapacağız.
Une fois l'estomac bien plein, on prendra un pousse-pousse imaginaire pour les rizières, c.-à-d. ta chambre, pour des heures d'origami.
Olabilir ama bana babamla yattığını söylemedin. Hayır. Bunun yerine origami, şekerlemeli suşi gibi şeylerle sanki ben 5 yaşındaymışım gibi beni oyalıyorsun.
Non, tu préfères plaisanter, faire des cocottes et manger des bonbons comme si j'avais 5 ans.
Origamiden bir kuşun bu olayla ne ilgisi var?
Qu'est-ce qu'a à voir un oiseau en origami avec tout ça?
Sara'yı nasıl takip etmeyi düşünüyorsun? Elindeki malzemeler sadece origamiden bir kuş ve servis-dışı bir telefon numarası.
Et comment comptez-vous suivre Sara, quand votre seule piste est un oiseau origami avec un numéro hors service dessus?
Masadan her kalktığınızda peçeteyi origami kuğusu yapıyorlarmış.
Et qu'ils plient la serviette en forme de cygne dès que tu quittes ta table.
Eski çağlardan kalan bir Japon geleneği vardır, origami.
Il y a une ancienne tradition japonaise, l'origami.
Az önce, Sayoko-san bana origami öğretiyordu.
Entendu. Nous commençons les préparatifs.
Bir parça kağıdı birkaç kere katlayıp, ondan kuş ve gemi gibi şeyler yapabiliyormuşuz.
Tout à l'heure, Sayoko m'apprenait l'origami.
- Sanırım origami kayıkları.
- Des bateaux en origami.
"Çelikle Origami"
"Origami en Acier".
Bu "Origami" den daha hoş geliyor kulağa.
Ça sonnait mieux que "Origami".
Ronnie ile origami.
Ronnie avec l'origami!
Lily ve benim için o el yapımı origami turnalarının düğünümüzdeki her bir... En azından o katlama olayından yırttık.
Une bonne chose : on est dispensés de la fête du pliage aujourd'hui.
Siz müthiş eğlenceli origami yapma partisini kaçırıyorsunuz diye kendinimizi kötü hissettik, bu yüzden... partiyi buraya taşımak aklımıza geldi.
Ça nous faisait de la peine que vous ratiez la fête de pliage d'origami super marrante, alors... on a suggéré de l'apporter ici.
Origami'de ne kadar berbat olduğumu biliyorsun.
C'est vrai que je suis nulle en origami.
Şifreli konuşuyor, kısa mesajlar, origami yolluyoruz.
On se parle en code, on s'envoie de petits messages, de l'origami.
- Bu origami.
- Ça s'appelle de l'origami.
Bugün origami dersi var.
Ce soir, on fait des cocottes en papier.
Bir origami meleği.
Un ange.
Origamide 6 temel kat vardır :
En Origami il y a six pliages basiques :
Origami kuğusu gibi katladın.
Tu t'es dégonflé comme une baudruche.
Las Vegas origamisi.
De l'origami à la mode Las Vegas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]