English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Pairs

Pairs traducir francés

362 traducción paralela
Böbrek yetmezliği yüzünden Hope Zion'a gelemiyor. O yüzden böbreğin St. Donald'a teslim edilmesi gerekiyor.
Cependant il est en insuffisance rénale et ne peut venir à Hope Zion, donc nous travaillerons de pairs avec St.
Tek mi çift mi oyunu oynayacağız.
Nombres pairs ou impairs.
Maalesef bu öğleden sonra Lordlar Kamarasında toplantım var.
Malheureusement, la Chambre des Pairs se réunit aujourd'hui.
Fransız konunları nazarında yalnızca Lordlar Kamarasına hesap verebilirsniz.
Selon la loi française, vous ne devez des explications qu'à la Chambre des Pairs.
Ve bu kepaze suç tekrar asillerin kanını dökecek.
Et voilà ce crime scandaleux qui éclabousse de sang tous les Pairs.
Baron Pasquier, Fransa Bakanı ve Lordlar Kamerası Başkanı dük ve o kadını sorgulama görevi sizin.
Baron Pasquier, en tant que chancelier et président de la Chambre des Pairs, il vous incombe de questionner le duc et cette femme.
Madde 1, Lordlar Mahkemesi üyeleri toplantıya çağırılacak.
Article 1, la Cour des Pairs doit être réunie.
Lordlar Kamarası kurulu tarafından sorgulanacaksınız.
On va vous interroger devant la commission de la Chambre des pairs.
Aldırmayın beyler, olağan bir şey sayın bunu.
Voyez-y, nobles pairs, une chose ordinaire.
Kimse geçmişte inşa edilen yapıları geliştiremez.
On ne peut surpasser nos pairs.
Müzede gördüğüm başka bir şey daha var.
Normal. C'est un artiste hors pairs.
Onları sancak tarafına götürün, şunları da iskele tarafına.
Les impairs à tribord, les pairs à bâbord.
Bay La Guardia, New York'ta Albay Mitchell'ın adil... bir heyet tarafından yargılanmadığı söylediniz değil mi?
Monsieur LaGuardia, avez-vous déclaré à New York que le colonel Mitchell n'est pas jugé par un jury composé de ses pairs?
Bilirsin bir batı Teksaslı diğer batı teksaslıyı atını ayarlamasından, yada sokakta yürümesinden tanır.
Un gars de là-bas sait reconnaître un de ses pairs à sa façon de se tenir en selle. Ou à sa démarche.
Bay Bolie Jackson, mesleğinin standartlarına göre yaşı ilerlemiş, gençliğini geride bırakmış.
M. Jackson, qui, selon ses pairs, n'est plis que l'ombre du champion qu'il était.
Dolayısıyla siz saygıdeğer hakimler, bu karşınızda oturan hakimleri yargılamak için burada bulunuyorsunuz.
Aussi, messieurs les magistrats, ce sont vos pairs, assis sur le banc des accusés, qu'il vous appartient de juger aujourd'hui.
Onlar Lordlar Kamarası Soyluları, İspanya Asilzadeleri Santiago Şövalyeri.
Pairs du royaume, Grands d'Espagne, Chevaliers de Santiago.
Yakuza olarak son dövüşün, tek ve çift olarak anılacak.
Ton dernier combat se jouera aux "pairs et impairs".
Lordlar kamarasındansınız.
Estimé par ses pairs.
Sake şişesindeki zarlar..... onlarda mı çift geldi?
Les dés dans la bouteille de saké sont-ils aussi pairs?
Ahlaksızlığın kol gezdiği böyle bir ortamda Matthew Hopkins gibiler bu durumun avantajından sonuna kadar faydalanıyorlardı.
Certains en profitent sans scrupule, comme les pairs de Matthew Hopkins.
LORD KEMİRGEN DAVASIYLA KARŞI KARŞIYA
LES PAIRS INCULPÉS DANS L'AFFAIRE DES RONGEURS
Kendi halkımdan, siyahi insanlardan oluşan bir jüri tarafından yargılanmak istiyorum! Tarafsız tanıklar istiyorum!
Je veux être jugé par un jury de mes pairs - des noirs, avec des témoins identifiés...
Çift günler.
Jours pairs seulement.
Birazdan Orly havaalanına inmiş olacağız.
Mesdames, messieurs, ous allons arriver dans quelques instants à Pairs Orly.
Pişman olacaksın.
Tu vas le regretter, je ne sors que des pairs!
Çift diyenler, kazandıklarınızı toplayın.
Les pairs, prenez vos gains.
İyi insanlar! Sizlerle olduğum gibi konuşuyorum.
Mes chers amis, je m'adresse à vous comme à mes pairs.
Kendi ayarımızdakilerle dövüşürüz biz!
Nous attendions nos pairs et nos égaux.
Özellikle şu sıralarda etrafta çok fazla... kötü kadınlar varken.
Surtout en ces temps quand vos pairs... sont tous un tas d'inadaptés!
O sadece örnek bir polis memuru değil, beraber çalıştığı insanların ve onu tanıma şansına erişen herkesin hayranlık ve saygı duyduğu parlak bir dedektifti.
Ce n'était pas seulement un policier modèle, un inspecteur brillant, admiré et respecté par ses pairs, et par tous ceux qui ont eu la chance de le connaître.
Kosmos'un gizemlerine yaptığımız bu büyük yolculuğun bizden sonra gelecek çocuklarımız ve torunlarımız tarafından sürdürülmesi türümüzün bu zorlu geçitten güvenli bir şekilde geçmesini başarabilecek miyiz?
Aiderons-nous nos pairs dans cette période difficile... pour que nos enfants et petits-enfants continuent... leur voyage initiatique, en explorant les profondeurs... et les mystères du cosmos?
Frasier, benim programımdayken bu davranışın normaldi ama artık eş düzeydeyiz.
Cette attitude était compréhensible quand vous étiez mon élève, mais nous sommes pairs maintenant.
İyi bir asker her zaman bir diğerini tanır.
Un bon soldat sait reconnaître ses pairs.
Sanırım bir doktor için meslektaşlarının takdirini almanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sans doute... nous savons tous combien il est important... pour un praticien, d'être reconnu par ses pairs.
Grubunda hiç akranı yok.
Il n'a pas de pairs dans son groupe.
Görün prenslerim, soylu akranlarım, İngiliz canavarlarını.
Voyez, mes princes et mes nobles pairs... ces monstres anglais.
Kralınızı kıyıma satmış olabilirdiniz. Onun prenslerini ve akranlarını köleliğe, vatandaşlarını... baskıya ve aşağılanmaya, tüm krallığınıysa yıkıma.
Ainsi, vous auriez vendu votre roi au massacre... ses princes et ses pairs à la servitude... ses sujets à l'oppression et au mépris... et son royaume entier à la désolation.
Fransız prensler ve asiller, hepinize sağlık dileriz!
Et vous, princes et pairs de France... santé à tous.
Bir suça ait kanıtları araştırırım... ve kimin sorumlu olduğuna karar veririm... kimin bu salonda yargılanacağına... sanığın kim olacağına.
J'explore les preuves d'un crime... etje décide d'incriminer... de traduire ici, en justice... celui qui sera jugé devant ses pairs.
Bir düzine güle,... dilediği üniversitede burslu öğrenime ve arkadaşlarının alkışlarına...
Une douzaine de roses, une bourse d'études pour l'université de son choix. L'accolade de ses pairs?
Bir çocuğun hayatı sizin için yeterli bir ödül değil..... asıl düşündüğünüz enstitünün itibarı ve meslektaşlarınızın saygısı.
La vie d'un garçon n'est pas une assez bonne récompense... pour risquer la réputation de l'institution... et l'estime de vos pairs.
Phil dinle, arkadaşlarım, arasında en başarılısı sensin.
Phil. Tu es celui de mes pairs, de mes amis, qui as le mieux réussi.
Bir meslektaş tarafından takdir edilmek çok hoş.
"Qu'il est doux d'être flatté par un de ses pairs."
Burada 10 yıldır elçi olarak bulunmanızın majestelerinin taktirini kazandığını bildirmeye geldim. Yeni yüzyılınızı kutlamak için sizi en yüksek rütbe olan asılzadeler.. ... sınıfına yükseltti.
Je suis venu vous informer que vos dix ans ici comme ambassadeur... ont été bien appréciés par Sa Majesté... qui voudrait célébrer le nouveau siècle... en vous élevant au plus haut rang... parmi vos pairs.
Aslında Archer akranlarının küçük ikiyüzlülükleriyle eğleniyordu.
En général, Archer s'amusait de l'hypocrisie étale de ses pairs.
Bunu yaparsam tek bir şartla yaparım Sadece ekip arkadaşlarımla toplanırım.
Si je le fais, ce sera à une condition je ne discuterai qu'avec mes pairs.
Zamanla anladım ki yaşıtları ona hayrandı... üstleri de büyük saygı duyuyordu.
J'appris vite qu'il suscitait l'admiration de ses pairs... et le respect de ses supérieurs.
Bütün şerefimle ve yeminimle... borcumu ödeyeceğim, bir gün, bir şekilde ".
Devant mes pairs, je fais serment De le rembourser n'importe comment
Tanrı ve asilzadeler tarafından.
Dieu et mes pairs.
Eş düzey.
Pairs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]