Pandora traducir francés
499 traducción paralela
Ben ise ona Pandora diyorum çünkü Dr. Schön'ün üzerine kötülüğü sardı.
Je l'appelle Pandore car c'est par elle que tous les maux se sont abattus sur le Dr Schoen!
Fırkateyni Pandora'yla Büyük Güney Denizinin bilinmeyen tehlikeli resiflerinde dolaşmaya başladı.
Il mena sa frégate, la Pandora... d'un bout à l'autre de la Grande Mer du Sud.
Efendim Stewart Pandora'da öldü.
Milord... l'aspirant Stewart est mort dans la Pandora.
Pandora'yı da orada bulabileceğimi biliyordum, kendini parçalarcasına içki içen Reggie Demarest ile birlikte. İnsanların dediklerine göre Pandora yüzünden içer. Ve de iki şey için yaşayan Stephen Cameron ile ;
Je savais que j'y trouverais Pandora avec Reggie Demarest, qui sombrait dans l'alcool... pour Pandora, disait-on... et Stephen Cameron, qui vivait pour deux choses...
Pandora ve Dünya Hız Rekoru'nu kırmayı umut ettiği yarış arabası için yaşar.
Pandora, et la voiture de course qui lui permettrait de battre le record du monde de vitesse.
Yıldönümü kutlaması yapıyoruz. Pandora ile tam 1 sene evvel tanışmıştım.
Nous fêtons l'anniversaire de ma rencontre avec Pandora.
Pandora soruşturmada kısa bir süre göründü ama birkaç gündür hiçbirimizle görüşmemişti. Marazî bir yalnızlığa büründüğünü sanıyorduk.
Pandora apparut à l'enquête... mais refusa de nous voir pendant plusieurs jours.
- Pandora o dertli genci kaç defalar intihardan caydırmıştır dersin?
Je plaignais Reggie et je l'aimais bien...
Neden kötü gösterilmene karşı çıkmıyorsun?
Combien de fois Pandora a-t-elle empêché ce malheureux de se suicider?
Niçin ayaklarını yere basmıyorsun Pandora?
Reviens sur terre, Pandora. Le bonheur est dans les choses simples...
Bazı zamanlar Pandora'ya o kadar sinirleniyorum ki içimden- -
Parfois elle me fait enrager...
Bendeniz Pandora Reynolds.
Je suis Pandora Reynolds.
Bunu daha dikkat çekici kılacak tablosunu yaptığım kadının ismi Pandora. Tanrıların cananı.
D'autant plus que j'ai peint Pandora, la bien-aimée des dieux,
Ben Indianapolisli Pandora Reynolds'ım.
Je suis Pandora Reynolds d'Indianapolis.
Pandora ilk kadındı ; Yunan efsanesinin Havva'sı olan ve merakı bizlere yeryüzü cennetimize mal olmuştur.
Pandora était la première femme, l'Eve grecque, dont la curiosité nous coûta le paradis terrestre...
Pandora, abstre olmuş bir kadın gibi görünmeli gelin ve anne ;
Pandora est une abstraction de la femme. Épouse et mère...
Şans eseri beklenmedik unsurla tablomun ihtiyaç duyduğu katkıyı sağladınız.
Par hasard vous lui avez apporté l'élément inattendu qui manquait. À présent c'est vraiment Pandora.
Ahım şahım bir ressam olduğumdan değil, olağanüstü bir modele sahip olma avantajına sahip olduğumdan diyorum. Ki bu bana Pandora Reynolds'ın yüzünü ve figürünü resmetmek için ilham verebilir ; Tüm erkeklerin yürekten arzuladığı Gizemli Tanrıça'yı.
Je n'ai pas grand talent, mais avec un tel modèle... je pourrais peindre, sous votre apparence, la déesse que tout homme désire en secret.
# Hepsi kahrolası utanç değil mi işte # Pandora, Stephen'a şart koştuğu fedakârlıktan pişman gibiydi ve yarış arabasını geri alması için Stephen'a izin vermeye karar verdi.
Pandora semblait regretter le sacrifice exigé de Stephen, et elle le laissa repêcher sa voiture.
Pandora'nın yeni arkadaşı Hendrik van der Zee Otel Isabella'nın bahçesindeki bir sayfiyeye yerleşti.
Le nouvel ami de Pandora, Hendrick van der Zee, s'était installé dans un pavillon de l'Hôtel Isabella.
Pandora'nın dâhil olduğu bir ortamda yer almayı sorgusuz sualsiz kabul etmişti.
Le cercle d'amis de Pandora l'avait aussitôt adopté.
Pandora'nın piyanoyu çalışını dinleyiş üslubundaki bir şey dikkatimi çekti.
Quelque chose dans son attitude, en écoutant Pandora jouer, m'intrigua.
- Yukarı gelir misin Pandora?
Pandora, monte. Hendrick est avec toi?
Yani "o" sence Pandora mı?
Vous parlez de Pandora... Vous croyez qu'elle... Je l'ignore.
Ancak Juan'ın Pandora'ya olan aşkı yeniden alev almıştı.
Mais Juan s'était à nouveau enflammé pour Pandora.
Sen güzel bir kızsın Pandora.
Tu es merveilleuse, Pandora.
İnsanların bir nedenden dolayı yaptığı gibi Pandora da bana içini döktü.
Pandora se confia à moi.
Pandora'nın Stephen ile sağ salim evlendiğini görmek istiyordum.
je souhaitais le mariage de Pandora et de Stephen.
Pandora birkaç dakikaya gelir.
Pandora arrive.
Pandora'nın hemen yanındaki boş iskemleye zevkle bakıyordu.
Il vit avec plaisir la place vide à côté de Pandora.
Ancak bu olayı ona kimse bağlayamazdı. Pandora dışında hiç kimse.
Mais personne ne le soupçonnerait... personne, sauf Pandora.
Pandora defalarca Van der Zee'ye ayrılan iskemleye bakıp durdu.
Pandora observait avec insistance la place de van der Zee.
Bu boğanın ölümünü Pandora'ya adıyorum. Sevgim kadar büyük, yüzün kadar güzel bir mücadele sunmak istiyorum sana. Gözlerinin bende olacağını bildiğimden emsalsiz bir boğa güreşi yapmak istiyorum.
J'offre à Pandora la mort de ce taureau mon œuvre sera le témoignage de l'amour que j'ai pour elle... et ma faena digne de sa beauté comme tes yeux me regardent je vais toréer comme personne avant moi
Pandora buraya geliyor. Seninle konuşmak istiyormuş.
Pandora veut te parler.
- Hiç de bile. Sana çok kötü davrandım Pandora.
J'ai été odieuse envers toi.
Pandora güvendeydi.
Elle était sauve.
Hakikati ona afişe ettiğim için Pandora bana müteşekkirdi. Stephen'ın onu acısız hatırlamasını umuyordu.
Elle me remerciait de lui avoir révélé la vérité et espérait que Stephen se souviendrait d'elle sans amertume.
Adını Pandora koymalıymışlar.
On aurait du t'appeler Pandore.
Kapıyı açabilir miyim? Pandora'nın kutusunu açmakla aynı şey.
Il va avoir une grosse surprise.
Korkarım ki sevgili Berna, sizinkiler bir tür Pandora kutusu bulup açtılar.
Tes hommes, Berna, ont ouvert une nouvelle boîte de Pandore!
Adına "Pandora'nın Kutusu" demişler, aslına bakarsanız, "Baldrick'in Pantolonunu" kastetmişler.
Ils l'appelaient la Boîte de Pandore et ça aurait dû être la Culotte de Baldrick.
Kutu açıldığında, Pandora'nın ölümcül merakı nedeniyle, tüm dünyayı karanlıklar saracak.
Quand Pandore a ouvert la boîte, la nuit a recouvert la Terre châtiant ainsi sa curiosité fatale.
Bütün utanç duygularını ve onurlarını kaybederek... uygarlığı ve yarattığımız bilimi bundan temizlediler ve kendi açtıkları Pandora'nın Kutusunun kapaklarını kapattılar.
Ils ont tous oublié la honte et l'honneur ils se sont débarrassés de la civilisation et de la science que nous avions créés... et ils ont refermé le couvercle de la boîte de Pandore qu'ils avaient eux-mêmes ouvert.
Pandora.
Pandore.
Seni seviyorum Pandora. Seni ne kadar çok sevdiğimi sana inandırmak için ne yapabilirim diye düşünmekten geceleri gözlerime uyku girmiyor.
Je me demande comment te convaincre.
Dolayısıyla bunu katıksız bir efsane olarak görüyoruz. Efsaneleri asla küçümseme Pandora.
Ne méprise pas les légendes, Pandora.
Bu, Pandora olabilir ama benim olmadığım kesin.
C'est peut-être Pandora, mais ce n'est pas moi...
İyi misin Pandora?
Pandora, tout va bien?
Neden bekliyorsun Pandora?
Pourquoi ne pas épouser Stephen tout de suite?
Bu, Pandora için.
Pour Pandora
- Aferin güzel kızıma. Bir dakikaya geliyorum Pandora.
J'arrive, Pandora...