Para mı traducir francés
15,917 traducción paralela
- Bunu gönderenler ne istiyor? Para mı?
Donc que veut celui qui a posté ça?
Daha fazla para mı istiyorsun?
Est-ce un problème d'argent?
Fikrini değiştirmesini nasıl sağladın? Daha fazla para mı teklif ettin?
Comment vous avez fait pour qu'il change d'avis?
Kan mı, para mı yoksa zevk için mi?
- Pour le sang, l'argent, le plaisir?
Kan mı, para mı yoksa zevk için mi? - İngiltere için Lordum!
Je pourrais envoyer un messager dans le pays, si Dieu le veut...
Para mı? Güven mi?
C'est l'argent?
Para mı?
C'est la vérité? La justice?
Seninle konuşmayan ablan sana para mı verecek?
Celle qui ne veut plus te parler car tu l'as volé?
Herkesi, mümkün olduğunca hızlı biçimde götürmeme yardım etsin diye şoföre para ödedim.
J'ai payé le chauffeur pour qu'il m'aide - à y amener tout le monde le plus vite possible.
Oyunda para bozmak için, çantamda çok fazla para taşırım.
Je garde beaucoup d'argent dans mon sac pour faire de la monnaie sur le jeu.
Ve sayısını bile bilmediğim para aklama ve vergi kaçırma - Üzgünüm hayatım ama bu birisini tutuklamadan önce bilmek isteyeceğin bir çeşit numara değil mi?
Et je parle même pas des comptes de blanchiment d'argent et les fraudes fiscales.
Para için çalışırım ben.
Je travaille pour l'argent.
Öz kızımı bırakıp gitmek için cebime para koyabileceğini mi sandın?
Et tu pensais pouvoir m'acheter pour que je m'éloigne de ma propre fille.
- Boşanma davası için para mı lazım?
Vous avez besoin d'argent pour divorcer?
eBay geri döndüğünde tonla para kazanacağım.
Je vais me faire des tonnes d'argent quand eBay va revenir.
Eğer baban beni para kazanmak için yem olarak kullanmış olsaydı...
Si ton père m'utilisait comme complice pour s'enrichir,
Banka hesapları ya da para aktarım numaraları mı?
Comptes bancaires? Numéros de transit?
İlk evlendiğimde Ray'de yüzük alacak para yoktu çünkü bütün paramızla mama almıştık.
La première fois que je me suis mariée, Ray ne pouvait pas m'offrir de bague parce qu'on a gaspillé tout notre argent dans la nourriture pour bébé.
Bir noktada Batı Yakası'ndaki para adamımı tanıştırmam gerek.
A un certain moment, je vais devoir présenter mon gars de la Côte Ouest.
Para. - Rus dostlarım epey para ödedi.
Mon ami Russe a payé plein pot.
Gerçek aşk için yaptığın, yaptığın fedakârlıklar, - sırtını döndüğün para... - Tanrım.
Ce que tu as fait par amour, le vrai amour, les sacrifices, tout l'argent que tu as abandonné...
Üstünden para çıkmadı mı?
Pas d'argent sur lui?
- Tanrım, Gretchen bu kadar para... -... bulabileceğimi nereden çıkardın?
Qu'est-ce qui te fais croire que j'ai autant d'argent?
Yarın bir oylama istedim ve umarım biraz para biriktirmişsindir çünkü işin kaymağını yiyişin sona ermek üzere.
J'ai demandé un vote, j'espère que tu as économisé, parce que ton petit train-train s'arrête là.
- Para hazır mı?
Tu as l'argent?
Rus dostlarım epey para ödedi.
Mon ami russe paie bien.
Dilencilerden para dilenmek zorunda kaldım.
J'ai du quémander de l'argent à des mendiants.
Para kısmı halledildi bile.
Je m'occupe de l'argent.
Hatırladığım kadarıyla o yer biraz pahalıydı bu da son konuşmamız gereken şeye yönlendiriyor, para.
D'après ce que je me rappelle, cet endroit est plutôt coûteux, ce qui nous amène à discuter du dernier point, le budget.
Onunla konuşurum, gerekli para bilgilerini alırım.
Je parlerai avec elle, Je vous aurai ces chiffres.
Bu Bay Elijah Smith bunu körfezin dışına çıkarmamız için çok para ödedi.
Ce M. Elijah Smith beaucoup d'argent payé pour avoir ce dragué sur le golfe.
- Şirket kasasında eksik para var mıydı?
De l'argent a disparu de la compagnie?
Bay Jacob Marley bunu getirmen için sana para verdi mi?
M. Jacob Marley, a-t-il payé pour ton effort?
Size at, yiyecek, para ve teminât sağlayacağım.
Je le ferai.
Para benim, tamam mı?
C'est mon argent, d'accord?
Biraz para topladım.
J'ai pris une collection.
Hadi dostum, bari para ver de biraz daha mal alayım.
Laisse-moi plus de came.
Hedefime yaklaşıyordum ama kredi kartlarımın limitini doldurunca parçalara ödemek için para lazım oldu.
J'étais tout proche, mais après avoir dépassé le plafond de mes cartes de crédits, J'ai eu aussi besoin de monnaie pour tout payer.
Yani bu adam haberlere çıkmasından arta kalan zamanda dairesinde para karşılığı bomba mı yapıyor?
Donc entre deux apparitions dans le journal, ce gars construit des bombes à louer dans son appartement?
O satıştan büyük para kaybetti ama o heyecanımı asla unutmam.
Il a perdu beaucoup d'argent sur cette vente mais c'est une montée d'adrénaline que je n'oublierais jamais.
Son kamyon vurgununda çalınan para hakkında ayrıntı lazım.
Il me faut des détails sur l'argent volé du dernier convoi.
Bilgileri Ada'ya göndermesi için bütün kumarhanelerdeki para sayma makinelerine donanım ekledik.
On a équipé chaque machine de monnaie de chaque cage avec un sténopé sans fil découlant directement à Ada.
Ted de şey dedi "Senatör, senden David Williams'ı aramanı ve ona en büyük sırlarını söylemeni ve güvenli tutması için para ödemeni istiyorum"
Ted m'a dit : "Sénateur, appelez David Williams, dites-lui tous vos secrets, puis payez-le pour qu'il les garde en sécurité."
Olay her neyse, bu sahte para cesetler için mıknatıs haline gelmeye başlıyor.
Peut importe ce que c'est, cet argent commence à devenir un aimant à cadavres.
Para yüzünden mi buradayım yoksa evimin önünde vurulan adamlar için mi?
Alors suis-je là pour l'argent... ou les hommes qui ont été tués devant chez moi?
Her neyse, Mosley bana nakit ödeme yaptı. İşte o Crane'e verdiğim para.
Bref, Mosley m'a payé en liquide, du liquide que j'ai à mon tour donné à Crane.
Aynen öyle. Ayrıca kurbanımız para dolu çantayla o yere gitmiş.
C'est ça... suivi par notre victime se dirigeant à cet endroit isolé avec un sac rempli d'argent.
Kendinize biraz para almak için bir fırsat mı gördünüz?
Vu l'opportunité d'avoir vous-même une paie?
Farkında mısın ilk defa tutuklanmadan para kazanmayı başardım.
Vous réalisez que c'est la première fois que je gagne du fric légalement.
Yani uyduruyor mu yoksa ona daha çok para harcamalı mıyım?
Est-ce de la poudre aux yeux, où dois-je parler sur lui?
-... çalmışım böylece para alabilecekmişim.
- Que je l'avais volé pour le revendre.