English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Parcası

Parcası traducir francés

23,650 traducción paralela
Bunun bir parçası olmak istemiyorlar.
Ils ne veulent pas être impliqués.
O çocuğun hayatının bir parçası olmak için her şeyimi verirdim. Ama adam açık bir şekilde, onu asla göremeyeceğimi tutamayacağımı büyümesini izleyemeyeceğimi belirtti.
Je donnerais tout pour faire partie de la vie de cet enfant, mais un homme a décidé que jamais je ne la verrai... la tiendrai... la regarderai grandir.
Sadie Loescher, 2. sınıf öğrencisi, mucizevi bir şekilde ameliyatı zamanında ayarlayıp kuyruk sokumundan 6 adet kurşun parçası çıkaran ünlü bir kalp ve damar cerrahı sayesinde özel odasında rahatça dinleniyor.
Sadie Loescher, élève de CE1, se rétablit à Mount Sinai, grâce au chirurgien vasculaire qui a pu se libérer à temps, pour retirer six fragments de son sacrum.
Ya gözüne bir cam parçası girseydi, ya da kafanı çok kötü çarpsaydın? O zaman ne yapardım ben?
Si tu t'étais blessée à l'œil ou cogné la tête plus fort, qu'est-ce que j'aurais fait, moi?
- Her adımda bunun parçasıydın.
- Vous étiez présente à chaque étape.
Ve ben her bir parçası için mücadele ediyorum.
Et je suis prêt à me battre pour ça.
Beni kenara itmek... gündeminin bir parçası mıydı?
Ma mise à l'écart... Ça faisait partie de ton programme?
Jane'in bir parçası olduğu Sandstorm'un durdurulması gerektiğine inanıyorum.
Je crois que Sandstorm dont Jane faisait partie doit être arrêté.
Hepsi aynı şekle sahip milyonlarca yapboz parçası gibi çalışıyorlar.
C'est comme essayer de rassembler un puzzle de millions de pièces qui ont toutes la même forme.
Kökeni, hayvanların yiyecek depolamasına kadar uzanan zorunlu bir bölgesel dürtünün parçasıdır.
Il fait partie d'un besoin territorial urgent qui remonte probablement aux animaux faisant une réserve de nourriture.
Haberin parçası olacak.
Ça fait partie du plan.
Sen bu grubun bir parçasısın.
Tu fais partie de cette communauté.
Frontal Lobunun Altın parçasında, Ventromedial Prefrontal Kortex'inin içinde
La partie inférieure du lobe frontal dans le cortex préfrontal ventromédial.
Her parçası farklı.
Chaque fournée est différente.
Direkt Pi değil, bir kaç parçası kayıp.
Sauf que ce n'est pas pi, il en manque des parts.
Böyle şeylerin bir daha yaşanmamasından emin olmanın benim işimin bir parçası olduğunu anlıyorsunuzdur umarım.
Alors j'espère que vous comprendrez que c'est mon travail de faire en sorte que ce genre de chose ne se reproduise pas.
Takımın bir parçası olabilir.
Il pourrait faire partie d'un groupe.
Bu takımın bir parçası olarak kalacaksan bu ekibin bir parçası olarak işlevini öğrenmek zorundasın.
Et si vous voulez toujours faire partie de cette équipe, vous allez devoir apprendre à travailler au sein d'une unité.
Planımızın bir parçası.
Il faisait totalement partie à la conception de ce plan.
Biz bir örgütün bir parçasıysak bizden başkaları da vardır.
Si on fait partie de cette organisation, alors on est nombreux.
- Tatbikatın bir parçası mı?
C'est l'exercice?
Üzgünüm ama astlarıma suçlu olmadığımı kanıtlamak işimin bir parçası.
Désolée, mais j'ignorais qu'une partie de mon travail était de prouver à mes subordonnés que je ne suis pas une criminelle.
Alt tarafı kağıt parçası.
C'est juste un bout de papier.
Gerçek anlamda buranın bir parçası olman gerekecek.
Tu devras être présent.
Sen de o birliğin bir parçasısın.
Et tu fais partie de cet ensemble.
Ben bunun bir parçası olmayacağım.
C'est à ça que je ne prendrai pas part.
Evet, argümanımın bir parçası buydu.
Oui, c'est le postulat de départ.
Dr. Eckland, orijinal hayatımın bir parçası değilsiniz.
Dr Eckland, vous n'étiez pas dans ma réalité originelle.
O da görevin bir parçasıydı, ukala.
Elle faisait partie de la mission, cul-malin.
Zihnimi kontrol ederek krallığımızı ele geçirmek ve kötü planının bir parçası yapmak için kullanıyordun.
Vous utilisiez ça pour contrôler mon esprit pour prendre le contrôle de notre royaume grâce à un plan machiavélique.
Odanın bu tarafında olursanız iyi olur. Özellikle de üzerinizde mücevher veya metal parçası varsa.
Vous devriez vous mettre de ce côté de la pièce, surtout si vous portez des bijoux ou que vous avez du métal dans le corps.
Jay canavar olabilir ama içinde bir yerlerde hala insanlık var. Daha önce o parçasına dokunabilmiştim.
Jay est peut-être un monstre, mais il y a un humain au fond de lui que j'ai déjà trouvé chez lui avant.
Kafamı vurduktan sonra uyandığımda dört ayak üzerinde sadece bez parçası giyerek hayvan gibi dolaştığını gördüm.
Quand je me suis réveillé, après m'être cogné la tête, je l'ai vu qui rampait comme un animal, il ne portait rien qu'une sorte de couches.
Bak. Bu ekibin parçası olmak istiyor musun?
Tu veux faire partie de l'équipe?
Ama bunu göremiyorsan... Dünyanın en büyük, en beyinsiz bok parçasısın demektir.
Mais si tu ne t'en rends pas compte, t'es la bouse la plus débile de la planète.
O makaleler kamu kayıtlarının bir parçası.
Tout ça est dans les archives publiques.
Bir parçası olmayacağım.
Je refuse d'y participer.
Ortadan dışarıya zımbırtısının kayıp parçası için başkasına ödeme çoktan yaptık.
On a payé un autre pour l'approche par le milieu.
Oyunun bir parçası olarak kalayım ki belki ileride yardımım dokunur demiştim hani.
Je t'avais dit l'avoir fait car j'espérais pouvoir un jour t'aider.
Nasıl oluyor da Pied Piper bunun bir parçası olmuyor?
Pourquoi Pied Piper n'en fait pas partie?
Karen ve Taneisha'ya o kadar da iyi tanımıyorum ama sizi tamamlayan o eksik yapboz parçasını bulmanın ne kadar kıymetli ve unutulmaz olduğunu anlıyorum.
Vous savez, je connais pas bien Karen et Taneisha, mais je sais combien il est rare et précieux de trouver la pièce du puzzle manquante et de se sentir complet.
- Beni herkesten iyi tanıyorsun, hayatımın bir parçası olmaman mümkün değil.
- Vous me connaissez comme personne, vous pouvez pas ne pas faire partie de ma vie.
Erlich, ona yalan söylüyorsun ve beni de bir parçası yapıyorsun.
Erlich, tu lui mens. Tu m'as impliquée.
Richard, son kurul toplantısı olsa da ve hiçbir anlamı olmasa da beni bir parçası yaptığın için teşekkür ederim.
Même si c'est la dernière réunion du CA et qu'elle est sans importance, merci de m'y avoir intégré.
Ama sonra ailenin bir parçası olmak için kız kardeşimle evlenmeyi tasarlıyorsun.
Et tu as intrigué pour faire partie de la famille.
Kusura bakma ama her şey bu oyun bir parçası değil.
Tout ne fait pas partie du jeu.
Yaptığım bir sürü şeyden bahsettiniz. Hayatımın bir parçası olan şeylerden.
Vous avez évoqué nombre de mes accomplissements, ils ont tous fait partie de ma vie.
Anne, Armando Pedro'nun gündelik hayatının bir parçası değil. Bilmiyor bile.
Il ne sait rien du quotidien de Pedro.
Sabırlı olmanın kişiliğimin bir parçası olmadığını biliyorsun.
La patience n'a jamais été mon fort. Tu le sais.
Senin ayakların her zaman yerden kesiliyor. Bunun sebebi 70'lerde kıkırdak kemiğimi satmak zorunda kalmak ve o kıkırdak şu an Hank Aaron'un * bileğinin bir parçası hâline geldi.
Car j'ai du vendre mon cartilage osseux dans les années 70, et c'est devenu une partie du poignet de Hank Aaron.
Fakat sizi temin ederim tek bulacağınız büyümek ve birinci dünyanın bir parçası olmak için yanıp tutuşan bir ulus olacak.
Mais je t'assures tout ce que tu vas trouver est un pays désespéré de se développer et faire parti du premier monde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]