Pay traducir francés
7,128 traducción paralela
- Evet, Diosa'daki payımı satıyorum.
- Je vends mes parts de Diosa.
Bak, birkaç defa konuyu açmaya çalıştım ama olan biten her şey yüzünden ama kendi payımı satma konusunda ciddiydim.
J'ai essayé d'en parler plusieurs fois, mais avec tout ce qui se passe... Je veux vraiment vendre mes parts.
Kendi payımı ona satarım ve o da Oso ve tayfasına Stockton'daki evi işlettirir.
J'ai vendu ma part et il laisse Oso et son équipe diriger la boîte de Stockton.
Payımı satma konusuna gelince...
À propos de la vente de mes parts.
Kendi payımı ona satarım ve o da Oso ve tayfasına Stockton'daki evi işlettirir.
Je lui vendrai mes parts, et il laissera Oso et son équipe diriger la boîte de Stockton.
Bir dahaki sefere sus payı vermelisin. Tibetli yevmiyecileri kullanmamanı tavsiye ederim.
La prochaine fois que tu payes quelqu'un pour la fermer paye-le vraiment bien.
O lanetli madenin de bunda payı var.
Cette maudite mine y a veillé.
Ben yumruklar payını yaşadım gerçi.
Même si j'ai eu ma part de coups.
Onları bu şirkete getiren, sabahın dördünde telefonlarına cevap veren bendim sen sadece payını aldın.
Je suis celui qui les a amenés et répondu à leurs appels à 4 : 00 du matin, quand tu te contentais de prendre ta part.
Bahse var mısın? Ben buradayken kumar oynamazsan bu işteki payımı sana vereceğim.
Tu resistes à jouer pendant que tu es ici, et je te donne ma part pour ce travail.
senin payın büyük gibi destek ekibe ne oldu evlat?
Vous en avez tous eu. Qu'est-il arrivé aux renforts?
Eğer evliliğimin tabutuna son son çiviyi çakacaksam. En azından anlaşmadan pay isterim.
Si je vais mettre le dernier clou au cercueil de mon mariage, je veux faire partie du marché.
Dış hava boşluğu hata payının derecesi...
La tolérance de pression des sas externes peut être ajustée...
Karşı şeride doğru kayıyor,... cıbırlarla dolu otomobili kıl payı ıskalıyor.
Il dévie sur l'autre file, manquant de justesse une décapotable pleine de poitrines bien rebondies.
O ve ortağını kıl payı kaçırdınız.
Vous venez juste de le louper avec sa coéquipière.
Suç aileleri Falcone ve Maroni anlaşmadan nasıl böyle büyük pay aldı?
Comment les criminels Falcone et Maroni ont-ils pu en tirer autant avantage?
Ama onlara Arkham projesinden herkesin pay aldığını söyleyin.
Mais dites leur que chacun a eu une part du projet Arkham.
Sadece kendi payımı da değil.
Je veux être payé, et pas juste la mienne.
Yardımım sayesinde payınıza çok şey düştü, aslında...
Votre unité a beaucoup bénéficié de mon aide...
Tabii bundan kendime pay çıkaramam. Ama kârlı bir ortak olarak son derece minnettarım.
Je ne peux pas en prendre directement le crédit, mais en tant que participant aux bénéfices, je suis super reconnaissant.
Ufacık da olsa doğruluk payı varsa tekrar saha görevine çıkmamalısın.
S'il y a une part de vérité la dedans, tu ne devrais pas retourner sur le terrain.
Ürkütücülük ile mücadele etmek için kendi payıma düşeni aldım ben.
J'ai mon propre degré de flippantude à gérer.
Ama gelip aslanın payını senin aldığını öğrendiğimde acımı biraz dindirdi.
Mais quand j'ai appris que tu avais acheté la part du lion, Eh bien... Ça a adoucit le coup.
Ama burada bir kesin bir genç gazeteci adına araştırma yapıp yapmadığına dair dedikoduların gerçeklik payı var mı yok mu diye kamuoyu yoklaması yaptığımda bana çılgınca düşündüğümü söylemeye hazırlanan tek bir kişi bile yoktu.
Mais quand j'ai sondé quelques personnes dans le hall pour voir si il y avait une quelconque vérité dans cette rumeur que vous puissiez creuser pour le compte d'un certain jeune journaliste, pas une seule personne, une seule personne n'était prête à me dire que c'était une idée folle.
Ön duruşma değerlendirmesi sırasında kontrolünü kaybetmiş ve kıl payı kurtulmuş.
Il s'est échappé durant son évaluation avant le procès, Et il s'en est fallu de peu.
S80, yani genişletilmiş Özel Kaynak Operasyonları Stellar Wind'in pastadaki payını da aldı ve tüm dünyaya yayıldı.
"SSO, le service Special Source Operations a pris sa suite, " et s'est étendu à travers le monde entier
- Hata payınız ne kadar?
- Et votre marge d'erreur?
Birkaç kez kıl payı kurtulduk zaten.
Nous avons eu tant d'appels déjà.
Yani, bana düşen pay en azından.
Ma part du moins.
- Kendine de pay biç biraz.
Donne toi tous les mérites.
Clyde ve ben altını paraya çevirdiğimizde yardım edene pay verelim diye düşündük.
Clyde et moi avions dans l'intention de rendre l'or et d'empocher la récompense pour sa découverte.
Fakat artık payıma düşenle yetinmeyi düşünüyorum.
Mais maintenant je pense que je vais juste passer au travers, jouer mon rôle.
Dur, aslında yaptığın komik şakada biraz doğruluk payı da var.
Il y a une certaine part de vérité dans ta blague.
Sence haklılık payı olabilir mi?
Vous dites qu'il y a des chances qu'elle ait raison?
Sadece insanın payını düşünelim...
Observons le prix à payer humain...
Ve bu senin oyunun sonu olsaydı, sana büyükçe bir katkı payı yapardım bu güzel işe yardım etmek için.
Et si c'était la fin de la partie, je vous verserai une autre contribution notable pour continuer le bon travail.
Babama iyi görünmek istiyorsun böylece mirastan fazla pay alacaksın.
Tu essayes de mettre papa de ton côté pour avoir plus d'héritage.
Kıl payı kaldı.
C'était pas loin.
Ve payınıza düşen 45 milyona veda edebilirsiniz.
Et vous pouvez dire adieu à votre part des 45 millions.
Sonra sen de iki taraflı oynamaya karar verdin, pastadan biraz pay almak için.
Vous avez décidé de jouer sur les deux tableaux, avoir un petit morceau de l'activité.
Psikopatlar konusunda iyi bir pay aldığımı biliyorum. Ve ufak Güneyli Sally bundan başka bir şey değil.
Je m'y connais en psychopathe, et la petite est tout sauf l'une d'eux.
Çökmüş bir ciğer ve bir kaç kırık kaburga dışında merminin kalbini kıl payı sıyırmasıyla sonuçlandı.
Il a eu un collapsus pulmonaire, quelques côtes cassées, mais la balle a raté son cœur d'à peine 25mm.
Ama içinde gerçeklik payı da var.
Mais il y a une part de vérité la dedans.
Pastadan pay istemişti.
Il voulait une part de votre gâteau.
Bizim için fazladan pay demek oluyor bu.
Ça signifie juste mieux un meilleur partage pour nous.
Bunda hiçbir gerçeklik payı var mıydı?
C'était vrai, tout ça?
Şimdi bundan kendime pay çıkarmaya çalışmıyorum, .. ama söylemek istediğim şey şu ki, .. onu buraya kadar getirmek benim elimdeydi.
Entendons-nous, je ne m'attribute pas tout le mérite pour ces événements, mais tout ce que je dis, um, c'est que c'était ma décision de le faire venir ici.
Senin payın.
Ton argent.
Payımın bir kısmını ona vereceğim, bir iş başlatıyor.
Longue histoire.
Eşit pay karşılığında ona ödeme gücü öneriyorum.
- Un homme d'affaire.
350 bin dolarlık bir çekim var, daha sonra kâr payı filan.
Je touche 350 000 $.