English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Pekâlâ o zaman

Pekâlâ o zaman traducir francés

598 traducción paralela
Pekâlâ o zaman! Az da olsa ücret ücrettir sevgili kızım.
Non, mais un petit salaire, c'est quand même un salaire.
Pekâlâ o zaman öyle yapın Bay Allnutt.
Faites-le tout de suite, Mr Allnut!
Pekâlâ o zaman.
D'accord, alors.
- Pekâlâ o zaman, iyi.
Et toi?
Pekâlâ o zaman.
- C'est mon boulot.
Pekâlâ o zaman nerede?
Mais où alors?
Pekâlâ o zaman.
Bon, bon.
Pekâlâ o zaman, bütün bu iltifatlardan sonra.
- Bon, trêve de compliments.
Pekâlâ o zaman, Ben 2 tane hamburger büyük boy patates kızartması istiyorum, bira olarak ne var?
Bon, ben deux sandwiches au pâté, des chips. Et qu'est-ce que vous avez comme bière?
Pekâlâ o zaman, maden istiyorsun.
Bon, d'accord.
Pekâlâ o zaman, ona el sallayacağım.
Bon, je l'appelle.
Pekâlâ o zaman.
Tu vois!
Pekâlâ o zaman.
Bon!
Pekâlâ o zaman.
Parfait. Tout.
Pekâlâ, eğer... Eğer leoparlar değilse, o zaman ne?
Si ce n'est pas des léopards, qu'est-ce que c'est?
Pekâlâ o zaman.
- Vive le capitaine Silver! - D'accord!
Pekâlâ, o zaman.
Vas-y, paie-la.
Doğru. Pekâlâ, git o zaman.
Bon, vas-y en premier.
Pekâlâ. O zaman bu mesajı gönderip cevabı bana ileteceksiniz değil mi?
Alors... envoyez le message et donnez-moi la réponse.
- Pekâlâ o zaman.
- Je vais bien.
- Pekâlâ o zaman 8'de.
- À ce soir, alors.
Pekâlâ, sen yap o zaman.
Bien. Alors fais-le.
Pekâlâ, bu bahsi kapatalım o zaman.
Supprimons ce chapitre alors.
- Pekâlâ, iyi şanslar o zaman.
Bonne chance.
Pekâlâ, o zaman, onunla şahsen tanışmalıyım.
Très bien, dans ce cas je vais devoir le rencontrer moi-même.
Pekâlâ delikanlı, sadede gelelim o zaman.
Bien, jeune homme. Venons-en aux faits.
Pekâlâ, o zaman.
Très bien.
Pekâlâ! O zaman dışarı çıkalım da, Tanrı bizi daha iyi görsün!
Bon, on va aller dehors, où Dieu nous verra mieux.
O zaman "öğle yemeğine" de! Pekâlâ.
Pour le repas de midi.
Pekâlâ, bana iğne iplik ver o zaman. Bu kıyafeti, toplama kampı için daha çekici hale getirmek isterim.
Alors donnez-moi du fil et une aiguille, j'aimerais m'arranger pour être plus attirante dans le camp de concentration.
Pekâlâ Feval. O zaman Lisiere'in bu gece o tuvaleti giymesini engelle!
Empêchez cette Lisière de porter cette robe ce soir.
Pekâlâ, o zaman hiçbir yer olmayan bir yere gidelim. - Hiçbir yer olmayan bir yere mi? - Evet.
Gare de Hira, Kameïdo, Kinshicho...
Pekâlâ, madem kararını verdin git o zaman.
Vas-y, si tu veux.
Pekâlâ, o zaman.
Dans ce cas, très bien.
Pekâlâ, o zaman biz de yukarı tırmanırız.
Il faut juste remonter un peu.
- Niye? Pekâlâ, düşündüm ki, eğer Roger Wade gerçek adı değilse, o zaman... -... asıl adını kullanıyor olabilir.
II utilise certainement son vrai nom.
Pekâlâ, oraya girdiğim zaman o ne yapacaktır?
Et que fera-t-il en me voyant? Vous êtes un étranger.
Pekâlâ, benimle çalış o zaman.
- Alors travaillez avec moi.
Pekâlâ, o zaman Five Bob'da birkaç gün kalman için Miss Augusta'dan gelen bu daveti yırtıp atayım.
Eh bien, je suppose que je devrais... déchirer cette invitation de Mlle Augusta... te priant de rester quelques jours à Five Bob.
Pekâlâ, o zaman başkasını götür.
Il a dû partir. Dans ce cas, emmène quelqu'un d'autre.
Pekâlâ, tamam. Ama ben kazanırsam bana hiçbir zaman vermediğin o antika gümüş küpeleri elinden alırım.
D'accord, mais si je gagne, j'ai les boucles que tu ne me prêtes jamais.
Pekâlâ o zaman.
Bien, nous acceptons votre arrangement.
Pekâlâ. O zaman bize daha çok yiyecek kalıyor, değil mi çocuklar?
Très bien, ça en fera plus pour nous, hein, les enfants?
Pekâlâ. O zaman görüşürüz.
À ce soir.
Pekâlâ, derste görüşürüz o zaman Dex.
On se voit demain en cours, Dex.
Pekâlâ, o zaman onu canlı tutmak istiyorsun değil mi?
Eh bien alors... tu veux qu'il reste vivant?
Pekâlâ ; o zaman hemen başlamalıyız.
Ben il ne nous reste plus qu'à... en inventer un! Pas vrai?
- Pekâlâ, ne soruyorsun o zaman?
Laquelle?
Pekâlâ, o zaman bir damla.
D'accord, seulement une goutte alors.
- Pekâlâ, o zaman.
- C'est d'accord.
- Pekâlâ, sorunu çözdük o zaman. - Evet, evet. Yarın 10 milyonu alıp üçe böleriz.
Demain, on touche l'argent et on se le partage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]